2013 Yılı Liman Araştırmaları
Phaselis Antik Kenti ve Teritoryum’u 2013 yılı yüzey araştırmasında Liman ve çevresinde üç farklı noktada araştırmalar sürdürülmüştür:
1-Phaselis Kent Limanı kuzey kenarındaki anakaya üzerindeki mimari kalıntılar.
2-Kent Limanı kuzey kenarının batısında bulunan sarnıçlı ve ocaklı yapı kalıntısı.
3- Phaselis limanları ve Phaselis kıyı çizgisi sualtı araştırmaları.
1-Phaselis Kent Limanı kuzey kenarındaki anakaya üzerindeki mimari kalıntılar
Phaselis Kent Limanı’nın kuzey kenarı anakaya (Serpentin) üzerinde yaklaşık 4,20 m.’lik tepelik doğal bir burun görünümündedir. Bu uzantının güney kısmında bugün deniz seviyesi altında kalan antik limanın çevresinde yer alan mimari yapılara ilişkin duvar ve temel kalıntıları kısmen deniz yüzeyinin üstünde kısmen de deniz seviyesi altında izlenebilmektedir.
Bu anakaya doğal uzantının kuzey kısmında ise Kuzey Limanı’na ait yaklaşık 2,5 m. kalınlığındaki taş blok örgülü duvar veya deniz suru olarak tanımlanabilecek temel seviyesinde korunmuş bir duvar dizgisi bulunmaktadır.
Kuzey Limanı ve Kent Limanı arasında bulunan tepe kodu yaklaşık 4,20 m. yüksekliğindeki bu anakaya uzantının üzerindeki kaya kütlesi oyularak doğu-batı doğrultusunda yaklaşık 15 m. uzunluğunda yapay bir yarık oluşturulmuştur. Oyularak oluşturulmuş yarığın kuzey kenarı 15 m., güney kenarı 13 m. uzunluğundadır. Yarığın en alt kodunda yaklaşık 2,70 m.’de anakaya zemin üzerine oyulmuş bir kanal daha bulunmaktadır. Bu oyukluk, kanalın üst kodundan alt koduna akıtılan atık suyun alt kotta birikmeden denize doğru akışını sağlayan bir kanal görünümündedir. Oyuğun üst kottaki genişliği 0,50 m., üst kottan 1 m. aşağıda ise 0,30 m.’dir.
Yarığın batı ucundan batı yönünde 8,30 m. uzunluğunda yaklaşık 0,50-0,55 m. kalınlığında doğu batı doğrultulu yer yer büyük blokların da yer aldığı taş duvar şimdiki toprak yüzey seviyesinde ve yer yer sadece bir blok yüksekliğinde izlenebilmektedir. Bu duvarın batı yönüne doğru 2. metresinde güney yönüne 2,70 m. izlenebilen bir duvar ile 8,30 metresinde kuzey yönüne 5,30 m. izlenebilen bir diğer duvar bölümlenmesi görülmektedir. 8,30 m. uzunluğundaki doğu-batı doğrultulu bu duvarın batı devamında 1,50 m.’lik bir boşluktan sonra yeniden 5.50 m. uzunluğunda bir diğer duvar kalıntısı bugünkü yüzey üzerinde gözlemlenmekte, batı devamında 4,30 m.’lik bir boşluk sonrası kuzey-güney yönünde 1,60 m.’lik bir diğer duvar kalıntısı görülmektedir. Bu duvarın güney uzantısı bugün deniz seviyesi altında kalan temel duvarları ile aynı paraleldedir, olasılıkla tepe üzerinde farklı seviyede yer alan bu duvarların güney yönündeki devamını oluşturmaktadır. 1,60 m.’lik bu duvarın kuzey ucundan batı yönüne yaklaşık 4 m. boşluktan sonra kuzey-güney doğrultusunda 5,10 m. uzunluğunda bir diğer duvar bulunmakta, bu duvarın güney ucu doğu yönüne dönerek 7 m. uzunluğunda bir diğer duvarla köşe yapmaktadır. 7 m. uzunluğundaki bu duvarın batı yönüne doğru 4,40 metresinde kuzeye dönerek köşe yapan 1,8 m.’lik bir diğer duvar bulunmaktadır. Böylece bir yapıya ait olabilecek toplamda üç ayrı bölümlenme gösteren bir mimari gözlenmektedir. Ancak bugünkü yüzeyde yapılan duvar gözlemlerine rağmen yapının bölümlemelerini gösteren izlerin oldukça belirsiz ve yanıltıcı olduğu da eklenmelidir.
