Phaselis Araştırmaları
  • tr
  • en
  • Ana Sayfa
  • Proje Hakkında
    • Araştırma Hakkında
    • Araştırma Planı
    • Amaç ve Hedefler
    • Araştırmanın Ana Hatları
    • Araştırma Ekibi
  • Phaselis
    • Araştırma Birikimi
    • Tarihsel Gelişim
    • Kentin Konumu
    • Sit Alanı Sınırları
    • Nekropolis Alanları
    • Kent Yapıları
      • Akropolis
      • Ana Cadde
        • Hadrian Kapısı
        • Domitian Agorası
        • Tiyatro
        • Küçük Hamam
        • Latrina
        • Büyük Hamam
      • Batı Yerleşim
        • Tetragonal Agora
        • Aquaductus
      • Limanlar
      • Kuzey Yerleşim
    • Antik Kaynaklar
    • Epigrafik Belgeler
    • Bibliyografya
  • Araştırmalar
    • Teritoryal Araştırmalar
      • Teritoryal Araştırmalar Güncesi 2016
      • Teritoryal Araştırmalar Güncesi 2015
      • Teritoryal Araştırmalar Güncesi 2014
      • Teritoryal Araştırmalar Güncesi 2013
    • Kent ve Akropolis Araştırmaları
      • Kent ve Akropolis Araştırmaları Güncesi 2016
      • Kent ve Akropolis Araştırmaları Güncesi 2015
      • Kent ve Akropolis Araştırmaları Güncesi 2014
      • Kent ve Akropolis Araştırmaları Güncesi 2013
    • Epigrafik Araştırmalar
      • Epigrafik Araştırmalar Raporu 2016
      • Epigrafik Araştırmalar Raporu 2015
      • Epigrafik Araştırmalar Raporu 2014
      • Epigrafik Araştırmalar Raporu 2013
    • Ekolojik Araştırmalar
      • Ekolojik Araştırmalar Raporu 2016
      • Ekolojik Araştırmalar Raporu 2015
      • Ekolojik Araştırmalar Raporu 2014
      • Ekolojik Araştırmalar Raporu 2013
    • Liman ve Sualtı Araştırmaları
      • Liman ve Sualtı Araştırmaları Raporu 2016
      • Liman ve Sualtı Araştırmaları Raporu 2015
      • Liman ve Sualtı Araştırmaları Raporu 2014
      • Liman ve Sualtı Araştırmaları Raporu 2013
    • Flora – Fauna Araştırmaları
      • Flora – Fauna Araştırmaları Raporu 2016
      • Flora – Fauna Araştırmaları Raporu 2015
      • Flora – Fauna Araştırmaları Raporu 2014
      • Flora – Fauna Araştırmaları Raporu 2013
  • Haberler
  • Yayınlar
  • İletişim
  • Veritabanı
  • Ekoloji Araştırmaları
    Teritoryal Araştırmalar
    Phaselis Araştırmaları
    Teritoryal Araştırma Raporları
Anasayfa » Phaselis Araştırmaları » Teritoryal Araştırmalar » Teritoryal Araştırmalar Güncesi 2014

2014 Yılı Teritoryal Araştırmalar Güncesi

T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nün 16 Temmuz 2014 tarihli ve 949495337-161.01-139578 sayılı izni çerçevesinde, Side Müzesi Uzmanı Melih KILINÇ’ın bakanlık temsilciliğinde, Phaselis Antik Kenti ve Teri­toryumu’nda başkanlığımda 7 Ağustos – 30 Eylül 2014 tarihleri arasında arkeo­loji, su altı arkeolojisi, epigrafi, tarihsel coğrafya, mimari, ekoloji, botani, zooloji (flora-fauna) ekiplerinden oluşan disiplinler arası ekiplerle yüzey araştırması yapılmıştır.

Arazi Çalışması, Yöntem ve Veri Sonuçları

7-8 Ağustos

Bu seneki çalışma alanımız büyük ölçüde Kemer Milli Parklar Dairesi başkanlığına bağlı görev sorumluluk alanında gerçekleşeceği için Beydağları Sahil Milli Park Müdür Vekili Erdem İsmetoğlu ve yardımcısı Uğur Torunoğlu Phaselis Antik Kenti ve Teritoryumu Yüzey Araştırması projemiz konusunda bilgilendirilmiş, Phaselis ve hinterlandında yapacağımız flora-fauna’ya ilişkin inter/cross disipliner çalışmalar konusunda bilgi alış verişinde bulunulmuştur.

Phaselis Antik Kenti ve Teritoryumu Yüzey Araştırması’na Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nün 02 Ocak 2013 tarih ve B.16.0.KVM.0.12.03.00.161.01.-3 sayılı yazısı uyarınca 7 Ağustos Perşembe günü Side Müzesi Müdürlüğü’nden uzman Melih Kılınç’ın katılımıyla başlanmıştır.

Araştırmamızın ilk iki günü Phaselis Araştırma İstasyonu’nda ekibin yerleşmesi ve gerekli altyapı çalışmalarının tamamlanmaya çalışılmasıyla geçmiştir.

9 Ağustos

Kent Limanı’ndan Tahtalıya bakış.
Kent Limanı’ndan Tahtalıya bakış.

Araştırmamızın üçüncü gününde de temizlik, donanım, altyapı ve iaşe teminine devam edilmiştir. Ardından ekip üyelerimizden bazılarının yaklaşık 6 aylık çalışması sonucu başta Phaselis olmak üzere önemli Lykia kentlerinin yerli ve yabancı turistler tarafından daha iyi algılanmasını sağlamak, toplumsal biliçlendirme ve sosyal sorumluluk projelerimizin ikincisi olarak oluşturulmuş; (Tr.-İng.) ‘Phaselis, Myra-Andriake ve Rhodiapolis’ başlıklı siyah kalem ve yağlıboya sergisinin açılması için çalışmalar başlatılmıştır. Öncelikle Phaselis ana caddesinde sergilenmek üzere hazırlanan panolar taşınmış ve gerekli düzenlemeleri yapılmıştır. Blok panoların temini ve dizaynı üzerinde çalışmalara başlanmıştır.

11 Ağustos

Akropolis üzerindeki sütunlu yapının taş planı.
Akropolis üzerindeki sütunlu yapının taş planı.

Araştırma temsilcimiz Melih Kılınç’la birlikte Kemer İlçe Jandarma Komutan­lığı’na ve Kemer Kaymakamlığı’na gidilerek araştırma projemiz ve faaliyet alanlarımız hakkında jandarma komutanlığı ve Kemer Kaymakamlığı detaylıca bilgilendirilmiştir.
Bugün itibariyle Phaselis Sualtı Araştırmaları ve Liman Çalışmaları grupları tarafından kullanılan Phaselus adlı teknemiz suya indirilmiş, çalışmalar için hazır hale getirilerek güney limana demirlenmiştir.
Akropolis çalışmaları sırasında geçen yıl çalışmaların sonlandırıldığı alan olan akropolis’in güneybatı eteklerinde yer alan sütunlu yapı kompleksi tekrardan gözden geçirilmiş ve çalışmalar tiyatro yönünde kuzey eksenli yaklaşık 20 m2lik alanda devam ettirilmiştir. Yapının planını anlamaya yönelik mimari kontekst üzerinde değerlendirilmeler yapılmıştır.

12 Ağustos

AKR-Sütunlu Yapı Kompleksinin Kuzey Kapısına ait olabilecek lento blokları.
AKR-Sütunlu Yapı Kompleksinin Kuzey Kapısına ait olabilecek lento blokları.

Bugün esas itibariyle akropolis çalışmaları ve Phaselis araştırmalarında elde edilen bilgilerin database’e sistemli bir şekilde aktarılması ile envanterleme sistemleri üzerinde yoğunlaşılmıştır. Akropolis araştırmaları esas itibariyle akropolis’in güneybatı eteklerinde yer alan sütunlu yapı kompleksinin kuzeydoğusundan doğu istikameti yönünde devam ettirilmiştir. Çalışmalar sırasında yapı kompleksinin kuzey yönündeki kuzey kapısı tespit edilmiş ve kuzey-güney doğrultusunda uzanan doğu duvarının oldukça nitelikli ve monumental boyutlarda taşlardan inşa edildiği saptanmıştır. Yarın söz konusu yapının doğu yönünde çalışmalar devam ettirilecektir.

13 Ağustos

AKR-Sütunlu Yapı Kompleksinin kuzey platformu.
AKR-Sütunlu Yapı Kompleksinin kuzey platformu.

Akropolis çalışmaları sütunlu yapı kompleksinin doğu yönünde devam ettirilmiştir. Doğu duvarı boyunca yürütülen çalışmalarda iç kısımda sütunlu girişe doğru alanın bir basamaklı platform şeklinde düzenlendiği tespit edilmiştir. Kompleksin kuzey bölümünde de doğudaki platforma benzer şekilde ana kayanın düzleştirildiği görülmüştür. Fakat bu kısım oldukça tahrip olmuş durumdadır. Söz konusu kuzey platformu kompleksin batısında yer alan ve muhtemelen de güney limandan akropolis’e çıkan merdivenli yolun güney girişinde kesilmektedir.

14 Ağustos

Akropolis çalışma ekibi üç günlük arazi çalışmalarını değerlendirmek ve literatür çalışması yapmak için bu gün çalışmalarını ofiste sürdürmüşlerdir.

Kentin hinterlandınki araştırmalarımız çerçevesinde Gökgör mevkiinden Teleferik Gişesi’ne: Kome’den Polis’e Teleferik İstasyonu’na giden yolun batı tarafı tetkik edilmeye başlanmıştır. Bu bağlamda geçen sene bulduğumuz köy yerleşimi ve çevresi etraflıca tetkik edilmiştir. Köyde Phaselis istikametine doğru topografyaya uygun olarak çeşitli uzunluklarda tarım terasları saptanmış, gps koordinatları alınmış, fotoğrafları çekilmiş ve tanımları yapılarak topografik haritamıza işlenmiştir. Ayrıca söz konusu alan içerisindeki seramik buluntuları, muhtemel yapı kalıntılarına dair veriler kaydedilmiştir.

Gökgör mevkiinden antik teraslamalar.
Gökgör mevkiinden antik teraslamalar.
Seramik buluntular.
Seramik buluntular.

Bu gün itibariyle ayrıca polygonal taşlardan yer yer 2 m’yi aşan yüksekliğe sahip bir su yolu tespit edilmiştir. Yol, yaklaşık 1.50 cm genişliğe, 55 cm yüksekliğe ve 50 cm ene sahip kireç taşlarından inşa edilmiştir. En üst sıra taş tabakası üzerinde yaklaşık 35-40 cm genişliğe ve 15-20 cm yüksekliğe sahip bir su kanalı açılmıştır. Yer yer ana kayanın oyulmuş kısımlarından da devam etmektedir. Kanalın hemen çevresinde kalın seramik parçaları tespit edilmiştir. Üzerinin bu parçalarla kapatılıp kapatılmadığı şu an için tespit edilememiştir. Kanal doğu-batı istikametinde ilerlemektedir. Kome’nin (köy) hemen batı eteklerinde yer almaktadır.

Su kanalı.
Su kanalı.

Su kanalın eğimi doğrultusunda batıdan doğuya doğru (Phaselis İstikametine) akmaktadır. Kanalın hemen batısındaki vadiden akmakta olan derecikten temin edildiği düşünülmektedir. Kanal her iki istikamete doğru yaklaşık 70 m boyunca takip edilmiştir. Ancak son derece yoğun dikenli bitki örtüsü tarafından her yönden kuşatıldığı için takibi son derece zordur. Önümüzdeki günlerde araştırılmaya devam edilecektir.

15 Ağustos

Akropolis çalışmaları sütunlu yapı kompleksinin çevresinde devam ettirilmiştir. Yapının kuzeydoğu köşesinin dışında birisi tamamen çökerek tahrip olmuş diğeri ise sağlam bir şekilde korunmuş yuvarlak ağızlı iki sarnıç tespit edilmiştir. Korunan sarnıcın ağzının çapı 60 cm ölçüsündedir. Üzerindeki kapak da kısmen korunmuş durumdadır. Yan yana açılmış olan her iki sarnıç da muhtemelen söz konusu alanla bağlantı içinde kamu kullanımına hizmet etmiş gözükmektedir. Her iki sarnıç arasında ve güneyde yer alan sağlam sarnıcın ağzının hemen yanında birer kapı lentosu in-situ olarak durmaktadır. Güney sarnıç yanındaki kapı girişinin doğu-batı uzanımlı ve 1.45cm genişliğinde bir yola açıldığı görülmektedir.

Sarnıç.
Sarnıç.

Kalın duvarla tahkim edilmiş bir mevkii.
Kalın duvarla tahkim edilmiş bir mevkii.

Bu günkü teritoryum araştırmalarında bir gün önce kaldığımız noktadan Phaselis istikametine doğru incelemelere devam edilmiştir. Phaselis istikametine doğru terasların topografyaya uygun olarak birbirlerini takip ettikleri saptanmıştır. Ayrıca Kome’nin (köy) yaklaşık birkaç yüz metre güneydoğusunda kalın duvarla tahkim edilmiş bir mevkii bulunmuştur.

Burası terasların hemen üzerinde yer alan tepede konuşlandırılmıştır. Yer yer ana kaya takip edilerek kayaların üstleri ve araları polygonal kireç taşlarıyla örülmüştür. Tepenin hemen üzerinden Phaselis akropolis’i kuzey doğusunda Hellenistik kule, kuzeyinde ise Teleferik İstasyonu’nun hemen yanındaki Hellenistik kentçik görülebilmektedir. Sur duvarları tepeciği etraflıca çeviriyor olsa gerektir. Ancak alanın son derece yoğun bitki örtüsü (Çalı meşesi, sandal ağacı, çam, defne, maki ve değişik dikenli bitliklerle sarmaşıklar tarafından) ile kaplı olması nedeniyle sadece 70 m’lik kısmı gözlemlenip fotoğraflanabilmiştir. Söz konusu tahkimat ya da üzerindeki yapılara ait herhangi bir plan çalışması şu an için mümkün görülmemektedir. Söz konusu tahkimatla bir gün önce bulduğumuz teraslar, su yolu ve Kome olarak adlandırdığımız yerleşim bağlantı halindedir.

