Kent ve Akropolis Araştırmaları
Kent ve Akropolis araştırmaları; Phaselis’in yerleşim akeolojisini kentin tarihsel gelişim süreci içerisinde mimari dokusu ve taşınmaz kültür varlıkları özelinde değerlendirmeyi ve çok yönlü araştırma birikimi içinde analiz etmeyi hedefler.
28 Ağustos
Araştırmanın ilk iki gününde kent içinde genel bir gözlem çalışması yapıldı.
29 Ağustos
2012 yılında Anacadde boyunca yürütülen survey çalışmaları 29 Ağustos Perşembe gününden itibaren devam ettirildi. Bu alanda geçen yıl tespit edilen yazıtlar gözden geçirildi ve yeniden fotoğraflandı. Anacadde’nin girişinde bulunan yatık vaziyetteki bir sütun üzerinde yeni bir yazıt tespit edildi. Söz konusu yazıt yüzeyi çok aşınmış olduğundan tam bir okuma yapılamadı. Araştırmanın ileriki günlerinde estampajı alınarak ayrıntılı bir çalışma yapılması planlandı.
31 Ağustos
Tetragonal Agora dışında ve içinde survey çalışmalarına başlandı. Bu alanda daha önce Blackmann tarafından yayınlanmış olan yazıt parçası (Blackmann, nr. 4) bulunmaya çalışıldı, fakat yeniden bulunamadı.
Tiyatro binası içinde çalışmalar yürütüldü. Bu alanda Kalinka tarafından Cavea’nın doğu basamakları üzerinde bulunduğu kaydedilen TAM II 1218 ile tiyatronun sahne binasında ele geçen parçalar arasında bulunduğu yazılan TAM II 1219 nolu yazıtlar yerinde tespit edilmek üzere arandı fakat yeniden bulunamadı.
1 Eylül
Tiyatronun güneybatısından akropolise çıkan merdiven alanında çalışmalar devam ettirildi. Bu alanda yine tiyatronun güneybatısında, akropolis girişinin batısında bulunan dikdörtgen yapının etrafı ayrıntılı olarak tarandı. Öne uzanan söz konusu bu dikdörtgen yapı muhtemelen bir kuledir. Kuzeydeki kapı aralığı akropolise doğru devam eder; kapının her iki yanında açık gri mermerden klasik dor düzeninde serbest bloklardan oluşmuş birer lento bloğu bulunur. Yapının güneybatı duvarı üzerinde Athena Polias’a ithaf edilmiş ve 5-4. Yüzyıla tarihlenen yazıt (TAM 1184) bu alanda spolien olarak kullanılmıştır. Kalinka tarafından bu yapının kuzey duvarı yakınında, bir kemer yapısına ait yapı taşı üzerinde Hestia ve Hermes için bir adak yazıtı taşıdığı not edilen TAM II 1185 nolu yazıt; yine bu alanda bulunduğu kaydedilen TAM II 1208 nolu fragman yerinde tespit edilmek üzere aranmış fakat yeniden bulunamamışlardır. Aynı alanda, Blackmann tarafından merdivenlerin en üstünde bulunduğu kaydedilen (Blackmann, s. 144 nr. 2) fragman da aranmış, fakat o da bulunamamıştır. Bu alanda, tiyatro ile merdivenler arasındaki blok yığınları arasında yeni bir yazıt parçası bulunmuştur. Yazıt yüzeyi çok tahrip olduğundan sadece birkaç harfi okunabilmiştir.
2 Eylül
Tiyatronun güneybatısında, akropolise girişin batısında yer alan kule yapısının batı duvarı önünde çalışmalar devam ettirildi. Geçen yıl bulunan Apphia yazıtının 2 metre batısında yer alan, köşeleri fil ayağı şeklinde düzenlenmiş kaidenin altında, Zeus Boulaios Sunağı üzerindekine benzer rozet-bukranion bezeli bir sunağa ait parça tespit edildi. Bu alanın güneyinde, kule yapısı ve devamında ilerleyen surdan düşen bloklar gözden geçirildi. Kalinka tarafından söz konusu kule yapısının batı duvarında tespit edilip yayınlanan Athena Polias’a adanan yazıtı taşıyan duvarın hemen dibinde gene Athena Polias’a adanmış, arkaik dönem harf karakteri gösteren ve dor diyalektinde yazılmış yeni bir adak yazıtı tespit edilmiştir. Yazıtın içeriğine göre, Euphanes isimli bir vatandaş Athena Polias’a daha önceden söz verdiği 10/1 oranında payı verdiğini beyan eder.