Anakayalık alanın güney yönüne doğru, Kent Limanı’nın içine, bugünkü deniz seviyesinde bulunan duvar kalıntıları üzerine yaklaşık 3 m. kod farkı bulunan bu kayalık burun üzerinden büyük boyutlu taş bloklar ile duvarlara ait taşlar yuvarlanıp yığıntı oluşturmuştur.
Bu alanda yuvarlanırken yamaçta kalmış, aynı alandaki diğer taş bloklarla boyut ve şekil yönünden benzeşmeyen iki adet büyük boyutlu blok tespit edilmiştir. İşlik blokları olarak adlandırılabilecek devrilirken ters durmuş bu bloklar, anakaya burnun güney yamacında bulunmaktadır
Bloklardan üstte olanı 1,44×0,94×0,85m., alttaki 1,67×1,10×0,81 m. ölçülerindedir ve her ikisinde de alçak bir hazne yapan profilli yüzey ters şekilde kayalık yüzey üzerinde durmaktadır. Üstteki blokun oyuk şekildeki hazne kısmı 14-16 cm. derinliktedir. Altta kalan hazneli taş blokun hazne kısmındaki yüzey düşme sırasında tahrip olup kopmuş, bu nedenle girintili çıkıntılı düzensiz bir yüzey oluşmuştur.
Yukarıda duvar uzunlukları, genişlikleri ve yönleri tanımlanan bu alanın toprak yüzeyinde tüm yüzeyi kaplayan kırık Hexaplex Trunculus kabukları yoğun olarak gözlemlenebilmektedir
2-Kent Limanı’nın kuzey kenarının batısında bulunan sarnıçlı ve ocaklı yapı kalıntısı (A Yapısı)
Phaselis Kent Limanı kuzey kenarındaki anakaya üzerindeki mimari kalıntılara ait duvar dizgelerinin bittiği noktadan yaklaşık 10 m. Batıda, dış duvarları ve iç bölümlenmeleri kısmen algılanabilen dörtgen planlı büyük bir yapı kalıntısı bulunmaktadır.
Yapı, içerisinde yer alan ağzına kadar taş ve toprakla dolmuş bir sarnıç ve kesme taşlarla oluşturulmuş ocak benzeri yuvarlak formlu bir yapının toprak yüzeyindeki kalıntısı ile çevresinde bulunan diğer yapılardan ayrılmaktadır.
Yapı 16,75(D)x23,30(G)x21,25(B)x23,30(K) m. ölçülerinde doğu-batı doğrultusundadır. 16,75 m. uzunluğundaki doğu duvarının kuzey duvarı ile kesişerek köşe yapmış olması o yönde kısmen takip edilen duvar nedeniyle kuvvetle muhtemeldir. Korunmuş olan doğu duvarının kuzey duvarı ile birleştiği varsayıldığında yapı 23,30×21,25 m. ölçülerinde dikdörtgen bir plan vermektedir.
Yapıda; dışı şipolyen bloklardan, içi kırık taşlardan, harcı tuğla ve seramik kırıklarıyla örülerek oluşturulmuş iki kabuklu duvarların kalınlıkları 0,55 m. ile 0,70 m. arasında değişkenlik göstermektedir.
Yapı; içerisinde yer alan ağzına kadar taş ve toprakla dolmuş bir sarnıç ve kesme taşlarla oluşturulmuş ocak benzeri yuvarlak formlu bir yapının toprak yüzeyindeki kalıntısı ile çevresinde bulunan diğer yapılardan ayrılmaktadır.
Yapı 16,75(D)x23,30(G)x21,25(B)x23,30(K) m. ölçülerinde doğu-batı doğrultusundadır. 16,75 m. uzunluğundaki doğu duvarının kuzey duvarı ile kesişerek köşe yapmış olması o yönde kısmen takip edilen duvar nedeniyle kuvvetle muhtemeldir. Korunmuş olan doğu duvarının kuzey duvarı ile birleştiği varsayıldığında yapı 23,30×21,25 m. ölçülerinde dikdörtgen bir plan vermektedir.
