2014 Yılı Liman Araştırmaları
Phaselis Antik Limanları ve Çevresi – Üç Adalar Sualtı Araştırması Gözlem Raporu
Araştırma Yöntemi: Yüzeyden a, b, c (maske, şınorkel, palet) malzemeyle gözlemleme ve aletli dalış. (Scuba)
6 Eylül
Kuzey Limanı açığında mevcut olan Mendirek-Kara bağlantısının incelenmesi. Sabah saatlerinde yüzeyden a, b, c malzemeyle yapılan ilk araştırmada da Kuzey Limanını dalgalardan koruyan, doğal sığ kayalık üzerine inşa edilen mendirek kalıntıları incelendi. Mendirek boyunca yerleştirilen 1,5 metre derilikte mendirek taşlarına ait taban dolgu taşları görüldü. Açığa bakan uç kısımda yoğun kayalık doğal yapının daha derine yaklaşık 5-8 metreye indiği görüldü. Herhangi bir seramik malzemeye rastlanmadı.
Öğleden sonra Güney limanında mevcut olan mendirek dolgusu ve uzantısı yüzeyden a,b,c malzemeyle incelendi. Blok olarak yerleştirilmiş birkaç şekilli taş yaklaşık 1.60 metre derinlikte görüldü. Bu mevkide açığa doğru yığıntı taşların derinleşerek aşağıya indiği görüldü.
8 Eylül
Kuzey Limanı açığında mevcut olan Mendirek-Kara bağlantısında tespit edilen noktaların tekrar incelenmesi ve fotoğraflanması.
Sabah çalışmasında araştırmaya dahil olan Dr. Erdoğan Arslan ile birlikte tekrar Kuzey Limanı girişinde açıkta olan Mendirek yapısına gidildi ve önceden tespit edilen sıra dizili dolgu taşları ve yerleşik bir düzen veren dolguların fotoğraf çekimi yapıldı.
Öğleden sonra Merkezi limandan başlanarak Güney Limanına kadar yüzeyden kıyı taraması yapılmasına karar verildi. Seramik malzemeye sadece Merkezi limanın çıkışından yoğun olmayan dağınık halde rastlanıldı. Açıktaki kayalık burun geçildikten sonra seramik malzeme hiç görülmedi ve burada kayalık zemin daha yayılmış halde büyük düzlemler oluşturmakta. Rüzgârın fazla olması sonucu oluşan dalgalar daha fazla ilerlemeyi engellediğinden, buradaki kıyı araştırması yarı yoldan geriye dönülerek merkezi limanda sonlandırıldı.
9 Eylül
Sabah erken saatlerde Kuzey limanın iç tarafı yüzeyden araştırıldı, küçük form vermeyen birkaç seramik malzeme, kıyıda plaja yakın tamamen su içinde bir lahit, mimari parçalara ait şekillendirilmiş taş bloklar yarıya kadar gömülü olarak tespit edildi ve fotoğraflandı. Gemilerin bekleme yeri olarak düşünülen Kuzey dalgalarına korunaklı bu liman içinde herhangi bir çapa izine rastlanmadı. Gemi ve tekneler bu liman içinde bekliyorlarsa nerede demirleme yapıyorlardı? Resim 5.
Kuzey limanı güneyinde kalan, Merkezi liman mendirek tarafının Kuzeyinde olan kısımda, Yukarıdan çekilen fotoğraflarda ve kıyıdan bakıldığında, sualtında oldukça sığda düzlem oluşturabilecek doğal taş döküntüsü – kayalık alan görünüyor. Burası Tektonik çöküntüyle sualtına tamamen gömüldüğü düşünülürse, Limanın kullanıldığı zamanlarda burası günlük veya kısa süreli daha küçük teknelerin hatta balıkçı teknelerinin kıyıya çekildiği, bakım tamir işlerinin yapıldığı ve küçük oranda yükleme boşaltmanın yapıldığı muhtemel rezerve edilmiş bir alan, küçük çekek yeri olabilir.