3 Eylül
Güney limanında çalışmalara devam edildi. Bu alanda rıhtımın güçlendirilmesi için yapılan geç dönem duvarında devşirme olarak kullanılmış sütun ve bloklar gözden geçirildi. Bu alanda yer alan bir heykel kaidesinde, Eukratidas’ın kente vasiyet ettiği agonda düzenlenen yarışları kazanan birine ait yeni bir agon yazıtı tespit edildi.
4 Eylül
Anacadde ve Güney Liman’da yürütülen araştırmaların ardından, akropolis’in tiyatro ile Güney Limanı arasında uzanan güneybatı etekleri araştırma alanı olarak tespit edildi. Çam ağaçları ve yoğun bitki örtüsü altında kalmış olan bu alan, yapı kalıntılarından anlaşıldığı üzere tüm çağlarda uygun yerleşim imkanı sunmuş görünmektedir. Dik bayır koruma duvarı ve büyük yapı guruplarının tesis edilmesine olanak veren teras yapıları tarafından şekillendirilmiştir. Akropolis’in genelinde ve bu alanda kazı yapılmadan eski imarın ayrıntılı tasvirini sunmak ve onun kent çekirdeğiyle bağlantısını anlamak pek olanaklı görülmemektedir.
Akropolis’in güneybatı girişindeki kule yapısından itibaren, yaklaşık 25 – 30 metre boyunca takip edilebilen, yaklaşık 7 metre yüksekliğe ulaşan ve savunma amacı yanında teras duvarı olarak da hizmet verdiği düşünülen duvarın desteklediği alanda yürütülen çalışmalarda, nitelikli taşlardan, kemerli bir yapıya ait olabilecek kesme bloklar, büyük boyutlu yapı taşları tespit edildi. Alan çok yoğun bitki örtüsüne sahip olduğundan çalışmalar güçlükle sürdürüldü.
5 Eylül
Tiyatronun yaklaşık 120 – 130 metre kadar güneybatısında konumlanan, içerisinde ve yakınında daha önceden yayımlanmış olan Zeus Boulaios, imparatorlar Vespasianus ve Caracalla ile evrenin efendilerine ait yazıtların bulunduğu alanda çalışmalara devam edildi.
Ion-kyklopik formlu olan, rozet ve bukranon firizi ile bezenmiş olan altar İÖ. 3. Yüzyıla; yazıtı ise İS. 1-2. yüzyıla tarihlendirilir.
Yaklaşık 15×15 metre ölçülerinde, dikdörtgen planlı imar edilmiş olan yapı temelinin büyük bir kısmı hala arazi üzerinde görülebilir. Yapı güneybatı – kuzeydoğu istikametinde düzenlenerek araziye uymuştur. Yapı arazi üzerinde yer yer maksimum 3,5-4 metreye kadar korunmuştur. Yapının büyüklüğü ve içinde görülen gri mermerden sütun parçaları ile Zeus Boulaios altarı burada resmi ya da dini bir yapının söz konusu olabileceğini düşündürür. Alanda kazı çalışması yapmadan kesin bir şey söylemek mümkün gözükmemektedir. Buradan kentin büyük kısmına, güney körfezine ve Tahtalı Dağ’a doğru serbest bir bakış yapılabilir.
Kalinka tarafından yayınlanan fakat yanlış olarak tiyatronun güneybatısındaki kulenin kuzey duvarı yakınında bulunduğu kaydedilen TAM II 1208 nolu yazıt da, bu yılki araştırmalar sırasında bu alanın kuzeydoğusunda tespit edilmiştir. Yazıt yüzeyi oldukça tahrip olmuştur. 1968/9 yılında kentte epigrafi çalışması sürdüren Blackmann’ın de özellikle vurguladığı gibi Kalinka, TAM II/3’de yayınladığı Phaselis yazıtlarının lokalizasyonları konusunda büyük oranda eksik ve hatta yanlış yönlendirici bilgilendirmelerde bulunmuştur. Bundan dolayı bu yazıt Blackmann tarafından da yeniden bulunamamıştır.