Yapıda; dışı şipolyen bloklardan, içi kırık taşlardan, harcı tuğla ve seramik kırıklarıyla örülerek oluşturulmuş iki kabuklu duvarların kalınlıkları 0,55 m. ile 0,70 m. arasında değişkenlik göstermektedir(Res.9). Bu tür şipolyen ve çift kabuklu inşa edilmiş yapıları Phaselis’te ilk araştırmaları yapan J.Schaefer Bizans Dönemi evleri olarak tanımlanmış, ilk kazıları yapan C.Bayburtluoğlu ise Bizans Dönemi yapıları olarak tanımlamıştır.
Yapıda dört ayrı bölümlenme görülmektedir:
Oda 1: Doğu-batı doğrultusunda uzunlamasına dörtgen şekilli bu bölümlenme 6 m. ge¬nişliğe sahiptir. Bölümlemeyi yapan duvar 12,70 m.’de 1,30 m. açıklığa sahip olup 17,05 m.’de batı duvarına bitişmeden kesilmekte devamı izlenememektedir.
Duvar dizgesinin bulunmadığı kısım 6,70 m.’lik bir açıklıktır. İlk bölümlenmenin güneybatı köşesinde, köşeden 1,40 m. kuzey yönünde, dış çapı 3 m. iç çapı 1,40 m. olan yüzeydeki taşları iri bloklardan iç yüzeyi kırık taşlarla örülmüş ocak benzeri yuvarlak bir alan bulunmaktadır.
Yüzeyden derinliği 0,58 m. olan bu ocak benzeri yapı da toprak ile dolmuş olduğundan tam derinliği hakkında kesin bir veri elde edilememektedir. Ocağın bulunduğu ve batı duvarı bitişiğinde bittiği noktada, güneybatı köşesinden 4,80 m. kuzey yönünde kapı olabilecek ölçülerde 1,30 m.’lik bir açıklık bulunmaktadır. Açıklık, toprak yüzey üzerindeki izlerin belirsizliği nedeniyle kesin olarak tanımlanamamaktadır.
Oda 2: Yapının ikinci bölümlenmesi yapının doğu duvarı devamındaki enine dörtgen bölümdür. Bu bölümlemenin doğu duvarında mevcut yükseklik 3,15 m.’dir. Duvarın iç cephesinde 1,85 m. yükseklikte belli aralıklarla 3-4 hatıl izi benzeri oyukluk bulunmaktadır.
Olasılıkla bu belli belirsiz hatıl izleri ikinci kata ya da çatı düzeneğine işaret etmektedir. İç alanı 3,83×8,30 m. ölçülerindeki bu odanın batı duvarında üçüncü odaya geçişi sağlayan 1.30 m. ölçülerinde bir açıklık bulunmaktadır. Kapıya ait söve parçaları bu açıklığın iki yanında, lento olabilecek büyük bir blok ve yanına düşmüş birkaç taş blok da açıklığın hemen batı önünde görülmektedir. Odanın güney-kuzey doğrultulu dış duvarı bu bölümlemeden sonra kuzey yönüne doğru 1,20 m. daha devam etmekte ve kuzey duvara bitişmeden kesilerek son bulmaktadır.
Kuzey duvarla birleştiği varsayıldığında yapının dördüncü bölümü ortaya çıkmaktadır. Kuzey Limanı tarafındaki temel seviyesi korunmuş erken dönem deniz suru blokları üzerinde yer alan yapıya ait olabilecek duvar kalıntılarının varlığı, burada yapıya ait diğer bir bölümün olabileceği kanısını güçlendirmektedir. Bu diğer bölüm olabilecek alan, Oda 4’de tanımlanmıştır.
Oda 3: Yapının üçüncü bölümlenmesi içinde barındırdığı sarnıç, yarım bölümlenme yapan bir duvar, güney ve kuzey duvarda aynı hizada kapı olabilecek ölçülerde karşılıklı iki ayrı açıklık ve birinci odaya ocak benzeri alana geçişi sağlayan geniş açıklık ile tam olarak açıklanamayan oldukça karmaşık bir görüntü sunmaktadır. Doğu batı doğrultusunda dörtgen şekilli bu oda 18,70×8,30 m. ölçülerindedir ancak kuzeybatı köşesinin 2,30 m güneyinde başlayıp doğu doğrultusunda devam ederek 7,60 m.’de son bulan bir diğer yarım olarak algılanan duvar mevcuttur. Yüzeyde bu duvarın da devamı gözlenememektedir.