Öğleden sonraki araştırmada Güney limanı mendirek döküntüsünden başlanarak, Merkezi liman içinde bitirildi, Akrapol’un denize bakan tarafında da önce dağınık, döküntü taşlar ve düzgün zemin oluşturan kayalık zemin var. Bu kesimi denizden tamamen dönüp yüzey taramasını tamamlandı. Seramik ve çapa buluntusu veya diğer herhangi bir buluntuya rastlanmadı
10 Eylül
Kuzey limanı mendireği arkasında olan doğal taşlık alandan Kuzeye doğru olan bölgede, Nekropol alanını olduğu kıyı tarafına 4-7 m sınırına bakıldı sadece birkaç parça seramik parçası bulundu, daha derinlerde muhtemel buluntular olabilir. Nekropol kıyı hattında Kuzeye yönünde gittiğimiz, kıyı mağaralarının olduğu kayalık bölgede İnce burun civarında araştırmayı bitirildi. Resim 8. Öğleden sonra, Güney Limanı mendirek dolgu döküntüsünde tüplü dalış fotoğrafları çekildi.
11 Eylül
Bugünkü çalışmada Güney limanı tam karşısında kalan yüksek kayalık bölgenin kıyı hattını incelemek için, Güney limana gelindi ve liman devamında olan kumluk plaj boyunca karadan yürüyerek, Sun Dance tatil kampının önündeki plaj kıyısından,güney yününe doğru araştırmaya başlandı. Bu bölgede kayalık alan denize dik olarak inmekte ve bazı yerlerde zeminde düz bir yığın oluşturan doğal kayalık olarak görünmekte ve döküntü taş, plaka, iri kayalardan oluşuyor. Kumluk alanda aralıklı olarak taş dolgu döküntüsü görülüyor, muhtemel dik kayalık tepelerden buralara zamanla düşen taşların oluşturduğu yığınlar olabilir. Araştırma derinliği diğer kıyılarda olduğu gibi yüzeyden gözle görülebilecek derinliklerde yapıldı, burada taşlık çok sığ, derinlik 1,5 – 2,5 metre arası değişiyor ve 5 – 6 metreye kadar uygun görüş var ama çok net değil. Burada her hangi bir buluntuya rastlanmadı. Güney yönündeki burundan denize uzanan taşlık ve kayalık küçük ada parçasının olduğu yerde, Kuzey taraf derinleşmekte. Burada Dr. Erdoğan Arslan’ın söylediğine göre 30 metrede demir çapa(lar) bulunmakta. Bu küçük taşlık ada ve karadaki kayalık burun ile arasında ki sığ kara bağlantısında herhangi bir buluntuya rastlanmadı. Öğleden sonra herhangi bir araştırmaya gidilmedi. Resim 9.
12 Eylül
Bu günkü araştırma, Çam yuva tarafındaki Alacasu denilen çakıl kumluk plaj tarafından başlayarak, Kuzey limanına uzanan kıyı ve devamında Nekropol alanına doğru kıyıdan devam ederek Kuzey limana kadar olan kıyının araştırması planlandı. Alaca su plajı iki kayalık arasında olan bir koy, kıyısı genellikle çakıl taşından oluşmakta.
Alacasu koyu çıkışına yakın sağda küçük Cennet koy da, sadece Dibek görünüşlü yaklaşık 70 x 70 cm abatlarında şekillendirilmiş taş parça 5 metre derinlikte tespit edildi. Bu koy ortasına denk gelen alanda kayalık topuk gibi doğal oluşumlar görülüyor, çevresinde inceleme sonucu herhangi bir seramik buluntuya rastlanılmadı. Suyun burada çok bulanık, tortulu olduğu görüldü, Alacasu koyunun bitimindeki kayalık burun dönülerek Nekropol alanı kıyısına İnce burun denilen kayalığı geçilerek devam edildi. Bu alanda kayalık yer yer plaka şeklinde doğal oluşum göstermekte ve yer yer öbek kayalıklar ve irili ufaklı parçalardan oluşmakta. İnce burun geçildikten sonraki kıyı araştırması devamında Kuzey limanda bitirildi. Bu uzun kıyı taramasında Cennet koyunda rastlanan muhtemel Dibek taşı buluntusundan başka herhangi bir buluntuya rastlanılmadı. Resim 10.
13 Eylül
Tüplerin doldurulması için Blue World Dalış merkezine gidildi. Merkez sahibi Hasan Bey, özellikle Üç adalar civarında ve bölgedeki diğer yerlerde, balık ve sualtı canlılarının ölümlerinde artış olduğundan söz etti. Üç adalarda ölü Müren ve diğer balıklardan çok sık gördüklerini ve denizde her yıl aşırı bir kirlenme olduğunu belirtti. Bu konuda basın veya ilgili yerlere bilgi verilmesi ve gerekli önlemlerin alınmasını talep etti.