7 Eylül
Zeus Boulaios sunağının bulunduğu alanın kuzeyinde ayrıntılı olarak çalışmalara sürdürüldü. Etrafta düzensiz döşenmiş ve yeniden kullanılmış olan bloklar, kırık taş ve harçla örülmüş bazı kısımlar tespit edildi. Bu kısımda geç dönemde yapının içine yapılmış, dikdörtgen biçimli basit bir mezar kalıntısı görülmektedir.
8 Eylül
Çalışmalar Zeus Boulaios altarının bulunduğu yapının kuzeydoğusunda sürdürüldü. Yapının doğusuna doğru eğim kazanan arazide, yaklaşık 30 ve 28 metrelik bir yükseklik hattındaki alanda birbirine paralel olarak tespit edilen iki yoldan, doğudakinin devamı olabilecek bir yol izine rastlandı. Yolun her iki tarafında görülen sütun parçaları ve yol boyu görülen yapı kalıntıları söz konusu yolun sütunlu bir cadde olduğuna işaret eder.
9 Eylül
Zeus Boulaios yazıtının bulunduğu alanın kuzeydoğusunda çalışmalar sürdürüldü. Zeus Boulaios sunağının 15 metre kuzeydoğusunda, 36o 31’20.65” K, 30o 33’08.26” D kordinatlarında, ince grenli, beyaz renkli mermerden yapılmış, olasılıkla bir heykel başına ait, boyundan itibaren yüzün sol yarısı mevcut olan bir baş parçası bulundu. Boyun ve çenesinin bir kısmı, yanağı, başın üst kısmı ve kulağı korunmuştur. Baş yuvarlak olup, aşınma nedeniyle saç ayrıntısı belirsizdir. Alnı üzerinde, dışa doğru hafif bombeli, kalınca ve bezemesiz bir bant bulunmaktadır. Bandın hemen altında yer alan sol kulak korunmuş durumdadır. Kulak kepçesi ve deliği detayları oldukça belirgin bir biçimde mevcuttur. Kulak memesi altında, çenenin boyunla birleşim yeri ile boyun kası belirgindir. Başın ön kısmı ve alnı oluşturan bölüm kırık ayrı bir parça halinde ele geçmiş olup, diğer parçaya oturmaktadır. Gözler, burun, çene ve yüzün ön kısmı kırık ve noksandır. Yüzeyde kalmasından dolayı üzerinde büyük oranda aşınma ve tahribat meydana gelmiştir. İki parça halinde kırıktır. Parçalar üzerinde yaygın şekilde derin çatlaklar, aşınmış damarlı bölümler görülmektedir. Başın arkadaki kırık kısmında da yoğun biçimde aşınma ve tahribat vardır. Baş üzerinde yer yer yosunlanma görülmektedir.
10 Eylül
Zeus Boulaios alanının kuzey, kuzeydoğu istikametinde devam eden ve sütunlu yol olabileceği düşünülen alanda çalışmalara devam edildi. Söz konusu alanın batı kenarında, Zeus Boulaios sunağının 10 metre kuzeydoğusunda, Kalinka tarafından tiyatronun güneybatısında, kule yapısının kuzeyinde bulunduğu söylenen, Hestia-Hermes’e adak yazıtı bulundu. Bu yazıt daha önce Blackman tarafından da kentte yapılan araştırmalarda tekrardan bulunamamıştır. Kalinka’nın yayınında (TAM II 1185) tam olarak tanımlanan bu yazıt, bizim tespitlerimizde ortadan boyuna doğru ikiye ayrılmış durumda bulunmuştur. Yazıt yüzeyi de oldukça aşınmış durumdadır.
11 Eylül
Akropolisin güney-güneybatı ve güney kısımları dolaşıldı. Güney alanda, 36o 31’19.39” K, 30o 33’07.01” D koordinatlarında minyatür bir sunak ve 36o 31’18.69” K, 30o 33’10.58” D koordinatlarında cam bir boncuk bulundu ve araştırma istasyonuna getirilip bakanlık temsilcisine teslim edildi.