Bu odanın güney duvarında 1,40 m. ölçüsünde kuzey duvarında 1,30 m. ölçülerinde iki ayrı açıklık bulunmaktadır. Ölçüler bu açıklıkların kapı olabilir¬liğini destekler niceliktedir. Aynı duvarlar üzerinde doğu duvar ile birleşen noktada her iki yanda 1,30 m.’lik kapı olabilecek çok net gözlemlenemeyen açıklıklar bulunmaktadır. Kapı olabileceğini göste¬ren söve bloklarına ait olabilecek parçaların bu alandaki varlığı kesin olarak tanımlanamasa da bir şüphe uyandırmaktadır.
Kuzey duvarındaki açıklığın 1,5 m. güneyinde toprak yüzeyinde 0,65×0,65 m. ölçülerinde kare bir blok içinde 0,44 m. çapında bir ağıza sahip sarnıç yapısı bulunmaktadır. Ağzına kadar dolgu kaplı olan sarnıcın doğu ve batı yanında düzgün olmayan birer blok taş bulunmaktadır.
Sarnıç bulunduğu yer itibariyle 7,60 m. uzunluğundaki yarım duvarın aksında da bulunmamakta, yapı içinde ayrı bir yerde durmaktadır. Yapı içindeki varlığı bu yapı inşa edilmeden önce sarnıcın burada bulunduğu izlenimini de vermektedir. Acaba yapı inşa edilirken plan gereği içeri alınması mı gerekmiştir? Veya yapı içinde görülen işle alakalı olarak depo veya su haznesi olarak mı kullanılmıştır? Bu durumda sarnıcın asıl işlevini yitirdiği de söylenebilir. Zira yağmur sularının toplandığı bu tür sarnıçlar açık havada olmalıydı. Sorulması gereken bir diğer soru da sarnıcın ve yarım duvarların bulunduğu bölümün avlu olup olamayacağıdır.
Oda 4: Yapının dördüncü bölümlemesi üçüncü odanın güney-kuzey doğrultulu batı duvarının bugünkü yer düzeyinde kuzey yönünde izlenebilen duvar sırasına ait belli belirsiz izler ile açıklanabilmektedir. Duvar kuzey yönüne doğru 5m. devam ederek kuzey duvarı ile köşe yapmaktadır. Bu bölüme 3 nolu odanın kuzey kenarını oluşturan duvar üzerindeki açıklıktan giriliyor olmalıydı.
Yapının kuzey kenarı boyunca uzanan bu koridor şekilli bölümü tam ortasından güney-kuzey doğrultusunda ikiye bölen bir başka duvarın izleri fark edilebilmektedir. Yapının kuzeydoğu köşesini oluşturacak bu bölümlemeye girişi gösteren açıklık, Oda 3 tanımlanırken bahsedilen kuzeydoğu köşede varlığı kesin olarak görülemeyen ancak söve bloklarından gözlemlenmekte olan alan olmalıdır. Duvarların kısmen bu bölümde takip edilebiliyor olması yapıya ait bir bölüm olduğu varsayımını güçlendirmektedir. Oda 4’ün doğu-batı doğrultusunda uzanan 23,30 m. uzunluğundaki kuzey duvarı yapının taban seviyesi altında kalan Kuzey Limanı Deniz Suru kalıntılarına ait temel seviyesinde korunmuş taş blok dizgesi üzerine oturmaktadır.
Büyük boyutlu, dikdörtgen ve eşit ölçülerdeki bu blokların uzunluğu 2,3 m.’dir. Yapının du-varlarında ve kapı sövelerinde yer yer görülen 2,3 m.’lik blokların, daha önceki dönemlerde var olan ancak yapı inşa edildiği sırada işlevini kaybetmiş bulunan Erken Dönem Deniz Suru blok¬ları sökülerek bu yapının inşasında mı kullanıldığı sorusunu akla getirmektedi.
Dikdörtgen taş bloklarla örülmüş duvar kalınlığı 2,30-2,60 m. arasında değişen temel seviyesindeki Erken Dönem Deniz Suru üzerinde aynı kalınlıkta kırık taş ve seramik parçalı harçla örül¬müş Geç Dönem Suru olarak adlandırılabilecek bir duvar gözlemlenmektedir.