14 Eylül
Sabah 06 civarı Üç Adalar dalışı için Phaselus teknesiyle yola çıkıldı. Üç Adalara saat 07:00 civarında varıldı, adalar girinti çıkıntılı denizin ortasında en yakın kıyıdan yaklaşık 3 km, Phaselis Güney limandan yaklaşık 7 km uzaklıkta, taşlık doğal bir adalar grubu. Dalış merkezlerinin bu bölgede en sık geldikleri dalış yeri olarak bilinmekte. İkinci ada kıyısında olan dalış şamandıralarından birine bağlanan teknenin durduğu yerden, saat 07.39 da suya girildi. Buradan dalındığında 23 metrede kayalık bitip, kum zeminin meyilli olarak derinleştiği görüldü. Biraz ilerledikten sonra, demir (T formlu 4-9. yüz yıl, Y formlu 10-11. yüzyıl ) tipli kırık çapalar ait parçalar görüldü, ancak kayalara iyice kaynamış ve korozyon oluşumundan taşlaşmış halde oldukları ve doğal kaya oluşumuna karıştıkları anlaşıldı. Birinci ada ile ikinci ada arasındaki sualtı kayalık bağlantıyı sualtından inceleyerek ilerlendi ve herhangi bir buluntuya rastlanmadı. Birinci adanın, Kuzey tarafındaolan küçük doğal taşlık, liman gibi koy oluşumu içinde 8 – 9 metreler arasından dağınık halde yoğun olmayan form veren seramik buluntulara rastlanıldı. Saat 08.33 dalış sonlandırıldı. Birinci ada Güney ve Kuzey tarafında 36 dakikalık yüzeyden inceleme yapılıp muhtemel buluntu arandı. Birinci ada Kuzey tarafına yakın kıyıda, 7-8 metre derinde muhtemel tabak (çanak) olabilecek buluntu kayalar arasına sıkışmış olarak görüldü. Toplam dalış süremiz 54 dakika, 3 metrede 3 dakika emniyet dekosu yapıldı. Taş çapa, metal çapa ve diğer seramik buluntular için adaların araştırılmayan kıyı ve derin kısımlarında gelecek bir zamanda araştırılması gerekir. Resim 11.
Sonuç ve Önerileri
Phaselis Antik Limanları ve Çevresi ile Üç adalar çevresi deniz ticaret rotaları içinde olan kıyı şeridi ve yoğun deniz taşımacılığının yapıldığı bölge içindedir. Yapılan araştırma, gerek ekip yetersizliği ve gerekse malzeme yetersizliğinden kısıtlı olmaktadır. Oluşturulacak bir sualtı ekibiyle ve gerekli donanım dalış malzemesiyle bölgede daha planlı ve daha kapsamlı araştırılma yapılmasında verimli olacaktır. Sonar veya benzeri cihazlarla da araştırma yapılması, derin sularda olabilecek muhtemel batıkları ve buluntuların tespitinde faydalı olacaktır.
Merkezde Lisans, Yüksek Lisans ve Doktora öğrencilerinden oluşturulacak ekiplerin, hem sualtı dalış tecrübesi ve hem de Sualtı arkeolojik detaylar konusunda eğitilerek teorik ve uygulamalı kurs, eğitim modüllerinin verilmesi açısından Phaselis’teki merkez çok uygun ve idealdir. Başlı başına güzel bir ayrı projeyle gelecekte burada farklı okullardan gelen öğrencilerin Sualtı ve Deniz Arkeolojisinde bilgili tecrübeli, nitelikli araştırmacıların eğitilmesi planlanabilir.