Gri-bej renkli kireçtaşından yapılmış, dikdörtgen formlu minyatür sunağın prizma formu düzgün işlenmemiş olup, köşeler asimetriktir. Taban kısmında geniş ve düz bir silme ve üstünde eğimli bir silme vardır. Gövde düz dikdörtgen prizma biçiminde olup, bezemesizdir. Gövdenin üst kısmı yukarıya doğru bir eğimli, bir düz silme ile genişleyen bölüm bulunmaktadır. Sunu çanağı, bu bölüm üzerine oturmaktadır. Kısmen korunmuş olan bir köşesinde akroter çıkıntısı görülmektedir. Sunu çanağı, yuvarlak formda olup, göbeğindeki yuvarlak çıkıntıya doğru çukurlaşmaktadır. Çanak bu biçimiyle phiale görünümündedir. Alt köşelerden ikisi kırık ve noksandır. Yüzeyi büyük oranda aşınarak derin gözenekler oluşan ve tahrip olan sunakcığın üzerinde yer yer çatlaklar ile yosun tabakası vardır.
Turkuaz rengi cam hamurundan yapılmış, kısa ve geniş silindirik formlu, ortası geniş ve yuvarlak delikli boncuk, ağız kenarlarına doğru yuvarlatılmıştır. Boncuk üzerinde merkez alanda, yan yana beş adet ortası koyu mavi noktalı, noktanın çevresi sırası ile beyaz, açık kahverengi ve beyaz renkli olmak üzere üç halka yapılmıştır. Halkalar, ortadaki mavi noktaya doğru göz biçiminde çıkıntı oluşturmaktadır. Bu halkaların çevresinde dağınık halde, bir düzen gözetmeksizin sarı renkli, bombeli nokta bezemeler vardır. Delik kenarında bir bölüm ve yanında küçük bir bölüm yonga şeklinde kırık ve noksandır. Yüzeyinde büyük oranda aşınma nedeniyle büyük gözenekler oluşmuştur.
Akropolis’in güneybatı ucunda, daha önce Kalinka tarafından yayınlanan ve Blackman tarafından yeniden bulunan TAM II 1195 nolu yazıt bulunmaya çalışıldı, fakat bulunamadı. Bu alanda, Zeus Boulaios Alanının 120 metre adar güneyinde, surun köşe yaptığı alanın kuzeydoğusunda üstten 1 satır yazıtı korunmuş yeni bir heykel kaidesi tespit edildi. Heykel kaidesi civarında çok sayıda sütun parçası olduğu gözlendi.
12 Eylül
Ana Caddenin girişinde bulunan sütun üzerindeki yazıt ile Tiyatronun güneybatısındaki kulenin batı duvarı önündeki Athena Polias yazıtının ıstampajları alındı.
14 Eylül
Akropolis’in güneybatı bölümünde, Zeus Boulaios Alanı’nın yaklaşık 130-150 metrelik güney batısına denk düşen alanda çalışmalara devam edildi. 11 Eylül günü bu alanda bulunan heykel kaidesi parçasının sağ üst köşesine ait profil parçası bulundu ve böylelikle kaidenin ölçüleri tamamlanabildi. Bu alanda doğuya doğru apsisi olan bir yapı kalıntısı, sütun parçaları ve oldukça küçük parçalara ayrılmış kaplama malzemeleri görüldü.
15 Eylül
Akropolis’in güneybatı bölümünde, Zeus Boulaios Alanı’nın yaklaşık 100-130 metrelik güney batısına denk düşen alanda çalışmalara devam edildi
16 Eylül
2013 araştırma sezonunda tespit edilen yayınlı-yayınsız tüm yazıtların gps koordinatları alındı. Güney Limandan Akropolis’e çıkan patika boyunca araştırma yapıldı. Akropolis kayalığının güney-batısında geç dönemde yapılan ve denizde dik inen surdan itibaren kuzeye doğru devam eden sur boyunca yüzey araştırması yürütüldü. Bu alanda Klasik-Helenistik Dönem’e ait olabilecek kap parçalarına rastlandı. Surun tam köşede 90 derece yaptığı köşeden 35 metre kadar kuzey, kuzeydoğuda TAM II 1195 bulundu. Yazıtın Gps koordinatları alındı.