Tahkimat duvarları
Tahkimat duvarları
Antik Teraslamalar
Antik Teraslamalar

Söz konusu yapının kuzeydoğu eteklerinden, Phaselis istikametine doğru birçok teras saptanmış olup terasların topografyayı takip ederek kent istikametinde ilerledikleri belirlenmiştir. Terasların her birinin gps koordinatları alınmış, fotoğrafları çekilmiş ve tanımları yapılarak topografik haritamıza işlenmiştir. Tamamen balta girmemiş bir orman görünümünde olan bu alandaki teraslar üzerinde ayrıca birçok yabani zeytin ağacının varlığı gözlemlenmiştir. Önümüzdeki günlerde alan ve buradan Phaselis’e istikametine doğru ilerleyen bölümler incelenmeye devam edilecektir.

16 Ağustos

14 ve 15 Ağustos günlerinde elde edilen verilerin daha detaylı değerlendirilmesi ve  veritabanına aktarılması amacıyla Araştırma İstasyonu’nda ofis çalışması yapılmıştır.

17 Ağustos

Alanda profilli, profilsiz bütün seramik parçaları toplanmış ve fotoğraflanmıştır. Toplanan seramiklerin adedi 384’tür. Bunlardan; Çatı kiremiti: 25 adet; Sofra ve mutfak kabı parçaları: 359 adet; Amphora parçaları: 39 adettir.

Orta Liman’ın kuzeybatısındaki yapının 6.60 m uzunluğundaki kuzey-güney doğrultu doğu duvarı boyunca, yapının dışına doğru 1 m’lik alan çalışma alanı olarak belirlenmiş olup, yüzey seramikleri taraması yapılmıştır.

Orta Liman çevresinden Seramik Örnekleri.
Orta Liman çevresinden Seramik Örnekleri.
Yüzeyde bulunan seramiklere yönelik çalışmalar Seramik.
Yüzeyde bulunan seramiklere yönelik çalışmalar Seramik.

19 Ağustos

Sütunlu Yapı
Sütunlu Yapı

Kentin savunma sisteminin anlaşılmasına yönelik olarak Hellenistik akropolis’in eteklerinde konuşlandırılmış olan Hellenistik kule ve çevresindeki teraslar tetkik edildi. Söz konusu yapının Hellenistik akropolis üzerindeki sur sistemi ve kule ile bağlantılı olabileceği düşünüldü. Hellenistik akropolis üzerindeki kule ile Gökgür mevkiindeki yapının da birbirini gören konumda olmasından bu yapıların aynı zamanda kentin savunma ve haberleşme sisteminin bir parçası olabileceği yönünde araştırmalar yapılmasına karar verildi. İlk olarak söz konusu yapıların planları çizilip gps koordinatlarıyla birlikte topoğrafik haritaya işlenme çalışmaları başlatıldı.

Akropolis çalışmaları kapsamında tiyatronun güneybatısındaki sütunlu yapı kompleksi ve bu yapının hemen batısındaki basilikal?- bişop (piskopos) kilise kompleksi tetkik edildi. Yapının planın çıkartılması yönünde çalışmalar başlatıldı. Ayrıca akropolis üzerindeki mimari yapılar son derece yoğun bitki örtüsüne rağmen tetkik edilmeye başlandı. Üç tane kilise ile Roma ve Geç Antikçağa ait yapı komplekslerinin görülebildiği kadarıyla planları incelendi ve akropolis’in mimari dokusu anlaşılmaya çalışıldı. Yoğun maki ve dikenli bitki örtüsü ve sarmaşıklara rağmen akropolis üzerinde Roma mimarı yapıları kapı lentoları, pencereler ve kesme blok taşlarıyla birlikte alan içinde olduğu gibi korunduğu gözlemlendi. Aynı şekilde geç antikçağa ait yapılar ise zaman zaman yerden 6-7 m yüksekliğe ve 2 kata varan duvar örgüsüyle ayakta kaldığı belgelendi. Bütün bunlar yapılırken akropolis üzerinde açılan sarnıçların da çeşitleri, yapı tarzları ve konumları belirlenerek topografik plana işleme çalışmaları başlatıldı.

20 Ağustos

Çiftlik Yapısı.
Çiftlik Yapısı.

Bugünkü teritoryum araştırmalarında 15 Ağustos Cuma günü Phaselis istikametine doğru devam eden teraslar kaldığımız yerden takip edilmeye devam edilmiştir. Söz konusu yapının kuzeydoğu eteklerinden, Phaselis istikametine doğru birçok teras saptanmış olup terasların topografyayı takip ederek kent istikametinde ilerledikleri belirlenmiştir. Terasların her birinin gps koordinatları alınmış, fotoğrafları çekilmiş ve tanımları yapılarak topografik haritamıza işlenmiştir. Tamamen balta girmemiş bir orman görünümünde olan bu alandaki teraslar üzerinde ayrıca birçok yabani zeytin ağacının varlığı gözlemlenmiştir. Önümüzdeki günlerde alan ve buradan Phaselis’e istikametine doğru ilerleyen bölümler incelenmeye devam edilecektir.

Kuzeydoğu-güneybatı doğrultusunda lokalize edilmiş çiftlik kompleksinin birbirine bitişik 3-4 dikdörtgen odadan inşa edilmiş olduğu tespit edilmiştir. Odaların genişlikleri yaklaşık 4 metredir. Yer yer sırtlarını ana kayaya dayamışlardır. Büyük ölçüde bozajlı kesme kireçtaşı bloklardan inşa edilmiştir. Ayrıca çok sayıda işlenmiş blok parçası mevcuttur. Blokların yer yer ilk 3 sırası görülebilmektedir. Blokların ölçüleri 120 cm x60-50cm ila 72cm x50-45 cm arasında değişmektedir. Taşları birbirine bağlayıcılığını sağlayan delikler ile pencere ve kapı söveleri in-situ olarak korunmuşlardır. Phaselis ve Tahtalı istikametlerinde yapıya paralel örülmüş yer yer 150 cm’ye ulaşan ve 100 m’yi aşan uzunlukta iki duvar uzanmaktadır. Çift-liğin etrafında ise topografyaya uygun şekilde birçok sayı-da teraslar uzanmaktadır.

Çiftliğin planı her ne kadar geçen sene bulduğumuz çiftliklere benzemekle birlikte kesin planını çıkarmak yoğun bitki örtüsü nedeniyle mümkün olmamıştır. Alan iğne yapraklı ağaçların yanı sıra defne, yabani zeytin, mersin, sandal ağaçları çalı meşesi ile çeşitli dikenli bitki ve sarmaşıklarla kaplıdır. Yer de çam iğne yapraklarıyla kaplı olduğunda görülebilirlik oldukça zordur.

Alandaki blok taşlar.
Alandaki blok taşlar.
Künk Parçaları.
Künk Parçaları.

Yerleşimin hemen batısında ayrıca ufak bir khamasorion ile seramikten yapılmış künk kalıntıları belgelenmiştir. Çiftlik yapısının içinde ve çevresinde çok miktarda kiremit, kaba ve orta düzeyde seramik buluntularına rastlanılmaktadır.Bu alanda tespit ettiğimiz khamasorion Teras 39 ile 40 arasında 55 -103 cm ölçülerinde 35 cm’nden fazla derinliktedir. Çiftlik evinin yaklaşık 15 m güneybatısında yer almaktadır. Kome’deki khamasorion örneğine benzemektedir. Ancak yoğun bitki örtüsü ve zamanın tahribatı nedeniyle kapağı tespit edilememiştir.

Ayrıca söz konusu çiftlik kompleksinin hemen yanında Teras 40-41’in arasında künk parçaları ve muhtemelen künklerin üzerini kapatan düz plakalar tespit edilmiştir. Söz konusu künk büyük bir ihtimalle birkaç gün önce köyün hemen eteklerinde bulduğumuz suyolu ile aynı istikamette yer almaktadır. Yoğun bitki örtüsü nedeniyle alanda ilerlemek son derece zordur. Çalışmalarımız hidrografımız geldikten sonra önümüzdeki hafta daha detaylı bir şekilde devam ettirilecektir.

21 Ağustos

Çiftlik Yapısı.
Çiftlik Yapısı.

Kome’den Polis’e Teleferik İstasyonu’na giden yolun batı tarafı: Kome’nin yaklaşık 500 m güney batısına kadarki alan taranmıştır.Bugün içinde biri sırtını ana kayaya dayamış, dikdörtgen plana sahip, üç odalı çiftlik kompleksi tespit edilmiştir. Güneydoğu istikametine bakmaktadır. Odaların ölçüleri 4x5m olup, dikdörtgen ve kare kesme taş bloklarından inşa edilmiştir. Bitki örtüsünün yoğunluğu yapı kompleksi planının algılanmasını güçleştirmektedir. Kalıntılar zamanın ve doğanın tahribatı nedeniyle bulundukları alan çevresine dağılmış bulunmaktadır. Odaların içinde ve yakın çevresinde tuğla, kiremit ve seramik parçalarına rastlanılmıştır. Çiftlik kompleksinin etrafında topografyaya uygun olarak birçok teras tespit edilmiştir.

Teraslar
Teraslar

Terasların büyük bir bölümü kuzey-güney doğrultusunda olup Phaselis istikameti boyunca kademe kademe birbirlerini izleyen intervaller şeklinde 5 ile 10’ar m arayla uzanmaktadırlar. Kaba, şekilsiz kireç taşlarından yapılma teraslar bazen tek sıra bazen ise, her iki tarafı kaba kireç taşlarıyla kuru duvar tekniğiyle inşa edilmiştir. Yer yer 1.20 cm ile 1.5m arasında yüksekliğe ulaşan teras duvarlarının araları moloz taşlarla doldurulmuştur.

Künk Parçaları
Künk Parçaları

Söz konusu alan boyunca birçok seramik fragmanlarıyla künk parçalarına rastlanmıştır. Seramikler esas itibariyle ya ev kullanımı için kap-kacak ya da kiremit parçalarıdır. Diğer yandan teraslar boyunca dağılmış künk parçaları da tespit edilmiştir. Ancak bu gün itibariyle bu künklerin hangi suyoluna bağlı olduğu ve istikameti belirlenememiştir.

22 Ağustos

Kome’den Polis’e Teleferik İstasyonu’na giden yolun batı tarafı: Kome’nin yaklaşık 500 m güney batısına kadarki alan taranmıştır.

Teraslar, genellikle Phaselis istikametine doğru kuzey-güney istikametinde birbirine paralel şekilde ilerlemektedirler. Bu alandaki teraslara paralel olarak doğu batı istikametinde Phaselis’in Hellenistik akropolis‘ine doğru uzanmaktadır. Suyolunun her iki tarafı kalın şekilsiz kireçtaşlarıyla örülmüş olup ortası orta derecede moloz taşlarla örülmüştür. Yer yer 180-2 m genişliğe sahiptir. Ancak birçok alanda doğal-zamana özgü tahribatla tahrip olmuştur. Künk parçaları söz konusu duvarın üzerinde ve çevresinde yer almaktadır. Hep aynı tarzda kaba kilden yapılma künk parçaları su yolu boyunca modern teleferik yoluna kadar teraslara paralel olarak kesintisiz takip edilebilmektedir.

Söz konusu su yolu topografyaya uygun olmakla birlikte çoğunlukla aynı doğrultudaki terasları (kuzey-güney) birbirinden ayırmaktadır. Bazen de ise doğu batı yönünde uzanan teraslar su yoluna paralel istikamette Phaselis istikametine devam ettikleri tespit edilmiştir. Bu su yolu güzergahı daha önce keşfettiğimiz çiftlik evleri ve Kome istikametine doğu Tahtalı Dağı doğrultusuna doğru yükselmektedir. Önümüzdeki günlerde devamı getirilerek topografik haritamıza işlenecektir.

Suyolu
Suyolu
Su künkleri
Su künkleri

Bu gün esas itibariyle akropolis çalışmaları ve Phaselis araştırmalarında elde edilen bilgilerin database sistemli bir şekilde aktarılması ile envanterleme sistemleri üzerinde yoğunlaşılmıştır.

Ayrıca akropolis araştırmaları sırasında akropolis’in güneybatı eteklerinde yer alan sütunlu yapı kompleksinin kuzeydoğusundan doğu ve kuzey istikameti yönünde devam ettirilmiştir. Bu alanın plan çalışmalarına başlanmıştır. Büyük bir ihtimalle kutsal alan olma ihtimali bulunmaktadır.

Çalışmalar sırasında yapı kompleksinin kuzey yönündeki kuzey kapısı tespit edilmiş ve kuzey-güney doğrultusunda uzanan doğu duvarının oldukça nitelikli ve monumental boyutlarda taşlardan inşa edildiği saptanmıştır. Yarın söz konusu yapının doğu yönünde çalışmalar devam ettirilecektir.

23 Ağustos

Piskoposluk Bazilikası’nın atrium’undan Nartex’e bakış
Piskoposluk Bazilikası’nın atrium’undan Nartex’e bakış

Bu gün esas itibariyle akropolis çalışmaları ve Phaselis araştırmalarında elde edilen bilgilerin database sistemli bir şekilde aktarılması ile envanterleme sistemleri üzerinde yoğunlaşılmıştır.

Ayrıca akropolis araştırmaları sırasında akropolis’in güneybatı eteklerinde yer alan sütunlu yapı kompleksinin kuzeydoğusundan doğu ve kuzey istikameti yönünde devam ettirilmiştir. Bu alanın plan çalışmalarına başlanmıştır. Büyük bir ihtimalle kutsal alan olma ihtimali bulunmaktadır.