Araştırmacılar
Korhan BİRCAN – Murat BİRCAN
DEGETAR
Deniz-Gemi-Tekne Arkeolojisi
İnteraktif Eğitim- Deneysel Gemi Arkeolojisi
2014 Phaselis Kent Limanları ve Sualtı Araştırmaları Raporu
Phaselis Kenti Yüzey Araştırmaları kapsamında ilk olarak 2013 yılında başlatılan ve Kent Limanları Yüzey ve Kıyı Alanları Sualtı Araştırma çalışmaları 2014 yılında da sürdürülmüştür. Bilindiği üzere kente ait üç liman alanı bulunmaktadır ve bu yılki çalışmalar kapsamında söz konusu liman alanları ile kent akropolünün kıyıya yakın sualtı alanlarında yüzey araştırması yapılmıştır. Bir önceki yılın devamı olan çalışmada Kuzey Limanı olarak adlandırılan bölgede sualtı yüzey araştırma alanı genişletilerek devam ettirilmiş, Merkez Liman (Kent Limanı) adı verilen limana ilişkin detaylı çizimler ve fotoğraflama çalışmaları yapılmış, kent akropolünün çevresindeki kıyı alanları taranmış ve Güney Liman alanı ve çevresi 0- 15 metre derinliğe kadar olan bölümü taranmıştır (Plan 1). Yapılan çalışmalar ile elde edilen ilk veriler aşağıdaki başlıklar altında rapor haline getirilmiştir.
Kuzey Demirleme Alanı
Kentin kuzeyinde bulunan ve yaklaşık 350×450 metre ölçülerindeki doğal koy daha önceki çalışmalarda “Kuzey Limanı” olarak isimlendirilmiştir. Söz konusu alan kentin yaklaşık 250 m. kuzeyinde denize doğru çıkıntı yapan burundan başlayan ve bu burnun yaklaşık 300 m. güneydoğusunda bulunan küçük bir ada oluşumuna kadar uzanan bölgedir.
Kentin kuzeyinde bulunan doğal koyun kuzeydoğu bölümünde kıyıdan 30 metre açıkta 100 metre uzunlukta kayalık bir adacık ile yine kıyıdan 300 metre açıkta bulunan 100×80 metre ölçülerindeki ikinci bir alçak kayalık ada bulunmaktadır. İki adacık arasında kalan 200 metre uzunluğunda ve yaklaşık 1,5 metre derinlikteki sığlık alan moloz taşlarla doldurularak geniş bir platform oluşturulmuş ve bu platformun üzerine bir adada diğerine uzanan kuzeybatı-güneydoğu doğrultusunda, 200 metre uzunluğunda ve 4 metre genişliğinde duvar örülmüştür (Plan 2). Bu alandaki örgü duvar yapısı günümüzde tamamen sualtında bulunmaktadır ve büyük oranda tahrip olmuştur. Büyük boyutlu blok ve moloz taş kullanılarak inşa edildiği anlaşılan duvar, gerek Merkezi Limanı gerekse duvarın batısında bulunan alanı doğudan gelen dalgalara karşı koruyan dalga kıran işlevi görmüştür (Resim 1-2). Dalga kıranın batısında kalan bölgede rıhtım ya da iskele benzeri bir alanın olmaması ve kente nispeten uzak olması nedeniyle doğal koyun bir demirleme alanı olduğu düşünülmektedir. Demirleme alanının en derin yeri 7-8 m. kadar derinliğe ulaşmaktadır ve alanda yoğun bir moloz dolgu ve doğal kayadan oluşan sığlıklar olduğu görülmektedir.
Kentin kuzeyindeki demirleme alanının batı ve kuzey bölümü günümüzde çakılı bir kumsal durumundadır ve kıyı hattında kısmen dalgalarında açığa çıkardığı çok sayıda ve tipte mezar yapısı görülmektedir. Bu alan nekropol alanı olarak kullanılmış ve geç dönemde devşirme malzemelerle yapılmış kıyı yapıları bulunmaktadır. Kıyıya yakın bu alanda sualtında da kıyıdaki yapılardan ve nekropolden geldiği anlaşılan çok sayıda mimari yapı elemanı, sütun tamburu ve sağlam durumda büyük boy bir lahit ile kapağı bulunmaktadır (Resim 3). Dalgakıran yapısının doğusunda ise 5-6 metre derinlikte az sayıda amphora ve seramik kap parçaları bulunmaktadır (Resim 4a.b.c). Alanın geneline bakıldığında oldukça sığ olması bu alanda olası batıklara ait malzemelerin dalgalar ile kıyıya yada daha derine çekilmiş olması ihtimalini güçlendirmektedir. Öte yandan gerek antik çağ gerekse günümüz ziyaretçileri tarafından serbest dalışla rahatlıkla ulaşılabilecek derinlikte olması nedeniyle günümüze ulaşabilen küçük eser niteliğinde sualtı kültür varlığına neredeyse rastlanmamaktadır.
İç Liman Alanı (?)