17 Eylül
TAM II 1195 nolu yazıtın bulunduğu alanın yaklaşık 30 metre kadar kuzeydoğusunda, sütun parçalarının olduğu alanda araştırmalara devam edildi. Bu alanda iki adet arşitrav parçası üzerinde, muhtemelen 2-3. Yüzyıla ait yazıtlar tespit edildi.
Güney Limanı’nından Phaselis Akropolüne çıkan patika üzerinde dağınık halde bulunan yüzey seramikleri incelendi, ancak profilli seramiklere rastlanmadığından çizim için alınmayıp, sadece tarihleme açısından önemli olan parçaların fotoğrafları çekilip, hamur ve astar özellikleri not edildi. Detaylı araştırma Phaselis Akropolü’nün güneybatı yamacında yoğunlaşmış, bu alanda yamacın yukarısından eteklerine doğru akıntı ile gelmiş olan seramiklerin toplandığı ağaç diplerine rastlandı. Tespit edilen profilli ve tarihlendirilebilen yüzey seramikleri çizildi ve fotoğraflandı. Çizimi yapılan seramikler arasında Roma Dönemi terra sigillata kaplar ve Klasik Dönem günlük kullanım seramikleri en nitelikli parçalardır. Hellenistik Dönem ve Roma Dönemi günlük kullanım seramikleri de çizimi yapılan seramik parçaları arasında yer almaktadır.
18 Eylül
17 Eylül günü tespit edilen ve arşitrav yazıtları saptanan yapının tanımlanması ve akropolis yerleşim planındaki yeri ve öneminin saptanmasına yönelik çalışmalar yürütüldü. Alanda çok sayıda bezeli yapı bloğu ve süsleme elemanları ve kaplama plakaları tespit edildi. Güney Liman’dan itibaren söz konusu anıtsal yapıya çıkan kent içi ulaşım ağı güzergahının tespitine yönelik çalışmalar yürütüldü.
Son olarak Araştırma İstasyonu etrafında yapılan gözlemlerde, 36o 31’47.73” K, 30o 32’32.00” D koordinatında ince grenli, beyaz renkli mermerden yapılmış, çıplak bir erkek heykelinin, göbek, bel ve kalça bölümü ile bacakların uyluk üst kısmından itibaren mevcut gövde parçasına ait iki parça ile 36o 31’ 47.73” K, 30o 32’32.00” D koordinatında, beyazımtırak bej renkli, ince gözenekli kireçtaşından yapılmış, Herakles Farnese heykeline ait kaide üzerinde Herakles’in sopasına ait iki parça bulunmuştur.
İki ayrı parça halinde kırık olan heykel kalça kısmında birleşmektedir. Mevcut gövde bölümlerinden ayakta duran, çıplak bir erkek heykeli olduğu anlaşılmaktadır. Sol uyluğun üst kısmı daha önde olup, bacağın sol bacağın öne doğru adım atar vaziyette olduğu anlaşılmaktadır. Kasık derinliğini veren çizgiler ve pubis bölgesi belirgindir. Sol kalça kısmen korunmuştur. Sağ kalça, sol kısımla ayrım çizgisi ve bacağa doğru eğimle bağlanan alt kısmı ile birlikte mevcuttur. Kalçanın üst kısmında bel girintisi ve sırta doğru genişleyerek yükselen bölüm görülmektedir. Belin üst kısmı çok parçalı halde kırık olup, gövdenin üst kısmı noksandır. Sol kalça bölümü ve bacaklar kırık olup, mevcut değildir. Büyük oranda yüzeyi aşınmış, çatlaklar ve derin gözenekler oluşmuştur. Üzerindeki yoğun siyahlanma yangın geçirdiğini göstermektedir.