Çalışmalar sırasında yapı kompleksinin kuzey yönündeki kuzey kapısı tespit edilmiş ve kuzey-güney doğrultusunda uzanan doğu duvarının oldukça nitelikli ve monumental boyutlarda taşlardan inşa edildiği saptanmıştır. Yarın söz konusu yapının doğu yönünde çalışmalar devam ettirilecektir.

Klasik Dönem’e tarihlenen siyah figürlü bir boyun parçası
Klasik Dönem’e tarihlenen siyah figürlü bir boyun parçası

Aynı gün içerisinde alanın seramikleri hakkında genel bir bilgi edinmek için, Bazilikanın hemen batısında uzanan surun yaklaşık 8 metre aşağısında kuzey-güney doğrultusunda 1’e 2 metre boyutlarında bir çalışma alanı oluşturulmuştur. Bu alan öncelikle fotoğraflanmış, alanın yüzey seramik taraması gerçekleştirilmiş ve bulunan profilli seramik parçaları çizilmiştir.

Alan, akıntı toprak ile kaplı olduğu için özellikle ağaç diplerinde farklı dönemlerden seramik örnekleri toplanmıştır. Klasik Dönem’e tarihlenen siyah figürlü bir boyun parçası, alandan ele geçen erken dönem bir örnek olması bakımından ayrı bir önem taşımaktadır.

Alandan toplanan seramik adedi 45 olup, bunların 6 tanesi profilli parçalardır. Sınıflandırılan diğer seramik gruplarının adetleri şu şekildedir: Çatı kiremiti: 1 adet; Amphora parçası: 6 adet; Mutfak kapları: 10 adet; Sofra kapları: 14 adet; Boyalı seramik parçaları: 8 adet.

25 Ağustos

Yeni yazıt
Yeni yazıt

Akropolis çalışmaları kapsamında Bazilikal formdaki kilisenin konumlandığı alanın sınırlarını ve formunu tespit etme yönünde çalışmalara devam edilmiştir. Alan tarama ve tanımlama çalışmaları tamamlanan Sütunlu Yapı Kompleksi’nde ise plan çizim çalışmaları başlatılmıştır. Söz konusu sütunlu yapı kompleksi ve bazilikal kilise akropolis’e ilişkin hazırladığımız topografik haritamıza işlenecektir. Sütunlu yapı kompleksinin erken dönemde büyük bir ihtimalle kutsal bir fonksiyona sahip olduğu düşünülmektedir. Daha sonradan ise, Pausanias adlı birisi tarafından MS. II. ya da MS. III. yüzyılın ilk çeyreğindeki Aurelius ön isimli bir Roma imparatoruna ithafen inşa edilmiş bir yapıya ait olduğu belirlenmiştir. Bazilikal kilisenin ise, geç antikçağın önemli bir metropolisi olarak piskoposluk merkezi olan Phaselis’in en önemli kilisesi olduğu düşünülmektedir. Kilise kentin güney limanına girişin hemen üzerinde son derece görünür bir alanda konuşlandırılmıştır.

Günün geri kalan kısmında Orta liman çevresinde yürütülen çalışmalara yoğunlaşılmıştır. Bu alanda harf karakterinden saptayabildiğimiz üzere MS. II-III. yüzyıllara tarihlenebilecek bir yapı yazıtı tespit edilmiştir. Söz konusu epigrafik belge üzerinde Serapion oğlu Serapion isimli Phaselis’li bir vatandaşın, babası ile birlikte temelinden başlayarak kendilerine bir ev ( belki de bir mezar?) yaptırdıkları yazılmıştır. Yazıtın kaydı, estampajı ve ölçüleri alınmış, fotoğrafı çekilmiş ve gps koordinatları belirlendikten sonra topografik haritamıza işlenmiştir.

26 Ağustos

Bazilikal Kilise’nin Apsis’i
Bazilikal Kilise’nin Apsis’i

Apsis’i dışında sadece temelleri korunmuş Bazilikal kilisenin<em> naos</em>’undan bir görüntü
Apsis’i dışında sadece temelleri korunmuş Bazilikal kilisenin naos’undan bir görüntü

Bu günkü çalışmalar bazilikal formdaki kilisenin konumlandığı alanın sınırlarını ve formunu tespit etme, anlama ve topografik haritaya işleme yönünde devam ettirilmiştir. Yapının naos (orta nef) ve apsis’i yönünde yürütülen çalışmalarda, apsis’in kısmen 4 metre kadar korunduğu belgelenmiştir. Tetragonal agora içinde yer alan bazilikanın apsis’i gibi kuzeydoğu yönelimli ve yarım daire şeklinde inşa edilmiştir. Apsis’in kuzey-güney doğrultularında birer pencere mevcuttur. Yapı örgüsü titizlikle incelendiğinde yer yer şipolyen malzemeler kullanıldığı görülmektedir. Kullanılan devşirme malzemeler arasında özellikle daha erken kullanıma sahip iki sütun tamburu dikkat çekmektedir. Naos ve yan nefleri ayıran sütun kalıntıları da alanda in-situ olarak tespit edilebilmektedir. Sütunların üzerinde durduğu temel olan stylobatı oluşturan yapı taşları da neredeyse tüm olarak korunmuştur. Naos alanında çok parçalı ve tahrip olmuş durumda da olsa kaplama plakalarına da rastlanmıştır.

27 Ağustos

Phaselis Araştırma İstasyonu’nda ofis, literatür, plan ve database çalışmaları ve elde edilen bilgi ve belgelerin değerlendirilerek topografik haritaya işlenme çalışmaları yürütülmüştür.

28 Ağustos

Sütunlu Yapı Kompleksi’nde plan çizim çalışmaları tamamlanmıştır. Söz konusu alanda yer alan yapı kalıntılarına dair şimdilik üç farklı dönem tespit edilmiştir. Ayrıca, işlevsel olarak değerlendirildiğinde bu alanın; bazilikal planlı kilisenin de içinde yer aldığı mekâna girişi sağlayan, akropolis’te yer alan bazı sokakların bağlandığı bir meydanın güneyindeki sütunlu ve monumental bir giriş olduğu düşünülebilir. Bazilikal formdaki kilisenin konumlandığı alanın sınırlarını ve formunu tespit etmeye yönelik çalışmalar tamamlanmış ve plan çizim aşamasına geçilmiştir.

29 Ağustos

Çizim çalışmaları
Çizim çalışmaları

Bazilikal planlı kilise ve çevresinde ki yapılara ilişkin plan çalışması tamamlanmıştır. Yapı akropolis üzerinde yer almaktadır. Yaklaşık kuzeydoğu – güneybatı yönelişe sahip dikdörtgen planlı kilise akropolis’in güney yamacında yer alan ve istinat duvarları ile düzenlenmiş bir teras üzerinde, Akdeniz ve Phaselis’in Güney Limanı’na hâkim bir alanda inşa edilmiştir. Kilisenin kuzeybatı nef duvarı söz konusu olan teras duvarı üzerine yerleştirilmiştir. Yapı günümüze oldukça tahrip olarak ulaşabilmiştir. Bu nedenle apsis yarım kubbesini taşıyan cephe duvarlarından başka ayakta kalan mimari yapıya ait kalıntılar büyük ölçüde tahrip olmuştur. Bu ana kadar yapılan çalışmalar ışığında söz konusu yapının, portikolu bir atrium’a ve nartekse sahip üç nefli bazilikal plan şemasında inşa edilmiş olduğu anlaşılmıştır. Kilisenin ana örtü sistemi her ne kadar ahşap konstrüksiyon da olsa apsis örtüsünün yarım kubbe olduğu görülmektedir.

30 Ağustos

Phaselis Araştırma İstasyonu’nda ofis, literatür, plan ve database çalışmaları ve elde edilen bilgi ve belgelerin değerlendirilerek topografik haritaya işlenme çalışmaları yapılmıştır.

1 Eylül

Suyolu
Suyolu

Bugün itibariyle Kome’den Polis’e Teleferik İstasyonu’na giden yolun batı tarafı: Kome’nin yaklaşık 150 m güney batısından başlayarak Phaselis’in Hellenistik akropolis’i istikametine doğru ilerleyen hidrografik yapı tetkik edildi. Bu bağlamda geçen sene itibariyle bulduğumuz köyün hemen güneybatısındaki vadiye doğru incelemeler yapıldı.

Bu noktada Suyolu 32 olarak isimlendirdiğimiz, harçsız, kuru duvar tekniğiyle inşa edilmiş güzergah yer yer 3.5 m yüksekliğe kadar çıkmaktadır. Doğu-batı istikametinde ilerlemektedir. Suyolunun üzerinde polygonal kireçtaşı bloklar yaklaşık 1.3 m genişliğe sahip olup oyulmuştur ve içinden kanal geçmektedir. Kanalın oyuk kısmı yak. 40 cm genişliğe, 15-25 cm arası değişen derinliğe sahiptir. Yer yer ana kayayı izlemektedir. Gerek kanalın üzerinde gerekse her iki yakasında çok miktarda künk parçalarına rastlanmaktadır. Su kanalı hemen kuzeydoğusundaki vadiden akmakta olan dereye doğru uzanmaktadır. Çok yoğun bitki örtüsüne rağmen kanalının konuşlandırıldığı duvar ile kanal her iki istikamette yaklaşık 100’er m boyunca açık bir şekilde takip edilebilmektedir. Büyük, şekilsiz, kaba kireçtaşlarından yapılma duvar monumental bir görünüm sergilemektedir. Suyolunun yaklaşık 6-7 m güney batısından suyoluna paralel, kyklopik derecede büyük bloklardan inşa edilmiş bir istinat duvarı uzanmaktadır. Yer yer 3-3.5 m yüksekliğe ulaşan duvar blokları yaklaşık 1.5 m genişliğe 1 m yüksekliğe sahiptir. İstinat duvarıyla suyolu arasındaki kısmın eğimi de son derece düşüktür. Büyük bir ihtimalle bu alan servis yolu olarak kullanılmış olmalıdır.

Teraslar
Teraslar

Bu alanın çevresinden Phaselis istikametine doğru ilerlerken çok sayıda teras belgelenmiştir. Bunlar topografyaya uygun olarak genellikle doğu-batı/kuzey-güney oryantasyonludur. Yaklaşık 100’er m. boyunca ilerlemektedir. İki sıra orta ve kaba düzeyde şekilsiz kireç taşlarından inşa edilmişlerdir. Bazıları yer yer ana kayayı izlemektedir. Bazıları ise, yoğun bitki örtüsü nedeniyle takibi yapılamamıştır. Genellikle teraslar topografyaya uygun olarak birbirlerine paralel uzanmaktadır. 5-8 m arayla aşağıya ve yukarıya doğru sıralanmaktadırlar. Her bir terasın gps koordinati alınmış, belgelenmiş, tanımları yapılmış ve fotoğraflanarak topografik haritamıza işlenmiştir. Söz konusu terasların yakınlarında 2-3 odalı çiftlik evi kompleksleri tespit edilmiş ve bunlarla bağlantılı künk parçaları ve su yolları güzergahları saptanmıştır.

2 Eylül

Suyolu ve künk parçaları
Suyolu ve künk parçaları

Bugün itibariyle Kome’den Polis’e, Teleferik İstasyonu’na giden yolun doğu tarafı tetkik edilmiştir. Bu bağlamda Suyolu 36’dan başlayarak Phaselis’in Hellenistik akropolis’ine doğru ilerleyen hidrografik ve teritoryal düzenlemeler incelenmiştir. Suyolu 36 olarak isimlendirdiğimiz güzergah batı-doğu oryantasyonlu olup teleferik yolunun batısından doğuya doğru kesintisiz olarak iki ana hat ve ortasından geçen servis yoluyla birlikte ilerlemektedir.

Söz konusu su ve servis yolları, Phaselis akropolis’ine doğru yer yer Teleferik yolu tarafından kesilse de hemen hemen kaybolmadan her noktada takip edilebilmektedir. Şu an alınan koordinatlar doğrultusunda 100 m boyunca açıklıkla görülebilmektedir. Gerek suyolu 36 gerekse hemen batısındaki servis yolu ile batısından kendisine paralel olarak devam eden diğer suyolu üzerinde ve kenarlarında bol miktarda künk parçaları tespit edilmiştir.

Bu noktada Suyolu 36’nın 7 m doğu-kuzeydoğusu boyunca topografyayı izleyerek Phaselis’in Hellenistik akropolis’i istikametinde yavaş yavaş alçalan bir servis yolu belgelenmiştir. Su yollarına 90 derecelik açıyla ise, kuzey güney doğrultulu teraslar uzanmaktadır. Söz konusu teraslar 5-9 m aralıklarla birbirlerine paralel olarak Phaselis istikametine doğru eğimle ilerlemektedirler. Terasların üzerinde halen yoğun miktarda yabani zeytin ağaçları gözlemlenmektedir. Ayrıca servis yollarının ve bunlara paralel uzanan suyollarının her iki kenarında 2-3 odalı çiftlik kompleksleri tespit edilmektedir.

Çiftlik yerleşimi
Çiftlik yerleşimi

Söz konusu su ve servis yolları bazı bölümleri modern teleferik yolu tarafından tahrip edilmiş olmakla birlikte teleferik gişesi yakınlarında geçen sene bulduğumuz kente su taşıyan hidrografik sisteme bağlanana kadar kesintisiz takip edilmiştir. Bu alan boyunca 2 tane çiftik evi kompleksleri, onlara bağlı sarnıçlar ve teraslama sistemleri de belgelenmiş gps koordinatları alınarak fotoğrafları çekilmiş ve data base’mize ve topografik haritamıza işlenmiştir.