Phaselis İç Limanı olarak adlandırdığımız alan, Kent Akropolü’nün kuzeybatısında, kuzey demirleme alanının batısında yaklaşık 500×130 metre ölçülerinde doğu batı uzantılı ve günümüzde bir kanalla kuzey demirleme alanına bağlantısı olan bir bataklık alanıdır (Plan 3). Strabon Phaselis limanlarından bahsederken üç limanı ve bir bataklığı olduğunu aktarmaktadır (Strabon, NatHis. XIV.666). Ancak günümüzde de bataklık durumundaki alanın güney bölümünde bataklık alanına paralel uzanan duvar, cadde ve depolama alanı olabilecek mimaride yapılar bulunmaktadır. Ayrıca bataklık alanının kuzeyinde cephesi bataklık alana bakan hakim konumda büyük bir yapı bulunmaktadır. Söz konusu yapı günümüz araştırmacıları tarafından tapınak olarak yorumlanmakta ancak herhangi bir kazı çalışması yapılmadığı için yapının tapınak olup olmadığı henüz kesin olarak bilinmemektedir. Yapının atkılı izodomik düzgün işçilikli duvar yapısı Geç Klasik- Erken Helenistik Çağa ait büyük boy bir kamu yapısı olduğunu düşündürmektedir ve bize göre konumu erken dönemde bu alanda bulunan bir limana göre seçilmiş olmalıdır. Günümüzde bataklığa dönüşmüş olan Andriake ve Patara limanları gibi bu alanda erken dönemde son derece korunaklı bir liman alanı özelliği göstermekte ancak bu alanda kazı yada sondaj yapılmadığı için tam olarak havzası ve işlevi henüz bilinmemektedir. Kentin kuzey ve batı bölümünde bulunan yüksek Toros dağ sıraları ve derin vadilerden yer altına inen karstik sular bu alanda deniz seviyesine ulaşarak yeryüzüne çıkmaktadır ve antik çağdan günümüzde kadar kendine özgü bir habitat oluşturarak bataklığa dönüşmüştür. İ.S. 1. yüzyıl sonu 2. yüzyıl başlarına tarihlendirilen Merkezi Liman (Kent Limanı) olasılıkla günümüzde halen bataklık durumunda olan erken dönem liman alanı olduğunu düşündüğümüz alanın kullanılamaz hale gelmesinden sonra inşa edilmiş olmalıdır. Bu alandaki gözleme dayalı bulgular ileriki yıllarda bu alanda yapılacak jeofizik çalışmaları ile kazı çalışmaları sonucu daha sağlıklı bilgilerin elde edileceği kuşkusuzdur.
Merkezi Liman (Kent Limanı)
Liman, güneyde Kentin Akropolünün bulunduğu yarım ada, kuzeyde kent surunun da bulunduğu, kuzey demirleme alanını Merkezi Limandan ayıran küçük bir yarım ada ve batıda kentin ana caddesinin aksında yer alan küçük bir kumsalla sınırlanan doğal bir koyda bulunmaktadır (Plan 1).Liman alanı yaklaşık 7500 m2’lik bir havzaya sahiptir ve girişi doğu yöndedir. Limanın mendirekleri aynı zamanda kent surunun da uzantısıdır ve bu limanın bir (Limen Kleistos) kapalı liman olduğunu göstermektedir. Kuzey mendireğinin giriş açıklığındaki ucundan 35 m. kuzeyde kule bulunduğuna işaret eden bir mimari düzenleme görülmektedir. Bu kule hem mendireğin dalgalara mukavemet göstermesi amacıyla güçlendirme işlevi hem de limanın savunma sistemi için işlevsel bir kule olduğu düşünülmektedir. Bütünlüğünü büyük oranda koruyamamış mendireğin sualtında kalan bölümünde açıklıklar görülmektedir. Söz konusu açıklıklar mendireğin inşası sırasında liman havzasındaki kirliliğin deşarjı amacıyla yapılmış bir açıklık gibi görünmesine karşın tuzlu suyun ve dalgaların etkisine maruz kalarak dağılmış konglomera blokların bıraktığı boşluk olma ihtimalide bulunmaktadır.
Kent Limanı içindeki alanda gerek liman yapılarına gerekse mendirek yapısına ait çok sayıda blok bulunmaktadır. Çeşitli tip ve boyuttaki bloklar arasında delikli ve silmeli bloklar bulunduğu görülmekte ancak blokların yüzeyleri yosun ve kekamoz ile kaplı olması nedeniyle işlevleri tam olarak anlaşılamamaktadır.