Herakles’in dayanarak dinlendiği sopa, iki parça halinde kırık olup, ara parçaları eksik olduğundan birleşmemektedir. Sopanın kaide üzerindeki ucu, küre biçiminde olup, yukarıya doğru incelerek yükselmektedir. Üzerinde düzenli bir sıralama ile yan yana kabartma olarak yapılmış damla formlu budakları vardır. Budakların ortası yuvarlak olup, aşağıya doğru uzun ve ucu sivri ok ucu biçiminde sonlanmaktadır. Budaklar gövde üzerinde belirgin bir şekilde çıkıntı yapacak şekilde yapılmıştır. Alt parçada ve üst parçada ikişer sıra budak görülmektedir. Üstteki ince parça üzerindeki budaklar daha küçüktür. Her iki parçada da derin çatlaklar vardır. Alt parçanın yan yüzlerinde büyük oranda kırık ve noksanlık vardır. Üst parçanın bir yan yüzünde kırık ve noksanlık bulunmaktadır. Sopanın üst kısmı mevcut değildir. Üzerinde yer yer yosunlanma görülmektedir.
19 Eylül
Akropolis’in güneybatı etekleri üzerinde yer alan, arşitrav yazıtına ait bloklardan edinilen bilgiye göre bir imparatora ithaf edilen, sütunlu bir girişe sahip olan yapının tanımlanması ve taş planının çıkartılması çalışmasına başlandı.
Kent Limanı çevresinde araştırmalar yapıldı ve purpur işliği tespit edildi. Bu alanda purpur işiliği ve kent limanı arasında, 36o 31’32.77” K, 30o 33’11.27” D koordinatında, dalgaların ortaya çıkardığı bir çocuk heykeli bulunmuştur. Söz konusu heykel, orta grenli, beyaz renkli mermerden yapılmış, ayakta duran çıplak bir çocuk heykeline ait gövde bölümüdür. Mevcut kısmından sol bacak dik, sağ bacak öne doğru adım atmış, sağ omuz hafifçe yukarı ve geriye çekilmiş vaziyette gövde “S” yapar şekilde ayakta betimlenmiştir. Bacakların mevcut bölümü birbirine bitişik olarak yapılmıştır. Karın şişkin, bacaklar ve kalça tombuldur. Sol pazusuna dolanarak sol yanı boyunca kalın bir kütle biçiminde aşağıya inen giysisi sağ bacakla bütünleşmiştir. Kolları dirsekten bükülmüş ve göbek üzerinde birleştirilmiştir. Sol elde bir kuş tutmaktadır. Sol kol dirsek arkası düzleştirilmiş olup, bu kısımda bir matkap deliği bulunmaktadır. Bu delik, antik dönem onarımı görmesi nedeniyle açılmış olmalıdır. Göğüs kasları yumuşak ve şişkindir. Göbek deliği, kasık derinliğini veren çizgiler, sırt kısmındaki omurga çukuru, bel girintisi ve kalça çıkıntıları belirgindir. Boynun büyük bir bölümü ile birlikte başı, sağ kol dirsek bölümü ve pazu bölümü ile sağ el kırık ve noksandır. Sol el bilekten itibaren ve elindeki kuşun başı ve gövdesinin büyük bir bölümü sol koldan sarkan giysi bölümü kırık olup, mevcut değildir. Sağ bacak uyluk hizasından, sol bacak diz kapağı üst kısmından itibaren kırık ve noksandır. Üzerinde yonga şeklinde kırıklar dökülmeler, aşınmalar ve çatlarlar vardır. Özellikle arka kısmında aşınma yoğundur.
20 Eylül
Phaselis Kenti 2013 yılı yüzey araştırmasında Arkeolog Selda Baybo tarafından Liman ve çevresinde üç farklı alanda araştırmalar sürdürüldü: Phaselis Kent Limanı kuzey kenarı üzerinde yer alan anakaya üzerindeki mimari kalıntılar, Kuzey kenarın batısında bulunan sarnıçlı ve ocaklı yapı kalıntısı ve Kent Limanı’nın kuzey ile güney kenarındaki mimari kalıntılar.
Aynı gün içerisinde, Akropolis’in güneybatı eteğinde beş adet sarnıç tespit edildi ve söz konusu sarnıçların Gps koordinatları alındı.
AKR-SRNC-1 kodlu, 36o 52’ 16.9” K, 30o 55’15.5 D” koordinatlarında tespit edilen sarnıç, üstü blok taşlarla kapatılmış, örgü duvar ile çevrelenmiş armut formlu bir sarnıçtır ve iç sıvası oldukça iyi korunmuştur.