Bu gün itibariyle öğleden sonra ekibimizin arkeometrik çalışmalarını yürüten Fizik ekibi kentte incelemelerde bulundu. Ekibe kent gezdirilerek tanıtıldı ve çalışma spektrumumuz konusunda bilgilendirildi.

3 Eylül

Bugün itibariyle kentin yakın çevresindeki hinterlandını inceleme, yapı kalıntılarının planlarını çıkarıp taş çizimlerini yaparak topografik haritamıza işleme çalışmalarına devam edilmiştir. Phaselis Araştırma İstasyonu’ndan Antalya Kumluca otobanına kadarki alanda yer alan materyal kültür kalıntılarına odaklanılmıştır. Bu bağlamda önceki sene belgelediğimiz mansio kalıntısının planı çıkartılmaya başlanmıştır. Ayrıca süregelen bilimsel araştırmalarımız sırasında yapı kalıntıları (mansio/han) ile bağlantılı Phaselis ile Olympos arasındaki Likya Yolu’na ait yeni kalıntılar saptanmıştır. Söz konusu yol, M.S. IV.-XII. yüzyıl Roma güzergahlarını veren Tabula Peutingeriana’da sahil yolu olarak geçmekte ve aynı haritada Phaselis’in girişinde çift kuleli bir yol konaklama istasyonu işaretlenmektedir. Bu alanda mansio’yla bağlantılı antik yol güzergahı söz konusu haritadaki çift kuleli yapıyla özdeşleştirilebilecek konumda bulunmaktadır. Mansio’nun yaklaşık 150 m kuzey batısında içlerinde bir işliğin de bulunduğu birden fazla yapı kompleksi tekrar tetkik edilmiştir. Söz konusu yapı kalıntıları ve arkeolojik buluntuların genel itibariyle yoğun orman dokusu, bitki-maki örtüsü ve yer yer alüvyon dolgu altında kalmış olması şu an için materyal kültür kalıntıların kapladığı alanın sınırlarının tespitini zorlaştırmaktadır. Ancak şu an itibariyle yaptığımız plan çalışmaları Phaselis’in yerleşim arkeolojisinin incelenmesi ve kentin hinterlandındaki ara bağlantıların aydınlatılması açısından önem arz etmektedir.

Tabula Peutingeriana’da Phaselis’te Çift Kuleli amblem ile lejantlanan mansio yapısı
Tabula Peutingeriana’da Phaselis’te Çift Kuleli amblem ile lejantlanan mansio yapısı

Söz konusu taşınır ve taşınmaz nitelikteki materyal kültür kalıntılarının ve arkeolojik buluntuların fotoğrafları çekilmiş, gps koordinatları alınarak belgelendirilmiş ve topografik harita üzerinde konumlandırılmaları yapılmıştır. Bu alandaki çalışmalarımız önümüzdeki günlerde yoğunlaştırılarak devam ettirilecektir.

4 Eylül

Phaselis’ten Alacasu istikametinde devam eden hidrografik yapı, kuzeydoğu nekropolis’i ve yol güzergahı araştırıldı. Bu alanda doğu-batı istikametinde 100 m boyunca izlenebilen Phaselis’in sahil güzergahına ait kalıntılar tespit edildi. Yolun bir tarafı yamaca yaslanmakta olup bu alan teraslanarak inşa edildiği belgelenmiştir. Kaba, şekilsiz kireçtaşlarıyla 2-3 sıra kuru duvar tekniğiyle örülmüştür. Yer yer 2.46 cm genişliğe sahiptir. Kuzeydoğu nekropolis‘inin içinden Alacasu istikametine doğru ilerlemektedir. Yaklaşık 100 m ilerde obruk benzeri bir yapının önüne doğru ilerlemektedir. Yolun her iki tarafı lahitler ve khamasorion‘larla çevrilidir.

Yol güzergahının hemen kuzeyinde 2012 yılında tetkik ettiğimiz su yapısı tekrar incelendi. Söz konusu yapının esas itibariyle kentin Hellenistik akropolis’inin ve kuzey yerleşimin üzerinde de yer aldığı kayalık platoda, doğu- kuzey, kuzeydoğu tarafta küçük bir vadi üzerinde devam etmekte olduğu saptanmıştır. Plato üzerinde doğu-kuzeydoğu istikametinde ilerlenirse nispeten derin ve dik olarak plato kütlesi içene doğru yarılmış kısa bir vadi yer almaktadır. Bu vadi güneydoğuya doğru denize alçalır. Platonun en yüksek noktası bu vadiciğin güneyinde bulunmaktadır. Burada plato dik bir şekilde sadece dar sahil çıkıntısına doğru sert bir şekilde iner. Platonun üst yüzeyi buradan itibaren yumuşak bir şekilde kademeli bir şekilde alçalır. Sonrasında yukarıda sözü edilen kısa vadiye doğru artarak dikleşir. Burada, platonun 40 metre kadar uzağında açıkça su teminine hizmet eden ilginç bir yapı (su rezervuarı) bulunur.

Rezervuar yapısının ağız kısmı
Rezervuar yapısının ağız kısmı

Burada insan eliyle işlenerek genişletilmiş ve 38 metre yüksekliğinde plato kütlesindeki kayalık alana doğru derinleştirilmiş bir yapı söz konusudur. Bu yapı, yarığın inişli çıkışlı ve helezoni (dolambaçlı) mecrasından ve değişken bir genişlikten oluşur. Büyük bir ihtimalle kentin su rezervuarlarından biridir. Bu kaya platosu, arazinin çöküşüne doğru çaprazlama olarak güneyden kuzey istikametine ve yukarıda bahsi geçen vadinin devamına doğru dikine devam eder. Bu vadinin tabanı yapının kuzey ucunun kuzeyine doğru bulunur.

Bu alanda insan eliyle işlenerek yapılmış yolun kenarında bir sarnıç-kuyu ağzı gibi bir açıklıkla ana kayaya oyulmuş şekilde inşa edilmiştir. Ağzı 265 cm çapında 17.67 cm derinliğindedir. H. Schläger ve J. Schäfer’in 1969-1970 yılı araştırmaları sırasında yapının derinliği 25.7 metre olarak ölçülmüştür (Fakat günümüzde yapının altının çökme ve yukarıdan atılan çöplerle doldurulduğu tespit edilmiştir). Schläger ve J. Schäfer’ın da bahsettiği gibi, burada bugün devam eden bir tünelin eklentisi olabilecek bir geçişe/suyoluna ait olabilecek izler mevcuttur. Yapı, vadiden kaynaklanan suyun toplanması için kullanılmış olabilir. Fakat sahilin dik inişi dolayısıyla bugün görünmeyen su boruları arasından suyun aktarılması için bir yer altı bağlantısı da olma olasılığı vardır. Fakat buna rağmen söz konusu yapının kent için önemi ve kullanım şekli hakkında daha kapsamlı bir araştırma yapılmadan kesin bir şey söylenemez.

Rezervuar Yapısı-kaya merdivenleri
Rezervuar Yapısı-kaya merdivenleri

Kuzeybatı-güneydoğu istikametinde, yapı hafifçe batıya doğru kıvrılarak dere vadisi doğrultusunda helezonik bir tünel olarak yaklaşık 40 m boyunca ilerlemektedir. Yer yer ana kayadaki açıklıklar düzeltilerek oluşturulmuştur. İki ana kayanın oluşturduğu yarık 129 cm ile 180 cm arasında değişmektedir. Yapı hemen kuzeyindeki vadiden (şu an sadece kışın) akmakta olan dereye doğru ilerlemektedir. Yapının kuzey tarafında obruk benzeri bir alan mevcuttur. Burada suyun sızmasıyla oluşmuş olmakla birlikte günümüzde büyük ölçüde zarar görmüş sarkıt ve dikit örnekleri mevcuttur. Yapıya birbirine paralel şekilde inen, kuzey-güney istikametinde insan eliyle kayaya oyulmuş ve düzlenmiş yaklaşık 60 cm genişliğe sahip 3 tane kaya merdiveni mevcuttur. Bunların üzerinden güney istikametinde yarığın (rezervuarın) temelinden yukarıya çıkılabilmektedir. Önceki kaya zemini bugün, boyutu tespit edilemeyen döküntüler ve dolgular altında kalmıştır.

Bir bölümü doğal, bir bölümü ise insan eliyle şekillendirilmiş yarığın-galerilerin üstü kemerlerle örtülmüş olsa gerektir. Kemerlerin bir kısmı halen in-situ olarak korunmuştur. Bu üst örtü güney uçta daha önce de sözü edildiği üzere yuvarlak bir boşluk aracılığıyla kuyu tarzında insan eliyle yapılmış şekilde delinmiştir. Yapının hemen kuzeyinde bir vadi ve vadi yatağından (şu an için sadece kışları ve baharda) dere akmaktadır. Güneyinde ise nekropolis‘e ait khamasorion‘lar ve lahitlerden oluşan yaklaşık 100 m’lik bir teras mevcuttur. Yarığı çevreleyen arazinin üst yüzeyinde, zarar görmemiş orman tabanı içinde herhangi bir yapı işçiliği kalıntısı tespit edilememiştir. Söz konusu teras 100 m’nin sonunda falez şeklinde Phaselis’in kuzey limanın bir yanındaki koyla sonlanmaktadır.

Kaçak Khamasorion kazısı
Kaçak Khamasorion kazısı

Ardından Doğu nekropolis‘i yolunun güneyinde, Phaselis’ten Alacasu istikametine doğru ilerlerken, su yapısına yak. 70 m mesafede, deniz kıyısındaki falezin üstünde kaçak khamasorion kazısı belgelendi. Khamasorion, 185 cm uzunluğunda ve 45 cm genişliğinde olup doğu-batı oryantasyonludur. Kaçak kazı sonucu üzerindeki düz damlı lahit kapağının yarısı (büyük bir ihtimalle manivela ile) ikiye kırılmıştır. Lahit kapağının kaçak kazıcılar tarafından kırılmış yarısı lahitin hemen güneyinde görülebilmektedir. Mezarın içi toprak ve çamlardan dökülen iğne yapraklarıyla dolduğundan derinliği saptanamamıştır. Mezarın etrafında kırılmış seramik parçaları mevcuttur. Khamasorion kolay algılanabilen bir yerde ve toprakla örtülmüş durumda olduğundan kazıcıların dedektörle alanda dolaştıkları düşünülmektedir.

Kaçak kazıcılarca tahrip edilmiş lahit
Kaçak kazıcılarca tahrip edilmiş lahit

Diğer bir kaçak lahit kazısı ise bir önceki khamasorion’un yaklaşık 20 m kuzeyindedir. Mezar 195 cm uzunluğunda ve 51 cm genişliğinde, yaklaşık 30 cm lahit duvar kalınlığına sahiptir. Doğu-batı oryantasyonludur. Kaçak kazı sonucu üzerindeki düz damlı lahit kapağının büyük ölçüde tahrip edilmiştir. Mezarın içi toprak ve çamlardan dökülen iğne yapraklarıyla dolduğundan derinliği saptanamamıştır. Mezarın etrafında kırılmış seramik parçaları mevcuttur. Söz konusu alanın üzerindeki teller son iki senedir yazdığımız raporlarda belirttiğimiz üzere bazen yer yer bazen de tamamen ortadan kaldırıldığı için bu alandan antik yerleşime girip çıkmak son derece kolaydır. Ve her gün istisnasız bu alanda kente bazen balık avlamak, bazen de antik kenti gezmek ve değişik sebeplerle birçok kişi kaçak olarak girmektedir. Bu alanda yüzlerce çeşitli tipolojilere sahip mezar kalıntısı bulunmaktadır. Alanın tel örgülerinin onarılması ya da yenilenmesi ayrıca kameralama sistemiyle takip edilmesi gelecekte bu tür istenmeyen olayların meydana gelmesini engelleyecektir.

Bu noktadan kuzey limana doğru ilerlerken kuzey limanının mendireğinin kuzeyinde Doğu-batı oryantasyonlu kalkan motifli, semerdam çatılı tahrip edilmiş lahit kalıntısı tespit edilmiştir. 2m uzunluğa, 90 cm yüksekliğe sahiptir. Lahit ve kapağı 10’dan fazla parçaya bölündüğü için genişliğini saptamak mümkün olmamıştır. Lahtin güney ve doğu-batı tarafları kalkan, mızrak ve çeşitli ornamentlerle süslenmiştir. Lahtin çeşitli parçalara ayrılmış tabula anzata’sı içinde daha önceden tespit edilip yayımlanmış en az 10 sıralık, kırılmış yazıt parçaları tespit edilmiştir. Önümüzdeki günlerde epigraflarımız tarafından yazıtın kontrolü ve estampajı üzerinde çalışılacaktır.

Bugünkü bütün buluntularımız yerinde belgelenmiş, gps koordinatları alınmış, resimlenerek topografik haritamıza ve database’imize eklenmiştir.

5 Eylül

İşlik kalıntısı
İşlik kalıntısı

Daha önceden tespit edilen Mansio’nun 150 m kuzeybatısında yer alan, Antalya-Kumluca anayolunun kenarında yola paralel yükselen tepeciğin üzerindeki teras ve yapı kompleksi üzerinde çalışmalar yapıldı. Söz konusu mahalde bulunan yapı birden çok mekanın organik biçimde bağlantısıyla oluşmuştur. Bu mekanlar iki adet suni teras üzerine yerleştirilen ve olasılıkla çiftlik olarak kullanılan yapı topluluğunun depo mekanları olmalıdır. Yapıya ait yıkıntılar yaklaşık 100×40 metrelik bir alana yayılmıştır. Özellikle ana yapıya ait çevreye yayılmış duvar malzemesinin (yapı taşları) çok yoğun olmasının nedeni yapının iki katlı olarak düzenlenmesidir. Likya Bölgesi’nde görülen bu tip yapılara ait görece sağlam örnekler ışığında söz konusu binada da duvar içlerinde ahşap hatıllar kullanıldığını söylemek yanlış olmayacaktır. Çalışma sırasında yapının mekan bölüntülerine ait in-situ konumda kapı söveleri ve duvar uzantıları tespit edilmiştir. Yapının kuzey-güney doğrultusunda yer alan, izlenebilen uzunluğu 80 m. ve genişliği 15 m olan bir teras üzerinde konumlandığı belgelenmiş çizimleri yapılarak koordinatları alınmış ve haritaya eklenmiştir.