Mendireğin günümüze ulaşan kısmından yapım tekniği ve duvar örgü tekniği anlaşılabilmektedir. Mendireğin etrafında sualtında yine mendireğin üst bölümlerine ait olduğu anlaşılan çok sayıda blok bulunmaktadır. Merkezi Liman yaklaşık 95 m. ve genişliğinde 98 m uzunluğunda neredeyse yuvarlak bir yapıya sahiptir.
Genel formuna bakıldığında; üç tarafı (kuzey, güney, batı) kara ile çevrili olan liman alanı bu sayede korunaklı bir hal almaktadır. Denize açılan doğu yönüne gerek doğal etkenler gerekse güvenlik faktörü dikkate alınarak, limanın doğusunda bulunan kayalık alanında etkin kullanımı ile bir mendirek inşa edilmiştir. Kuzey yönünde kesme taş blokların kullanımı ile inşa edilen 1.70 m genişliğindeki mendirek, karadan 15.75 m güneydoğu yönünde uzanmaktadır. Uzandığı noktada bulunan kayalık alanın kuzeybatı kısmına birleşen duvar, diğer köşesinden 29 x 3.85 m ölçülerinde güneye doğru devam etmektedir.
Bir kısmı halen sualtında bulunan mendireğin güney ucu -0.15 m kotta olup, çevresinde -0.20 m ile -2.90 m arasında değişen derinliklerde mendireğe ait dörtgen bloklar yaklaşık 37 m2 alana dağılmış halde bulunmaktadır. Güneyde ise kuzeyden uzanan mendireğin aksına gelecek şekilde 20.10 x 3.70 m ölçülerinde kuzeye doğru uzanan bir mendirek inşa edilmiştir. Mendireğin su altında kalan kuzey ucu -0.11 m kotta iken, günümüze ulaşan kısmı +0.53 m kottadır. 35 x 30 m’lik bir alana dağılmış halde bulunan mendireğin blokları, yoğunlukla batı kısmında bulunmakta olup, karada ve su altında takip edilebilmektedir (Resim 8-9). Doğudaki açık denizden gelen rüzgar ve dalganın etkisiyle blokların genel itibariyle mendireğin batı kısmına yani liman içerisine yıkıldığı anlaşılmaktadır. Güney ve kuzeyden aynı aks üzerinde birbirine uzanan mendirekler arasında 17.45 m genişliğinde limana giriş için bir açıklık bırakılmıştır. Diğer yandan mendireğin batısında da hem kıyı alanında hem de sualtında yoğun bir blok yığını görülmektedir ve bu bloklar olasılıkla bu alandaki büyük bir yapı ya da kuleye ait olmalıdır. Kent Limanınıngüney mendireğine ait duvar yaklaşık 2x1x0.60 metre boyutlarındaki bloklarla izodomik duvar örgü tekniği kullanılarak örüldüğü anlaşılmaktadır. Açık denizden gelen dalgalara mukavemet göstermesi amacıyla dalga geliş yönüne dik olarak iki ya da daha fazla blok sırası halinde yerleştirilmiştir. İn-situ durumdaki mendireğin blokları üzerinde çok sayıda kırlangıç kuyruğu kenet yuvası görülmekte ve mendireğin bloklarının kırlangıç kuyruğu ya da çift kelebek kanadı olarak adlandırılan kenetlerle birbirlerine bağlanarak güçlendirildiği anlaşılmaktadır.Kenet yuvalarının uzunluğu 0.32 m, en geniş uç kısımları 0.10 metre, en dar bel kısımları 0.06 metre ve derinlikleri de 0.06 metre olduğu görülmektedir.
Kent Limanı güney mendireğinin iç kısmında dağınık biçimde çok sayıda blok bulunmakta ve bu bloklardan bazıları mendireğin ana kara ile bağlandığı bölümde yer alan kent surunda görülen bosajlı bloklara benzer niteliktedir (Resim 12). Dolayısıyla bu alanda bütünlüğünü kaybettiği anlaşılan yapı ya da limanla ilişkili kule yapısının kent suru ile çağdaş ve birlikte planlanmış olabileceğini düşündürmektedir.