AKR-SRNC-2 kodlu, 36o 52’ 09.1” K, 30o 55’ 11.8 D” koordinatlarında tespit edilen sarnıç, 4.80 x 4.10 m ölçülerinde bir çevre duvarı ile çevrelenmiştir; 1.80 x 0.70 m ölçülerinde dikdörtgen bir ağza sahiptir. Sarnıcın 2 metre kadar kuzeyinde 1.24 x 0.65 m ölçülerinde; 0.40 m yüksekliğindeki kapağı yer almaktadır. Yaklaşık 8-10 bir derinliğe sahip olan söz konusu sarnıcın da sıvası oldukça iyi korunmuş vaziyettedir.
AKR-SRNC-3 kodlu 36o 52’ 14.1” K, 30o 55’ 19.9 D” koordinatlarında tespit edilen sarnıç, 0.45 m çapında, yuvarlak ağızlı bir sarnıçtır.
AKR-SRNC-4 kodlu 36o 52’ 12.2” K, 30o 55’ 20.6 D” koordinatlarında tespit edilen sarnıç, 0.55 m çapında yuvarlak ağızlı bir sarnıçtır ve üzerinde yarı açık durumda kapağı bulunmaktadır.
AKR-SRNC-5 kodlu 36o 52’ 12.9” K, 30o 55’ 22.3 D koordinatlarında tespit edilen sarnıç, tamamen içine çökmüş bir vaziyettedir.
21 Eylül
Akropolis’in güneybatısında, teraslanmış alan üzerine oturtulmuş, 3 basamağı görülebilen podyumlu yapı kalıntısının (tapınak?) görülebilen kalıntılarına ait taş planının çıkartılması tamamlanmıştır. Depremler ve yangınlar dolayısıyla yapının tam planını çıkarmak, yüzey araştırması teknikleri mümkün görülmemektedir (bkz. Çizim 1). Arazideki yoğun makilik ve dikenlik bitki örtüsü, araştırmayı ve çizimi olumsuz yönde etkilemiştir. Tespit edildiği kadarıyla, kuzey-güney doğrultuludur ve kuzeyde sütunlu bir girişe sahiptir. Sütunlu girişin üzerindeki arşitrav bloklarında yapı yazıtını taşımaktadır. 90’lı yıllarda akropolis’te çıkan yangın sebebiyle neredeyse paramparça olan yapı yazıtının, alanda kapsamlı bir araştırma ve kazı yapılmaksızın tamamlanması bugün için olanaksız gözükmektedir. Var olan parçalardan ve harf karakterinden, yapının 2-3. yüzyıldan Aurelius adını taşıyan bir imparatora Kl. Paus[anias] isimli biri tarafından ithaf edildiği anlaşılmaktadır.
Yapı içinde ve çevresinde Korinth tarzı başlık parçaları, yazılı-yazısız arşitrav parçaları, lento blokları, hyperthyron parçaları görülmektedir. Mermere yakın, nitelikli kireçtaşından sütun kalıntıları 5 adet sütunu tamlar durumdadır. Sütunlu girişin doğu kenarında, bronzdan bir heykelin yerleştirildiği, yaklaşık 38 numara ayak ölçüsüne sahip bir heykelin yerleştirildiği bir heykel kaidesi bulunmaktadır. Mimari parçalar üzerinde palmet, Ion Kymation’u, Astragal (inci-boncuk) dizisi, dalga motifi gibi bezemeler tespit edilmiştir. Kuzey-güney doğrultusunda uzanan stylobat yapısının batısında, 2.5 x 2.5 m ölçülerinde planlanmış ve işlevi henüz belirlenememiş bir mekan bulunmaktadır.
Phaselis Orta Limanı’nda konumlanmış olan dükkan ve işliklerde, yüzey seramiklerinin dağılımı konusunda araştırma yapıldı, profilli ve tarihlendirmeye yardımcı olabilecek profilsiz seramik parçaları incelendi. Tespit edilen seramikler içerisinde az miktarda profilli seramiklerin çizimi yapıldı, çoğunluğu oluşturan profilsiz seramiklerin hamur ve astar özellikleri incelendi ve fotoğrafları çekildi.
Araştırmacılar: Nihal TÜNER ÖNEN – Selda BAYBO – Emine BİLGİÇ –Betül GÜREL – Elif ALTEN – Erkan KURUL – Ezgi ÇELİK