Yukarıdaki çalışmayla bağlantılı olarak, terasın alt kotunda doğu-batı istikametinde devam eden yolun kenarında bulunan işliğin belgeleme çalışması yapılmıştır. İşlikle organik bağları bulunan mekanların duvarları ve mimari öğeler plan üzerinde gösterilmiştir. Yapı içerisinde pitos’lara ait parçalar bulunmuş bu parçaların yerinde resimleri çekilerek çizimleri yapılmıştır. Söz konusu alanda bir çiftlik kompleksi ve buna bağlı yapılar tespit edilmiştir. Bu alanların nivo yardımıyla çizimleri yapılmış ve topografik haritamıza işleme çalışmaları başlatılmıştır. Komplekse ait yapıların bir kısmı güney istikametinde ilerlemekte olup yapılması planlanan Rixos oteli arazisi içerisinde yer aldığı tespit edilmiştir.

6 Eylül

Phaselis-Tekirova arasındaki sahil yol güzergahı
Phaselis-Tekirova arasındaki sahil yol güzergahı

Bugün itibariyle Phaselis’ten Tekirova istikametine doğru ilerleyen sahil yolu güzergahı tetkik edilmiştir. Bu alanda Phaselis’in güney limanın hemen batısında Çöğmen Tepesi olarak adlandırılan yükselti üzerindeki sahil yol güzergahları izlenmiştir. Bunlardan denize paralel hemen Çöğmen tepesinin eteklerinden ilerleyen sahil yolu ve tahkimatı tespit edilmiş ölçüleri ile gps koordinatları alınmış, tanımı yapıldıktan sonra topografik haritamıza işleme çalışmalarına başlanmıştır. Ardından Phaselis’in güney limanından Çöğmen Tepesi üzerinden Sundance tatil köyünün de yer aldığı İnciryalısı Koyu istikametine doğru ilerleyen yol güzergahı izlenmiş, tanımları yapılmış, gps koordinatları alındıktan sonra topografik haritamıza işleme çalışmalarına başlanmıştır. Bu arada Çöğmen Tepesi üzerinde geç antikçağa tarihlenen iki seramik sanduka tarzı kiremit mezar bulunmuştur. Söz konusu mezar tipinin tanımı ve buluntuları belgelendikten sonra gps koordinatları alınmıştır. Mezarlar Çöğmen Tepesi’nden İnciryalısı Koyu’nun doğusunda inşa edilmiş olan basilikal kiliseye doğru ilerleyen yolun hemen kenarında yer almaktadır.

İnciryalısı koyu ile Rixos Otel arazisi arasında tespit edilen çiftlik yapısı
İnciryalısı koyu ile Rixos Otel arazisi arasında tespit edilen çiftlik yapısı

Yol güzergahı Çöğmen Tepesi’nden itibaren batıya doğru topografyayı izleyerek yer yer anakaya yer yer de tahkim edilerek Kilise’ye doğru ilerlemektedir. Söz konusu yol İnciryalısı Koyu’ndaki Kilise’ye kadar takip edilmiş ve gerekli girdileri ve tasvirleri yapılmış, topografik haritamıza eklemlendirilmiştir. Ardından İnciryalısı Koyu’ndan Riksos Otel alanına doğru ilerleyen alan taranmıştır. Söz konusu alan içinde seramik konsantrasyonu yüksek yerler belgelenmiş ve bir tane kare planda Çiftlik Evi bulunmuştur. Çiftlik evinden Kilise istikametine giden yol güzergahının ufak bir bölümü evin hemen yakınında bulunmuş olmakla birlikte İnciryalısı Koyu’na kadarki alan taranmış olmasına karşın yol güzergahına ait bir kanıt tespit edilememiştir. Bu yol güzergahı büyük bir ihtimalle çiftlik evinin hemen önünden geçen modern şose yol tarafından tahrip edilmiş olsa gerektir.

İnciryalısı Koyu’ndaki Kilise’ye ait kısa açıklama:

İnciryalısı Mevkiinde yer alan kilise yapısında plan çıkarma çalışmaları
İnciryalısı Mevkiinde yer alan kilise yapısında plan çıkarma çalışmaları

İnciryalısı koyunun yaklaşık kuzeydoğusunda, sahilde ve kıyı kenar çizgisine çok yakın bir mevkide yer alan yapı; Çöğmen Tepesi’nin güney yamaçları ile kıyı kenar çizgisi arasında kalan bir düzlükte inşa edilmiştir. Bu düzlük üzerinde ve yapının çevresinde izlenebilen duvar kalıntılarına ve yüzeyde dağılmış durumdaki moloz yığınlarına dayalı olarak kilisenin bir yapı topluluğunun içinde yer aldığını söylemek olanaklıdır. Ayrıca, gene yapı ve yakın çevresinde görülebilen nitelikli kesme-taş ve profilli mimari parçalardan dolayı kilisenin inşa edildiği alanda veya yakın çevrede Roma dönemine ait yapı ve/veya yapıların bulunduğunu düşünmek doğru olacaktır. Özellikle kilisenin batısında ve yaklaşık 200 metre batısında bulunan bir su kaynağı çevresinde görülebilen bloklar, tuğlalar ve benzeri yapı malzemeleri bu alanda bir ayazma olabileceğini düşündürmektedir.

Kilise:

Kilise’nin Apsis’i
Kilise’nin Apsis’i

İnciryalısı Mevkiinde yer alan kilise, Lykia bölgesi Erken Hıristiyanlık ve Doğu Roma yapı tipolojisinin özelliklerini göstermektedir. Bölgenin MS. V. ve VI. yüzyıllarında yaygın biçimde inşa edilen, Olympos, Rhodiapolis, Melanhippe, Akalissos gibi yakın kentlerde de bulunan benzer örnekleri ile uyumlu bir plan tipine sahiptir. Kilise doğu batı doğrultusunda uzanmaktadır. Dikdörtgen planlı ana mekâna ve mekânsal oranlara dayalı olarak kilisenin üç nefli Hellenistik bazilikal plan şemasına sahip olduğu anlaşılmaktadır.

Yapının apsisi dıştan vurgulu, içten ve dıştan yuvarlak planlıdır. Batı kısımda yapının ana mekânına oranla oldukça geniş bir atrium bulunmaktadır. Nartekse dair bir iz görülememekle beraber attrium ve naos arasında yer alan bir koridorun narteks işlevine sahip olduğu anlaşılmaktadır. Kilisenin kuzeyinde ve olasılıkla kuzey nef ile organik bağlantısı bulunan bir ek mekân yer almaktadır. Mekanın işlevi belirlenememekle beraber bölgede ve gene yakın kentlerde benzer uygulamaların olduğunu söylemek mümkündür.

Sonuç ve Öneriler:

İnciryalısı Koyu’nda ve Çöğmen tepesi eteklerinde yer alan kilise bir yapı topluluğunun öğesidir. Plan tipi olarak MS. V.–VI. yüzyıl özelliklerini göstermektedir. Bölgede yer alan bu döneme ait benzer örnekler değerlendirildiğinde benzer türde yapı topluluklarının geniş bir alana yayıldığı ve eğer manastır yapı topluluğu ise manastır mülkiyet sınırlarının iyice geniş tutulduğu ve bu sınırlar dâhilinde başka yapısal birimler olduğu bilinmektedir. Bu nedenle, yapı topluluğunun yeri, herhangi bir yerleşim biriminin dâhilinde olmaması ve Phaselis’e olan mesafesi göz önüne alındığında kilisenin bir manastır kilisesi olduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca, çevredeki su kaynakları da dikkate alındığında özel bir kült alanı olduğu da söylenebilir. Bu unsurlar kilisenin ait olduğu manastır ve bu manastırın teritoryumu ile birlikte ele alınması gerektiğini göstermektedir.

8 Eylül

Bugün su altı grubu, kentin kuzey limanı açığında mevcut olan mendirek-kara bağlantısında tespit edilen noktaları incelenmek ve fotoğraflayıp belgelemek üzere çalışmalara başlamışlardır.

Merkezi Liman-Güney Liman arasındaki kıyı taraması
Merkezi Liman-Güney Liman arasındaki kıyı taraması

Sabah çalışmasında araştırmaya dahil olan Dr. Erdoğan Arslan ile birlikte kuzey limanı girişinde açıkta olan mendirek yapısına gidilmiş ve önceden tespit edilen sıra dizili dolgu taşları ve yerleşik bir düzen veren dolgular fotoğraflanıp belgelenmiştir. Öğleden sonra merkezi limandan başlanarak güney limanına kadar yüzeyden kıyı taraması yapılmasına karar verilmiştir. Seramik malzemeye sadece merkezi limanın çıkışından yoğun olmayan dağınık halde rastlanılmıştır. Açıktaki kayalık burun geçildikten sonra seramik malzemeye hiç rastlanmamıştır. Burada kayalık zemin daha yayılmış halde büyük düzlemler oluşturmuştur. Rüzgârın fazla olması sonucu oluşan dalgalar daha fazla ilerlemeyi engellediğinden, buradaki kıyı araştırması yarı yoldan geriye dönülerek merkezi limanda sonlandırılmıştır.

9 Eylül

Kuzey Liman ve Mendireğin taranması
Kuzey Liman ve Mendireğin taranması

Su altı grubu kentin kuzey limanının ve bu limandaki mendireğin tetkikine devam etmiştir. Sabahleyin Kuzey Liman’ın iç tarafı yüzeyden araştırılmıştır. Küçük form vermeyen birkaç seramik malzeme, kıyıda plaja yakın tamamen su içinde bir lahit, mimari parçalara ait şekillendirilmiş taş bloklar yarıya kadar gömülü olarak tespit edilmiş ve fotoğraflanmıştır. Gemilerin bekleme yeri olarak düşünülen Kuzey dalgalarına korunaklı bu liman içinde herhangi bir çapa izine rastlanmamıştır.

Kuzey limanı güneyinde kalan, Merkezi liman mendirek tarafının kuzeyinde olan kısımda, yukarıdan çekilen fotoğraflarda ve kıyıdan bakıldığında, sualtında oldukça sığda düzlem oluşturabilecek doğal taş döküntüsü – kayalık alan göründüğü belirlenmiştir. Bu alanın tektonik çöküntüyle sualtına tamamen gömüldüğü düşünülürse, Limanın kullanıldığı zamanlarda burası günlük veya kısa süreli daha küçük teknelerin hatta balıkçı teknelerinin kıyıya çekildiği, bakım tamir işlerinin yapıldığı ve küçük oranda yükleme boşaltmanın yapıldığı muhtemel rezerve edilmiş bir alan, küçük çekek yeri olabileceği düşünülmüştür.

Kuzey Liman ile Merkezi Liman arasındaki, küçük teknelerin kıyıya çekildiği çekçek yeri
Kuzey Liman ile Merkezi Liman arasındaki, küçük teknelerin kıyıya çekildiği çekçek yeri
Güney Liman-Merkezi Liman Arasında, kuzeydoğu-güneybatı istikametinde uzanan Akropolis’in dik yarları boyunca sürdürülen su altı araştırması.
Güney Liman-Merkezi Liman Arasında, kuzeydoğu-güneybatı istikametinde uzanan Akropolis’in dik yarları boyunca sürdürülen su altı araştırması.

Öğleden sonraki araştırmada Güney limanı mendirek döküntüsünden başlanarak, Merkezi liman içinde kadarki kıyı güzergahı taranmıştır, Akropolis’in denize bakan tarafında da önce dağınık, döküntü taşlar ve düzgün zemin oluşturan kayalık zemin olduğu belgelenmiştir. Bu kesimi denizden tamamen dönüp yüzey taramasını tamamlanmış, söz konusu alanda seramik ve çapa buluntusu veya diğer herhangi bir buluntuya rastlanamamıştır.

10 Eylül

Kuzeydoğu <em>nekropolis</em>’in olduğu kıyının 4-7 m açığında uzanan alanın taranması
Kuzeydoğu nekropolis’in olduğu kıyının 4-7 m açığında uzanan alanın taranması

Phaselis Araştırma İstasyonu’nda ofis, literatür, plan ve database çalışmaları ve elde edilen bilgi ve belgelerin değerlendirilerek topografik haritaya işlenme çalışmaları yapılmıştır.

Bununla birlikte, Kentin ekoloji ve çevre grubu tarafından kentin teritoryumu, akropolis ve kent içinde floral ve faunal çalışmalar gerçekleştirilmiştir.

Su altı grubu kentin kuzey limanı mendireği arkasında olan doğal taşlık alandan kuzeye doğru olan, bölgede, kuzeydoğu nekropolis’in olduğu kıyı tarafına 4-7 m sınırını taramıştır. Bu alanda sadece birkaç parça seramik parçası tespit edildi. Nekropolis kıyı hattında kuzey yönünde gittiğimiz, kıyı mağaralarının olduğu kayalık bölgede araştırma İnce Burun civarında bitirildi. Öğleden sonra, Güney Limanı mendirek dolgu döküntüsünde tüplü dalış fotoğrafları çekildi.