Kent Limanı havzası içindeki kuzey bölümde temel seviyesinde bazı yapı kalıntıları görülmektedir, bu kalıntılar olasılıkla limana ait yapılardandır ancak işlevlerinin ne olduğu tam olarak anlaşılamamaktadır. Liman havzasının güney bölümünde, kentin ana caddesinin kuzey ucunu dik kesen bir duvar yapısı ve gerisinde bir yapı topluluğu bulunmaktadır. Söz konusu duvar deniz seviyesinden 1 m. yüksektedir ve geriye doğru basamak yaparak kademeli olarak yükselmektedir. Merkezi limanın güney batısında yer alan liman duvarı Konglomera bloklardan oluşmaktadır. Günümüze ulaşmış durumu ile duvarın ölçüleri 39 X 5 m’dir. Kullanılan bloklar yaklaşık 1.50 – 2.00 m. uzunluğunda ve 0.30 – 0.60 m. genişliğindedir. Duvarın güneydoğu cephesi + 0.70 – 1.00 m. yüksekliğinde olup, +2.80 m yüksekliğe kadar kuzeybatıya doğru düzensiz olarak yükselmektedir. Duvarı oluşturan blokların arası irili ufaklı moloz taşlar ve harç ile doldurularak desteklenmiştir. Limanın güneybatı kısmında + 2.00 m. yükseklikten başlayarak + 4.50 m. yüksekliğe ulaşan farklı ölçülerde, iç içe geçmiş odaların oluşturduğu mekânlar bulunmaktadır. Bu mekânlara ait duvarların kalınlığı 0.70 m. ve kapladığı alan yaklaşık 27,5 X 15,5 m.’dir (Plan 5). Bu düzenlemenin içerisinde liman duvarın kuzeydoğu köşesinden 15.59 m. güneydoğuda, kuzeybatı köşesinden 29.33 m. güneybatıda ve 0.33 m. çapında bir sarnıç yapısı da yer almaktadır. Buna ek olarak liman duvarının batısını sınırlandıran kuzeydoğu, güneybatı doğrultusunda ve 1.00 m genişliğinde, kentin ana caddesine paralel uzanan bir yürüyüş yolu yer almaktadır. Bu dar yol olasılıkla kentin ana caddesine bakan dükkan ya da benzer yapıların önündeki hareket alanı olmalıdır.
Doğu-batı doğrultulu duvar üzerinde in-situ olarak korunmuş olan toplam 6 adet palamar bağlama babası bulunmaktadır. Bazıları birbirinde 3 metre bazıları ise 6 metre aralıklarla dizilmiş olan in-situ durumdaki mantar biçimli (Bollard) bağlama babalarının ölçüleri 0.60×0.40×2 metredir ve denize doğru yatay olarak durması ünik bir özelliktir (Resim 13, 14). Antik Çağ limanlarında mantar biçimli bağlama babaları görülmekle beraber dikey konumlandırılmaktadırlar, böylesine yatay konumlandırılan bloklara daha çok bağlama halkası (mooringstone) yapılmaktadır. Her iki palamar bağlama tipinin özelliklerini birlikte taşıması dikkat çekici bir özelliktir. Bağlama babalarının bulunduğu duvar yapısı yaklaşık 40 m. uzunluğundadır ve bu alanın gemilerin bağlandığı rıhtım ve gerisindeki yapılarında rıhtımla ilişkili yapılar olduğunu göstermektedir. Rıhtım duvarının batı bölümünde 0.40×0.60 metre ölçülerinde bir kanal görülmektedir ve bu kanal, daha önceki yıllarda Prof. Dr. C. Bayburtluoğlu tarafından yapılan kazılar sırasında Sütunlu Cadde üzerinde bulunan Latrina yapısının kanalizasyon tesisi olarak inşa edilerek limana uzatılan ve oradan liman içine doğru tahliye edilen atık su kanalının ağzı olduğu anlaşılmaktadır. İskele işlevi gören bu alanın gerisindeki depo yada dükkan benzeri mimari yapıların bulunması bu alana yanaşan gemilerin kargolarını boşalttıkları ve Phaselis’ten ihraç edilecek malların yüklendiği işlevsel bir ticaret alanı olduğunu göstermektedir. Benzer limanlarda bu alanda dükkanlar, depolar, gümrük binaları, sarnıçlar gibi mimari yapılar bulunmaktadır.