11 Eylül

Riksos'a tahsis edilen parsele yak. 50 m mesafede yer alan yapı kalıntısı
Riksos'a tahsis edilen parsele yak. 50 m mesafede yer alan yapı kalıntısı

Phaselis’in anayol girişinin hemen batısı Rixos’a tahsis edilen parsele yak. 50 m mesafede tanımlanamayan yapı kalıntısı bulunmuştur. Yapının uzantısı ve bir kısmı eski Antalya karayolu tarafından tahrip edilmiştir. Yapının planını çıkarmak taş yıkıntı yığını nedeniyle mümkün gözükmemektedir. 15.60 cm’ye 19.40 cm ölçülerindedir. Yapı tekniği ve planı itibariyle Roma ya da daha önceki döneme tarihlendirilebilir. Mansio olarak adlandırdığımız yapının yaklaşık 100 m güneydoğusunda yer almaktadır. Hemen önünden geçmekte olan eski Antalya yolunun her iki yanında yapıya ait bloklar bulunmaktadır. Blokların bazılarının genişliği yer yer 1 m x40 cm ve 45 cm derinliğine sahiptir. Yapıya ait kalıntılar yak. 250 metre karelik alan içerisinde yoğun bir şekilde görülmektedir. Ayrıca söz konusu yapının hemen güneyindeki Çöğmen tepenin eteklerinden antik yol güzergahı geçmektedir.

Mansiyo’nun yaklaşık 50-100 m kuzeydoğusunda ise, Çöğmen Tepe’nin kuzeybatı etekleri boyunca güneybatıya doğru ilerlemektedir. Monsio ile bağlantılı olup ona doğru uzanmaktadır. Ardından tepe boyunca ilerledikçe kıvrılarak İnciryalısı Koyu’na doğru inmektedir. Bu yolun devamı Tekirova ve Olympos istikametine doğru devam ediyor olsa gerektir. Bu yolun devamının Çöğmen Tepe’nin etekleri boyunca İnciryalısı Koyu’na doğru ilerlediği tespit edilmiştir. Söz konusu güzergah yer yer takip edilebilmektedir. Bu güzergahın görülebilen kısımları takip edilmiş fotoğrafları ve gps koordinatları alınmış, tanımları alındıktan sonra topografik haritamıza işleme çalışmalarına başlanmıştır.

Bu güzergah üzerinde ve çevresinde ayrıca çiftlik evi komplekslerine ait kalıntılar ile yapı kalıntıları tespit edilmiştir. Her bir materyal kültür kalıntısı belgelenerek topografik haritamıza ve databese’imize işlenmiştir.

Çiftlik evi kalıntıları
Çiftlik evi kalıntıları

Bunlardan biri Phaselis’in anayol girişinin doğusunda, Antalya-Kumluca yolunun hemen altında Phaselis anayol girişi yakınlarında yer almaktadır. Yanından kış ve bahar aylarında akmakta olan çay geçmektedir. Söz konusu çay Phaselis’teki lagünle bağlantılıdır. Çiftlik evi 15.30 x 15m ölçülerindedir. Çiftlik evinin yapısı ve planı yoğun bitki örtüsü ve doğal/zamana özgü tahribat nedeniyle mümkün görülmemektedir. Yer yer kireçtaşından kesme taş bloklarıyla şekilsiz kireç taşlarından inşa edilmiştir. Yapım tekniği diğer çiftlik yapılarına benzemektedir. Yapıya ait kalıntılar derenin hemen güneybatısında güneye doğru devam etmektedir.

12 Eylül

Kuzeybatı nekropolis’i çalışmalarına başlanmış ve 34 tane lahit belgelenmiştir. Kuzeybatı nekropolis’i kent merkezinin kuzeybatısında, gölün hemen batısında yükselmeye başlayan tepenin eteklerinde yer almaktadır. Yol terasının hemen altına birbirine yakın yerleştirilmiş 33 yaklaşık dört yüz metre güneyde ise bir adet lahit tespit edilmiştir. Lahitler topoğrafyanın elverdiği şekilde doğu-batı yönlü ve yan yana yerleştirilmiş, güney kesimde kalan son iki lahit bu diziden biraz daha batı içeride kalmıştır. Dar yüzlerin baktığı doğu yön göl kenarındaki yürüme zemininden yaklaşık 2,5m alçak kottadır. Güneyden (kent yönünden) gelip kuzeye devam eden yol nekropolün batı bitişiğinden geçer.

Kuzeybatı Nekropolisi
Kuzeybatı Nekropolisi

Nekropol alanındaki lahitlerin tamamı konglomera cinsi kayadan üretilmiştir. Mezarların büyük çoğunluğu­nun doğu kısımları tahrip olmuştur ve kırılan parçalar eğimli arazide aşağıya yuvarlanmıştır. Tamamen ya da kısmen korunmuş kapakla­rın bazıları tekne üze­rinde durmakta ancak dolgu tabakası nedeniyle tamamı görüle­mediğinden kesin ölçüler alınamamaktadır. Bir lahit haricinde mezarlarda herhangi bir bezeme veya yazıta dair iz yoktur. Lahit teknelerinin ölçülebilen uzunlukları 1.90 ile 2.50, genişlikleri ise 0.70 ile 0.90 metre arasında değişmektedir. Kuzeyden başlayarak güneye doğru 4 numara olarak belirlenen lahdin doğuya bakan dar yüzünde çapı 0.40m olan ve 0.05m dışa kabarık işlenmiş dairesel bir bezeme bulunmaktadır. Kabartmanın, mezarlar­da sıkça görülen kalkan ya da Gorgo bezemesi olabileceği düşünülmektedir.

Lahitlerin konglomera cinsi kayadan yapılmış olması yüzeylerde düzgün olmayan görüntülere sebep olmuş, bu nedenle de sıvandığı anlaşılmıştır. Küçük çakıllı kum ve kireç karışımlı sıva kalıntıları birkaç lahitte gözlemlenmiştir. Antik dönem mezar düzenlemelerinde kireçtaşı ya da mermer lahitlerde, kokunun dışarı çıkmasını önlemek amacıyla sadece kapak oturtma yerlerinin sıvandığı bilinmektedir. Dış yüzeylerin sıvanması bozuk sathın düzeltilmesi için uygulanmış olmalıdır. Herhangi bir iz görülmemiş olmasına rağmen boyanabileceği de düşünülmelidir.

Nekropol alanındaki lahitlerin kapakları da konglomera taşından yapılmıştır ve tamamı düz dam olarak bilinen formdadır. Kapaklarda herhangi bir detay veya bezeme görülmemektedir.

15 Numaralı lahit
15 Numaralı lahit

Nekropol alanında 15 numara olarak belirlenen lahit planı ile diğerlerinden ayrılır ve dikkat çeker. Tek parça olan tekne iki bölmeden oluşmaktadır. Düz damlı forma sahip olan kapağı, içten iki ayrı üçgen alınlık oluşturacak şekilde işlenmiştir. Her iki bölmenin ayrı tasarlandığını gösterir. Teknenin doğu dar yüzü biraz tahrip edilmiş ancak tamamına yakın korunmuştur. Tekne genişliği 1.30, yüksekliği 0.68m dir. Batısındaki yoğun dolgu nedeniyle uzunluğu alınamamıştır.

Nekropol alanının kuzey sonunda, doğu yönde bir duvar kalıntısı bulunmaktadır. Güneybatı- kuzeydoğu doğrultulu ve lahitlerin doğu yöndeki dar yüzlerine paralel uzanan duvarın korunmuş uzunluğu 8.20m. kalınlığı 0.60m. dir. Göl yürüme düzeyindeki korunmuş yükseklik 4.30m iken dolgu bulunan batı yüzde 3.30m. dir. Köşelerde daha büyük olmak üzere küçük ve şekilsiz taşlar kullanılarak harçla örülmüş duvarda seramik kırıkları kullanılmamıştır. Duvarın kuzeybatı bitimi doğu yönünde (göl tarafında), doğuya doğru köşe yaparak dönmektedir. Ancak köşeden sonra uzanan duvar yalnızca 0.30m. uzunluğunda korunabilmiştir. Yıkıntı ve dolgu nedeniyle duvarın diğer tarafında hem güney bitimi hem de köşe görülememektedir. Bu nedenle duvarın bir mekan ya da dolguya karşı nekropol ve yol terasını koruma duvarı amaçlı olup olmadığı anlaşılmamaktadır. Mezarlık alanlarında mezar işlerine bakanların kullandığı bir yapı beklenebilir ancak; göl tarafında yapı ya da duvara ilişkin fazla kalıntıya rastlanmaması mekan olasılığını zayıflatmaktadır. Hem yol terasını korumak, hem de olası göl suyu yükselmesinin mezar ve yola zarar vermesini önlemek amaçlı bir duvar olabileceğini düşünmek daha uygun görünmektedir. Duvar üzerinde kapı, pencere ya da niş gibi mimari detay görülmemektedir. Duvarın doğu karşısı göl torağının bitekliği nedeniyle yoğun bitki örtüsü ile kaplıdır. Bu nedenle içerilere girilememiş ve araştırma yapılamamıştır. Duvarın kuzeybatısına doğru devam eden bir yol ve yolun teras duvarı izlenmektedir. Kentin güney limanından kuzey yönlerdeki küçük yerleşim ya da çiftliklere yöneldiği anlaşılmaktadır.

Kuzeydoğu Nekropolis’ten Herophilos’un Lahdi
Kuzeydoğu Nekropolis’ten Herophilos’un Lahdi

Aynı gün içerisinde kuzeydoğu nekropolis alanında epigrafik araştırmalara devam edilmiş ve yazıtların arşivlenmesi, kayıtlarının gözden geçirilmesi ve database’imize aktarımları yapılmaya başlanmıştır. Kuzey limandaki mendireğin tam karşısında uzanan sahilin 30-40 m. içerisinde, Herophilos’un lahtinde bulunan ve daha önce Blackman (nr. 9, lev. 73) tarafından yayınlanan mezar yazıtının üç parçası tespit edilmiştir. Yazıtın estampajı alınarak, okuması yapılmış ve ölçüleri alındıktan sonra fotoğraf çekimi yapılmıştır. Yazıtta Herophilos, mezarı kendisi, karısı, oğlu Herophilos, oğlunun karısı Iole, kızları Ammia ve Herophile için yaptırdığını belirmektedir. Yazıtın yer aldığı tabula ansata’nın her iki tarafında birer kalkan kabartması olduğuna dair izler bulunmaktadır, fakat her iki tarafta oldukça parçalanmış ve tahribata uğramıştır.

13 Eylül

Ekoloji ve çevre grubu ekibinden vektörel ve liken çalışma ekibi öğleden önce kent teritoryumunda öğleden sonra ise antik kent içinde bilimsel araştırmalar gerçekleştirmiştir.

Epigrafi ve akropolis çalışma ekibi akropolis, kent ve nekropolis alanlarında çalışmalarına devam etmişlerdir.

15 Eylül

Künk parçaları
Künk parçaları

Bugün itibariyle Phaselis akropolis’ine doğru ilerleyen suyolu tetkik edilmiştir. Geçen sene bulduğumuz suyolunun istikametini ve konumunu belirleyerek topografik haritamıza daha doğru bir şekilde yerleştirmek için boşluklar doldurulmaya çalışılmıştır. Ancak söz konusu suyolu modern teleferik yolu ve yüksek gerilim hattı için temizlenen alan ile Hellenistik akropolis istikametinde modern Kumluca-Antalya otoyolu tarafından tahrip edildiği için veriler oldukça sınırlıdır. Gene de Teleferik Gişesi’nin yaklaşık 100- 150 m kuzey batısında değişik ölçülerde kırılmış künk parçaları bulunmuştur. Burası olası suyolunun hemen üzerinde ve yakın çevresinde yer almaktadır. Suyolunun hemen batısında modern teleferik yolunun birkaç metre batısında teleferik yoluna doğru kenar kalınlıkları 4 cm’ye varan künk parçaları mevcuttur.

Ardından suyolunun kentin Hellenistik akropolis‘ine doğru, batı-doğu istikametinde ilerlediği tespit edilmiştir. Suyolunun üzerinde ve yakın çevresinde değişik ölçülerde kırılmış künk parçaları göze çarpmaktadır.

Suyolu ve künk parçaları
Suyolu ve künk parçaları

Suyolunun hemen batısında modern teleferik yolunun birkaç metre batısında teleferik yoluna doğru kenar kalınlıkları 4 cm’ye varan künk parçaları mevcuttur. Ancak söz konusu suyolu modern teleferik yolu ve yüksek gerilim hattı için temizlenen alan tarafından tahrip edilmiştir. Suyoluna paralel bir şekilde doğu tarafta teraslamalar mevcuttur. Batısındaki teraslar teleferik yolu ve yüksek gerilim hattı tarafından tahrip edilmiştir. Suyolunun doğusundaki teraslarda orman içerisinde kalmış kısımlarda yabani zeytin ağaçları tespit edilmiştir. Suyolu ve bu civardaki künk parçaları bugün itibariyle belirlenmiş, gps koordinatları alınmış, fotoğrafları çekilerek belgelenmiştir. Su an itibariyle topografik haritamıza ve database’imize geçirme işlemi yapılmaktadır.

16 Eylül

Suyolu
Suyolu

Bir gün önce kaldığımız yerden kentin hidrografi ve teritoryal mimari-tarım alanlarının tespiti yönündeki çalışmalarımıza devam edilmiştir. Öğleye kadarki zaman diliminde, daha önce doğu nekropolis’inde tespit ettiğimiz rezervuar alanıyla bağlantılı suyolu güzergahı tespit edilmeye çalışılmıştır. Fakat yerinde yaptığımız incelemeler neticesinde kesin bir saptama yapılamamıştır. Önümüzdeki günlerde bu alanda çalışmalara devam edilecektir. Öğleden sonra ise, Teleferik istasyonun altından Phaselis’in Hellenistik akropolis’ine oradan da aquaductus’a bağlanan suyolu hattı tetkik edilmiştir. Söz konusu hat üzerinde suyolu güzergahı ile künk parçaları yeniden incelenmiş ve birçok yeni buluntu saptanmıştır. Hellenistik akropolis‘e doğru ilerleyen suyolunun yer yer anakaya üzerinden ilerlediği belirlenmiştir. Anakayadaki boşluklar eğimle doğru orantılı olarak örülmüştür. Suyolu üzerinde ve yakın çevresinde künk parçaları ve suyoluyla ilişkili üst kapak ve seramik parçaları mevcuttur. Ancak alan yoğun bitki örtüsü ve iğne yapraklı ağaçlar tarafından kaplandığı için yerin görünürlüğü son derece sınırlıdır. Bu hat modern Kumluca-Antalya otobanına kadar takip edilmiştir ve burada otoban tarafından tahrip edildiği belgelenmiştir.

Künk Parçaları
Künk Parçaları

Ardından yolun karşısına Hellenistik akropolis‘in güney doğusu, aquaductus‘a doğru uzanan alana geçilmiştir. Burada çeşitli künk parçalarına rastlanmıştır. Otoyolun batısında bulduğumuz künk parçalarıyla aynı özelliklere sahiptir. Künklerden bazıları yaklaşık 3 cm cidar kalınlığına sahiptir. Suyolunun Hellenistik akropolis‘e doğru ilerleyen bölümü modern Antalya Kumluca otoyolu tarafından tahrip edilmiştir. Burada ele geçen künk parçaları büyük bir ihtimalle yukarıdan aşağı tepenin eteklerine doğru kaymış olsa gerektir. Diğer bir ihtimal de yukarıdan aşağı doğru inmekte olan suyoluna aittir. Alanda topografyanın eğimine, bitki örtüsüne ve zamana uygun olarak tahribatlar mevcuttur. Bu bakımdan suyolunu takip etmek imkan dahilinde değildir. Sadece künk parçaları mevcuttur. Bu hat Hellenistik akropolis’in güneydoğu etekleri boyunca izlenmeye devam edildikçe yer yer 10 taneden fazla irili ufaklı künk parçalarına rastlanmıştır. Seramik hamurları ve kalınlıkları birbirlerinden farklıdır. Bunlar ya değişik zamanlarda yapılmış, birden fazla suyolu güzergahına aittir ya da suyolu tamir görmüştür. Bazılarının künk çeperleri ve çapları büyükken bazıları daha ufak çapa sahiptir.

Son olarak Hellenistik akropolis‘in hemen eteklerinde anakente doğru ilerleyen su yoluna ait birçok künk parçası ele geçmiştir. Değişik ebatlardaki künk parçalarının yanı sıra suyoluyla ilişkili üst kapak ve seramik parçaları da bulunmuştur. Bu noktadan itibaren kentteki aquaductus‘a doğru belirli bir eğimle ilerliyor görülmektedir.

17 Eylül

Hellenistik <em>akropolis</em>'in kuzeybatısında tespit edilen sarnıç
Hellenistik akropolis'in kuzeybatısında tespit edilen sarnıç

Hellenistik akropolis’in kuzeybatısında modern Antalya-Kumluca otoyoluna yaklaşık 70 m mesafede armut/şişe dipli, yuvarlak ağızlı bir sarnıç tespit edilmiştir. Sarnıcın ağız çapı 84 cm derinliği 4.43 cm’dir. Sarnıcın içi pembemsi bir harçla kaplanmış olup harç çok iyi durumda korunmuştur. Sarnıcın yaklaşık 1 m içinde batı istikametinde kanalı andırır bir delik tespit edilmiştir. Sarnıcın iç tarafının kuzeybatısı düzensiz olduğundan ana kaya olabilir. Sarnıcın ağzının 1.20 cm doğusunda 1 m x 84 cm ölçülerinde ve 13 cm genişliğinde dikdörtgen bir kapak taşı tespit edilmiştir. Sarnıç Hellenistik akropolis‘in üzerindeki sur ve yapılarla ilişkilidir. Büyük bir ihtimalle yağmur sularıyla beslenmektedir. Daha detaylı çalışmalara ve verilere ancak kazı sonrası ulaşılabilir.

Ardından kentin hidrografi sisteminin aydınlatılmasına yönelik çalışmalara yoğunlaşılmıştır. Hellenistik akropolis‘in kuzeydoğusu, otoyola yak. 80 – 50 metreler arasında iki tane farklı künk tipine rastlanmıştır. Muhtemelen söz konusu suyolu üzerinden/kenarından 2 ya da 3 sıra birbirine paralel künk yer almaktadır. Söz konusu künklerin çapları ve malzemeleri (seramik hamurları) birbirlerinden farklıdır. Hellenisitik akropolis‘in kuzeydoğusundan kentin aquaductus‘u istikametinde ilerlemektedir. Bu alandaki eğim modern yol tarafından tahrip edilmiş kısım sayılmazsa yolun kuzeyine kadar takip ettiğimiz suyoluyla doğru orantılı ve çok az bir eğimle ilerlemektedir. Bu alanda daha önce de tespit ettiğimiz künklerin içinden geçtiği suyolu güzergahı ve servis yolu yoğun bitki örtüsü ve kızıl çam ağaçlarının iğne yaprakları dolayısıyla belirlenememiştir. Ayrıca bu yolun diğer yakasında da görüldüğü üzere suyolunun hemen doğusundan kışları akan kuru dere yatağı yer almaktadır. Ayrıca bu alanda tespit edilen künk parçalarının yanı sıra Hellenistik akropolis‘e ait sur duvarının, kulenin ve kent kapısının yakınlarında bazen birbirlerine geçiş yerleri ve bağlantıları üzerinde olan künk parçaları tespit edilmiştir. Bu künklerin kente su getiren su sistemiyle alakalı olduğu açıktır. Kente doğru ilerleyen su hattının en az bir tanesi Hellenistik akropolis‘e yönlendirilmiş gözükmektedir. Ancak kazı yapmadan bağlantılar ve su dağıtım sistemi hakkında kesin birşey söylemek mümkün değildir.

18 Eylül

Künk parçaları
Künk parçaları

Bugün itibariyle kentin Hellenistik akropolis’inin eteklerindeki düzlüğe kadar takip ettiğimiz suyolu güzergahının aquaductus’a nasıl bağlandığını aydınlatmak üzere çalışılmıştır. Bu noktada aquaductus duvarından Hellenistik akropolis’e doğru yüklesen tepe incelenmiştir. Bu şekilde kentin Hellenistik akropolis’inden kente doğru ilerleyen en az 2 ya da daha fazla tipolojiye sahip, dönemleri, çapları ve seramik hamurları farklı künk kırıkları tespit edilmiştir. Bu künk parçalarının lokalizasyonları alınmış, tanımları yapılmış, fotoğrafları çekilmiş, kalınlıkları ölçülmüş ve gps koordinatlarıyla birlikte topografik haritamıza eklenmek üzere belgelenmişlerdir. Söz konusu veriler ayrıca database’imize eklemlenmiştir. Künk parçalarının belirli aralıklarla ancak aynı hat üzerinde kentin Hellenistik akropolis’inden aquaductus duvarına doğru ilerledikleri tespit edilmiştir. Kalın çeperli (yak. 5 cm kalınlığa sahip) künk parçalarının yanı sıra içerisinde kalker tabakası bulunan parçalar (yak. 2.7 cm) da ele geçmiştir. Bazı künk parçaların birbirlerine geçiş yerleri (dişili-erkekli bağlantı yerleri) tespit edilmiştir.

Bu arada Hellenistik akropolis‘in güney eteğindeki düzlükte ve giriş kapısının doğusunda batıya doğru yaklaşık 20 m boyunca ilerleyen bir duvar tespit edilmiştir. Suyolu olma ihtimali yüksektir. Söz konusu duvar daha sonradan 90 derecelik bir açıyla dönerek kentin aquaductus‘u istikametinde 10 m kadar ilerlemektedir. Büyük kesme taş bloklardan inşa edilmiştir. İşçilik son derece temizdir. Bu hattın aşağısında da künk parçaları tespit edilmiştir. Ancak yoğun bitki örtüsü ve iğne yapraklı çam örtüsü toprakta görülebilirliği engellediğinden tam doğrultuyu tespit etmek şu an için mümkün görülmemektedir. Ayrıca bu noktadan aşağıya doğru eğim de giderek artmaktadır. Yer yer tepenin her iki tarafından aşağıya yuvarlanmış taşlar görülmektedir. Bu bakımdan su kemerlerine doğru ilerleyen hatların tespiti ancak kazı sonrası kesinlik kazanacak görülmektedir.

Karstik mağara içindeki mezar kalıntısı
Karstik mağara içindeki mezar kalıntısı

Kentin Hellenistik akropolis‘in güney eteğindeki yaptığımız araştırmalar sırasında ayrıca buradaki karstik mağara içerisinde geç antikçağa tarihlendirilebilecek kiremitli üst kapağa ait parçalar bulunan bir mezara tespit edilmiştir. Mezar antikçağda yağmalanmış gözükmektedir. Daha kesin bilgiler verebilmek için alanda kazı çalışması yapılmalıdır.

Bu arada kentin temiz su ihtiyacının bir kısmını Hellenistik akropolis’in eteğinden sağlamış olduğu görünmektedir. Zira kentin kuzey yerleşiminin bulunduğu kayalığın altında kaynak mağarası olabilecek bir alan vardır. Buradan alçakta bulunan kıyıdaki kentin ihtiyacı aquaductus ile getirilen temiz su ile karşılanmış olabilir. Kaya tapınağı içindeki büyük, fakat çok zarar görmüş pişmiş toprak su künkleri, bu alanda ortaya çıkan kaynak sularının, suyu bu künkler aracılığıyla aquaductus’a iletilmesi için toparlanmaya çalışıldığına işaret eder.

Kentin hidrografları bu kaynaktan temin ettikleri suyu kuzey yerleşim ve tetragonal agora’nın batısındaki tepelik arasındaki çukur alanı yüksek bir kemerlerle geçirmiş olabilir. Bu sayede taze su kentin en yüksek alanına taşınabilmiştir. Su salt 13 metre yüksekliğe kadar muhtemelen açık bir su kanalı, muhtemelen da üstü kapalı pişmiş toprak künklerle kaynaktan alınırdı. Bu alt yapısız bayırı aşamazdı. 13 metrelik bayırdan itibaren su aynı ölçüdeki yüksek suyolu üzerinden kente doğru devam ederdi. 450 metreden fazla uzunluğa sahip suyolu için de yeteri kadar bayır vardır.

Su künkü
Su künkü

Aynı gün içerisinde, kuzeydoğu nekropolis‘inin yolu kenarı, aquaductus duvarının doğusunda kente doğru ilerleyen yolun hemen kenarında, daha önceden destek duvarı olduğunu zannettiğimiz hat üzerinde tam çeperini veren bir künk parçası ele geçmiştir. Künk bu noktadan doğusundaki geç antikçağa ait yapılara ve batısındaki aquaductus istikametinde konuşlandırılmıştır. Alanda birçok seramik parçası mevcuttur. Şimdiye kadar tespit ettiğimiz güzergahlar harici bir suyoludur. Ya hemen doğusundaki yapılara aquaductus‘tan su taşımak üzere inşa edilmiştir ya da doğu-batı istikametinden kente su getiren diğer bir suyolu güzergahına aittir. Konu aydınlatmak üzere önümüzdeki günlerde daha detaylı bir şekilde ele alınacaktır.

19 Eylül

Kaçak Kazı Çukuru
Kaçak Kazı Çukuru

Bugün itibariyle, doğu nekropolis içinde kente ilerleyen suyoluna dair tetkiklerimize devam edilmiştir. Bu sırada defineciler tarafından açılmış kaçak kazı çukuru tespit edilmiştir. Burası kuzeydoğu nekropolis’inden geçen ve Kemer istikametinde devam eden antik güzergahın yaklaşık 50 m kuzeyine düşmekte olup Hellenistik akropolis’in kuzeydoğu istikametindedir. 252 cm derinliğinde, 230 cm uzunluğunda ve 105 cm genişliğinde açılmış bir kazı çukurudur. Çukurun batı tarafında 94 cm derinlikte kemik parçaları seksiyonda görülmektedir. Çukurun etrafında ise, kaba seramik parçaları yer almaktadır. Kentin çitleri Antalya-Kumluca otoyolu istikametinde birçok noktadan delinmiş olduğu için antik kente bu alandan giriş son derece kontrolsüz bir şekilde devam etmektedir. Gerekli önlemler alınmadığı takdirde kentte bu durum artarak devam edecektir.

Seramik ve künk parçaları
Seramik ve künk parçaları

Bu noktadan itibaren, kentin su yoluna ait araştırmalarımıza yoğunlaşılmıştır. İlk olarak, kenti kuzeydoğu nekropolis‘indeki kuzey liman mendireğinin yak. 70 m kuzeydoğusunda, denize yak. 30 m mesafede künk parçaları ele geçmiştir. Hemen yanından kuzey-güney oryantasyonlu güzergahın istinat duvarı yer almaktadır. Suyolu söz konusu istinat duvarının üzerinden ilerleyebilir. Zira Kuzey limandaki aquaductus duvarıyla aynı doğrultudadır. Bu alanda ilk bakışta 4-5 tane künk parçası ele geçmiştir. Kalınlıkları yak. 3 cm’dir. Bazılarında dişili erkekli geçiş yerleri görülebilmektedir. Ayrıca alanda çatı kiremitleri ve seramik parçalarına rastlamak mümkündür. Ardından kuzeydoğu nekropolis‘iyle İnceburun arasındaki koyun üstü, mendireğin kuzeydoğusundan Alacasu’ya doğru ilerlerken daha önce belirlediğimiz su rezervuarının güney batısında, kuzey limanı istikametinde ilerleyen teras/suyolu? üzerinde künk parçası bulunmuştur. Devetüyü renginde seramik hamuru kullanılmıştır. Kilin içine ayrıca ince granürlü kırmızı kiremit parçaları bulunmaktadır. 3 cm kalınlığında olup çeperi geniştir, ana hatta ait bir künke ait olabilir. Ancak yakın çevresinde başka parça bulunamamıştır. Bir ihtimal tepenin arkasında kalan su rezarvuarıyla bağlantılı olabilir.