Güney Limanı
Güney Limanı kent akropolünün yer aldığı yarım adanın güneybatısındaki körfezin doğu kısmında bulunmaktadır.
Limanın batısındaki yüksek tepeler bölgede hakim olan batı rüzgarlarını kesen bir konumdadır ve limanı oldukça korunaklı bir demirleme alanı haline getirmektedir. Güneyden esen rüzgârlara yönelik olarak ise kentin batı bölümünde ana karadan başlayarak denizin doldurulması ile doğu-batı uzantılı ve yaklaşık 200 m. uzunluğunda 50 m. genişliğinde yapay bir mendirek inşa edilmiştir. (yakın zamanda bu alana modern bir liman inşa etmek amacı ile antik mendireğin üzerine dolgu malzemesi yığıldığı ancak bu uygulamanın tamamlanmadan bırakıldığı bilinmektedir ve yeni olan dolgunun mendireğin boyutlarını değiştirip değiştirmediği henüz bilinmemektedir. Kıyı alanında yaklaşık 50 metre uzunluğundaki bölümü günümüzde su üzerinde görülebilirken diğer bölümünün tamamı 1metre ile 6 metre derinlikte sualtındadır. Mendireğin inşasında sualtında kalan bölüm değişik boyutlarda moloz ile doldurulmuş, kıyıya yakın olan su üzerindeki bölümde ise bu gövdenin üzerine kesme taş konglomera bloklarla yapılar inşa edildiği anlaşılmaktadır. Ancak bu bloklar tuzlu su ve dalgaların aşındırıcı etkisi ile kimi etrafa dağılmış kimi ise blok görünümünü kaybetmiştir (Resim 15). Güney Limanı mendireğinin denize doğru olan uç kısmında su derinliği yaklaşık 12 metredir ve bu alan doldurularak mendirek gövdesi tamamen yapay olarak inşa edilmiştir. Mendireğin kıyıya yakın bölümlerinde sualtında 0.40 metre derinde doğu batı uzantılı duvar sıraları günümüzde halen görülebilmektedir. Bu duvarlar olasılıkla mendireğin antik çağdaki su üzerinde kalan bölümlerine ait olmalıdır. Büyük bölümü sualtında bulunan mendireğin üzerinde yaklaşık 5 metre derinlikte bir adet Lahit Teknesi bulunmaktadır. Bu lahtin bu alanda batan bir geminin kargosuna mı ait olduğu, yoksa sonraki çağlarda mendireğin tekrar onarımına ilişkin bir mimari eleman olarak mı kullanıldığı bilinmemektedir. Güney Limanı’nın kuzey bölümü günümüzde ince kumlu bir sahil şerididir ve sahil bandında bulunan geç döneme ait temel seviyesinde korunmuş bir duvar dışında bir kalıntı görülmemektedir. Liman havzasının doğu bölümünde kentin ana caddesinin batı ucu ve çok sayıda yapı kalıntısı bulunmaktadır. Aynı alanda günümüz teknelerinin yanaştığı ahşap bir iskele ve kent suruna ilişkin akropolün eteklerini dolaşan duvar kalıntıları görülmektedir. Bu alan akropol tepesinden gelen akıntı toprak nedeniyle yoğun bir dolgu ve sık bitki örtüsü ile kaplanmış olduğundan kıyıda limana ilişkin herhangi bir yapı olup olmadığı yüzeyden gözlemlenememektedir. İ. S. 131 yılında Roma İmparatoru Hadrian’ın kenti ziyaret ettiği ve Güney Limanından kente giriş yaptığı bilinmektedir.
Sonuç olarak 2013 yılı Phaselis Antik Kenti’nin limanlarına yönelik yapılan ilk tespit ve belirleme çalışmalarında kentin üç adet limanı ve bir adet demirleme alanı olduğu, Kent Limanı dışındaki diğer limanların aşırı bir tahribata uğramış olduğu, kentin limanlarına yönelik daha detaylı bilgilerin ancak sualtına aletli dalışlarla elde edilebileceği belirlenmiştir. Ayrıca Antik Çağda kente kimliğini ve öneminin kazandıran bu limanların detaylı olarak araştırılması röleve, restitüsyon ve rekonstrüksiyon çalışmalarının yapılması son derece önem taşımaktadır.
Araştırmacı
Dr. Erdoğan ARSLAN
Konya, Selçuk Üniversitesi Arkeoloji Bölümü