20 Eylül

Akropolis üzerinde yer alan küçük bir hamam yapısı?
Akropolis üzerinde yer alan küçük bir hamam yapısı?
Akropolis üzerinde yer alan küçük bir hamam yapısı kaçak kazı
Akropolis üzerinde yer alan küçük bir hamam yapısı kaçak kazı

Tiyatronun doğu – kuzeydoğu istikametinde araştırmalar devam ettirildi. Akropolis’in kuzeydoğu bölümünde çatı kemerine kadar korunmuş iki odalı bir yapı tespit edilmiştir. Söz konusu yapıda kaçak kazıcıların açtıkları kazı çukurunda ısıtma sistemine (=hypocaust) rastlanmıştır. Bu sebeple yapının küçük bir hamam olduğu düşünülmüş ve yapının krokisi çıkartılmıştır. Yapının girişi doğudandır ve batı odasında biri büyük, diğeri küçük iki niş bulunmaktadır. Yapının üst duvarlarında ısıtma borularının in-situ olarak korunduğu görülmektedir. Tüm duvarları sıva ile kaplanmış yapının batı odasının batısında yer alan pencerenin sağında ve solunda kırmızı boyalı fresko kalıntıları tespit edilmiştir. Söz konusu yapıda önümüzdeki yıl daha ayrıntılı çalışılıp planının çıkarılmasına karar verilmiştir.

Akropolis üzerinde yer alan küçük bir hamam fresko
Akropolis üzerinde yer alan küçük bir hamam fresko

Akropolis üzerinde kamusal bir yapı
Akropolis üzerinde kamusal bir yapı

Kuzeye doğru devam ettirilen çalışmalarda, oldukça büyük boyutlarda ve en az üç mekandan oluşan büyük bir yapı kompleksi tespit edilmiştir. Söz konusu yapının ilk bölümünden ikinci kısmına geçiş 3 büyük kapı ile sağlanmaktadır. Kapıların üçü de ayaktadır ve orta kapının üst lentosunda kapı montesine ilişkin mimari yapı kalıntıları ile güney lentosunda fresko kalıntıları gözlenmektedir. Yapının doğu kısmı maalesef deniz kısmındaki dik bayır kısmında çökme olduğu için sonlandırılamamaktadır.

Bu alanda yüzeydeki ince toprak tabakasının hemen altında mozaik kaplamaları görülebilmektedir. Alandaki yoğun bitki örtüsü dolayısıyla yer yer açığa çıkmış olan mozaik kaplamanın tüm alan boyunca uzandığı tespit edilebilmektedir. Yine aynı alanda mimari süslemelere sahip yapı kalıntıları görülmektedir. Söz konusu gözlemler dolayısıyla buradaki yapıda kamusal bir alan beklenmelidir. Bu alanda yürütülecek çalışmaların da (plan çizimi) önümüzdeki çalışma sezonunda tamamlanmasına karar verilmiştir.

Akropolis üzerindeki kamusal bir yapının ikinci bölüme geçişi sağlayan orta kapı.
Akropolis üzerindeki kamusal bir yapının ikinci bölüme geçişi sağlayan orta kapı.

Bezekli mimari parçalar.
Bezekli mimari parçalar.

Mozaik kaplama.
Mozaik kaplama.
Sarnıç
Sarnıç

Akropolis’te sürdürülen bugünkü çalışmalar sırasında çeşitli boyutlarda ve formlarda 14 adet sarnıç tespit edilmiştir. Akropolis üzerinde geç dönemlere kadar devam eden yerleşimin su ihtiyacı her dönemde bu alanda yer alan söz konusu sarnıçlardan sağlanmıştır. Dolayısıyla akropolis üzerindeki sarnıçların önemi büyüktür. Önümüzdeki sezon çalışmalarında söz konusu sarnıçlar ve akropolis üzerindeki su temini üzerine yoğunlaşma kararına varılmıştır.

22 Eylül

Çiftlik kompleksi
Çiftlik kompleksi

Bugün itibariyle Antalya-Kumluca otoyolundan Phaselis Örenyeri tabelalarının bulunduğu alanın karşısı araştırılmıştır. Daha önceki senelerde otobanın Phaselis istikameti tarafındaki alanda yol güzergahları, çiftlikler ve işlikli yapı kompleksleri ile mansio olması muhtemel alanlar tespit edilmişti. Bu bakımdan bugün otoyolun karşı tarafındaki kısımlar tetkik edilmiştir. Bu alanda bugün itibariyle yeni bir çiftlik kompleksi olarak tanımlanabilecek yapı öbeğiyle buna bağlı birçok tarım terası tespit edilmiştir. Çiftlik komplekslerinden ilki Phaselis girişindeki tepenin güneybatısında, otobanın hemen altındaki, benzin istasyonun hemen karşısında yer alan çiftlik kompleksinin karşı tarafında (kuzeybatısında) yer alır. Şekilsiz, lokal bazalt taşlarından, kuru duvar tekniğiyle inşa edilmiştir. Yapının içinde ve yakın çevresinde seramik ve kiremit parçaları yer almaktadır. Yapı zaman ve doğal koşullar nedeniyle tahribata uğramıştır. Planını çıkarmak şu an için yoğun bitki örtüsü, iğne yapraklı ağaçlar ve yıkıntı nedeniyle imkan dahilinde değildir. Yapının hemen doğusundaki tepeye doğru dereye paralel olarak teraslamalar bulunmaktadır.

23 Eylül

Çiftlik evi
Çiftlik evi

Bugün itibariyle 22 Eylül’de tespit ettiğimiz alanların etrafı konsantrik daireler şeklinde genişletilerek araştırılmaya devam edilmiştir. Bu alanda iki tane yeni çiftlik kompleksi, bir oval yapı ile bunlarla ilintili birçok tarım terası tespit edilmiştir. Çiftlik komplekslerinden ilki otoyolun hemen kenarındaki tepeden başlayıp kuzeybatıya doğru ilerleyen tepenin üzerinde konuşlandırılmıştır. Otoyola yak. 70 m mesafededir. Yapı 587×601 cm ölçülerinde olup, temeli kesme kireçtaşı bloklarından inşa edilmiştir. Blokların ölçüleri yer yer 85x48x35 cm genişliktedir. Yapı Phaselis’in dışındaki mansio’ya doğru ilerlemektedir. Aralarındaki mesafe yak. 500 m’dir. Söz konusu çiftlik komplekisinden Antalya-Kumluca otoyoluna doğru yapı izleri tespit edilmiştir. Ancak kazı olmaksızın herhangi bir plan çalışması yapmak mümkün değildir. Çiftlik yapısının hemen kuzey doğusunda biri oval olmak üzere yapı kalıntıları yer almaktadır. Ayrıca topografya uyarınca birbirine paralel uzanan teraslar çiftliğin doğu ve batısından otoyolu doksan derece açıyla keserek birbirlerine paralel uzanmaktadır.

Oval yapı?
Oval yapı?

İkinci çiftlik evinin planını çıkartmak iğne yapraklı bitki örtüsü ve yapının yıkılmış olmasından dolayı mümkün görülmemektedir. Bu yapının 30-40 m kuzeydoğusu-batısı boyunca 2-3 sıra tahkimli duvar yer almakta olup yerel andezit taşlarından kuru duvar tekniğiyle inşa edilmiştir. Tepenin çevresi bu teknikle inşa edilmiş teraslarla çevrilidir. Bu iki çiftlik evinin ortasında yerel, şekilsiz andezit taşlarından kuru duvar tekniğiyle örülmüş, yerden yak. 75 cm yüksekliğe kadar erişmekte olan oval şekilli bir yapı tespit edilmiştir.

Yapı Antalya-Kumluca otoyoluna bakmaktadır. Yapının bulunduğu alan ve çevresi düzleştirilerek teraslandırılmıştır. Yapı kendisine yak. 50 m mesafedeki kireçtaşından yapılma çiftliğe ve aynı doğrultudaki Mansio‘ya bakmaktadır.

Tiyatronun hava fotoğrafı
Tiyatronun hava fotoğrafı
Tiyatronun AutoCAD çizimi
Tiyatronun AutoCAD çizimi

Böylelikle Phaselis’in hemen çıkışından itibaren gerek nekropolis alanlarının gerekse yerleşim organizasyonunun kesintisiz olarak Olympos (Tahtalı) Dağı istikametinde yayıldığı belgelenmiştir.

24-25 Eylül

23-24 Eylül günlerinde elde edilen verilerin daha detaylı değerlendirilmesi, web sitesinin güncellenmesi ve elde edilen bilgilerin sistemleştirilerek database’e aktarılması amacıyla Araştırma İstasyonu’nda ofis çalışması yapılmıştır.

Ayrıca Kültür ve turizm bakanlığı üstesinde gerçekleşen Phaselis antik tiyatrosu röleve, restitüsyon ve restorasyon ihalesini kazanan firma ve Antalya, Röleve Anıtlar Bölge müdürlüğü uzmanları tarafından yararlanılmak ve konuya ilişkin bakanlığımızı bilgilendirmek amacıyla, ekibimizin mimari grubu tarafından “Phaselis ören yerinde bulunan antik tiyatro binası ve çevresinin acil statik önlemler projesi, röleve revizyonu, restitüsyon ve restorasyon projelerinin yapılması işine ait metodoloji raporu” hazırlanmıştır.

Raporun bir kopyası da Phaselis dosyamızla birlikte bakanlığınıza gönderilecektir.

26 Eylül

Phaselis ören yerinde bulunan antik tiyatro binası ve çevresinin acil statik önlemler projesi, röleve revizyonu, restitüsyon ve restorasyon projelerinin yapılması işine ait metodoloji raporu çerçevesinde yerinde tetkik etmek ve konsültasyon yapmak üzere Antalya, Röleve Anıtlar Bölge Müdürlüğü’nden gelen iki uzman ile Phaselis antik tiyatrosu röleve, restitüsyon ve restorasyon ihalesini kazanan firmadan dört kişilik ekiple tiyatroya gidilmiştir. Röleve ekibi ve firma yetkilileriyle durum yerinde değerlendirilmiş yapılması gerekenler ve acil önlemler görüşülmüştür.

Hellenistik Sikke - Ön yüz
Hellenistik Sikke - Ön yüz
Hellenistik Sikke - Arka yüz
Hellenistik Sikke - Arka yüz

Aynı gün içerisinde kent ve akropolis araştırmaları çerçevesinde Hellenistik Dönem’e tarihlenecek bir sikke bulunmuştur. Sikke mekanik olarak temizlenmeden üzerinde değerlendirme yapmak mümkün görülmemektedir. Bu bakımdan sikkenin fotoğrafları çekilmiş, genel tanımı yapılmış ve temizlenmeden envanterlenerek Antalya Müze Müdürlüğü’ne teslim edilecektir.

27 Eylül

Herakles’in sopasına ait parça
Herakles’in sopasına ait parça

Geçen sene itibariyle bulup, envanterleyip Antalya Müzesi’ne teslim ettiğimiz kentteki yaklaşık 240 cm yükseklikte olabilecek Farnese Heraklesi’ne (Yorgun Herakles’e) ait sopanın diğer parçası ele geçmiştir. Beyazımtırak bej renkli, ince gözenekli kireçtaşından yapılmıştır. Herakles’in dayanarak dinlendiği sopa, iki parça halinde kırık parçanın üçüncüsüdür. Sopaya ait fragmanın üzerindeki ucu, küre biçiminde olup, yukarıya doğru incelerek yükselmektedir. Bu parça üzerinde diğerlerinde görüldüğü üzere yan yana kabartma olarak yapılmış damla formlu budaklar bulunmaktadır. Sopanın üst ya da alt kısmına ait bir fragman olabilir.

  • Proje Hakkında
    • Araştırma Hakkında
    • Araştırma Planı
    • Amaç ve Hedefler
    • Araştırmanın Ana Hatları
    • Araştırma Ekibi
  • Phaselis
    • Araştırma Birikimi
    • Tarihsel Gelişim
    • Kentin Konumu
    • Kent Yapıları
    • Bibliyografya
  • Araştırmalar
    • Teritoryal Araştırmalar
    • Kent ve Akropolis Araştırmaları
    • Epigrafik Araştırmalar
    • Ekolojik Araştırmalar
    • Liman ve Sualtı Araştırmaları
    • Flora – Fauna Araştırmaları

Araştırma Fotoğrafları

Haberler

  • Carved In Stone: Phaselis RTI Workshop
    Carved In Stone: Phaselis RTI Workshop
  • The 19th SOMA – Symposium on Mediterranean Archaeology
    The 19th SOMA – Symposium on Mediterranean Archaeology
  • Akdeniz Gemileri Phaselis’e Yelken Açtı
    Akdeniz Gemileri Phaselis’e Yelken Açtı
  • Phaselis’te Yetişen Bir Bitki: “Lathyrus phaselitanus”
    Phaselis’te Yetişen Bir Bitki: “Lathyrus phaselitanus”
  • Antik Kokunun İzinde
    Antik Kokunun İzinde

Proje Hakkında

  • Araştırma Hakkında
  • Araştırma Planı
  • Amaç ve Hedefler
  • Araştırmanın Ana Hatları
  • Araştırma Ekibi

Phaselis

  • Araştırma Birikimi
  • Tarihsel Gelişim
  • Kentin Konumu
  • Kent Yapıları
  • Antik Kaynaklar
  • Epigrafik Belgeler
  • Bibliyografya

Araştırmalar

  • Teritoryal Araştırmalar
  • Kent ve Akropolis Araştırmaları
  • Epigrafik Araştırmalar
  • Ekolojik Araştırmalar
  • Liman ve Sualtı Araştırmaları
  • Flora – Fauna Araştırmaları

Site içi arama…

Destekleyenler

Flag Counter
Creative Commons License
www.phaselis.org by Phaselis Project is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International License.
  • trTR