Yapının kuzey duvarı bu sur ile bitişik hatta bu kalın duvardan ibaretmiş gibi de algılanmaktadır. Bu duvar Kuzey Liman’dan gelen şiddetli dalgaları etkisiz hale getirmek için böylesi bir kalınlıkta yapılmış olmalıdır.
Oda 4’ün ortasında güçlükle gözlenebilen bir duvarla ikiye ayrılmış gibi görünen bu odanın kuzeydoğu bölümü taban seviyesinin altına inerek Erken Dönem Deniz Suru temelini gösterecek kadar taş kaybına uğramıştır. Bu kaybın şiddetli dalgalarla mı olduğu yoksa daha geç bir dönemde buradaki taşların sökülerek başka bir alanda mı kullanıldığı yapı ile ilgili tam olarak yorumlanamayan konular arasındadır
Ancak bu bölümdeki duvar bölümlenmesi gibi algılanan bu kısım sadece yıkılıp yığılmış taşlar nedeniyle oluşmuş ise bu kısımdaki Oda 4 aynen Oda 1 gibi ince uzun bir koridor şeklinde düşünülmelidir. Bu durumda yapı simetrik planlı odalardan oluşan bir şekil alır. Oda 4’ün kuzeybatı kesiminde kalan bölüm yapının taban seviyesinde izlenmekte, kuzey duvarı/suru ile birleşen batı duvarı daha net fark edilmektedir.
Bölüm 1’de Phaselis Kent Limanı kuzey kenarındaki anakaya üzerindeki mimari kalıntılar tanımlanırken bu alanın yüzeyinde Hexaplex Trunculus kabuklarının yoğunluğu da not düşülmüştür. Bu olasılık dahilinde Bölüm 1’e en yakın alanda bulunan Bölüm 2’de tanımlanan yapı, bütünü dikkate alındığında; bölümlerin büyük boyutu, Oda 1’deki ocak ve Oda 3’deki sarnıç yapısının varlığı ile konuttan çok atölye olarak kullanılmış olabileceğini düşündürmektedir. Ancak sarnıç ağzının bulunduğu 3 nolu bölümün avlu olabileceği ihtimali göz önüne alındığında da ortası avlulu bir konut veya atölye olabileceği de ağırlık kazanmaktadır. Alanın kesin işlevi ancak alanın kazısı yapıldıktan sonra tam olarak anlaşılabilecektir.
3- Phaselis limanları ve Phaselis kıyı çizgisi sualtı araştırmaları
2013 yılı Phaselis Antik Kenti ve Teritoryum’u Yüzey Araştırması kapsamında gerçekleştirilen Phaselis Liman Araştırmaları, izinler gereği maske, palet ve şnorkel ile su üzerinden ve kıyı alanlarında karadan yapılmıştır. Kentin üç adet limanı bulunmaktadır ve bu limanlar bulundukları konumları ile isimlendirilmektedir. Buna göre kentin kuzeyinde yer alan liman Kuzey Limanı, kentin merkezinde bulunan limana Kent Limanı ve kentin güneyinde bulunan liman ise Güney Limanı olarak anılmaktadır.
3.1 – Kuzey Limanı
Phaselis Liman Araştırmaları kapsamında yürütülen çalışma ilk olarak Kuzey Limanda yapılmıştır. Kuzey Liman, kentin yaklaşık 250 m. kuzeyinde denize doğru çıkıntı yapan burundan başlayan ve bu burnun yaklaşık 300 m. güneydoğusunda bulunan 100×80 m. ölçülerindeki küçük bir ada oluşumuna kadar uzanan 200 m. uzunluğunda 4 m. genişliğindeki örgü duvar ile Kent Limanı arasında kalan bölgede yer alır. Söz konusu duvar yapısı günümüzde tamamen sualtında bulunmaktadır ve büyük oranda tahrip olmuştur. Büyük boyutlu blok ve moloz taş kullanılarak inşa edildiği anlaşılan duvar olasılıkla dalga kıran olarak işlev görmüştür. Liman alanının en derin yeri 7-8 m. kadar derinliğe ulaşmaktadır ve alanda yoğun bir moloz dolgu olduğu görülmektedir. Kuzey Liman alanında yer alan küçük ada ile ana karanın güçlü bir duvarla birbirine bağlanması hem bu alanda korunaklı büyük bir liman oluşturmuş hem de rüzgarın batıdan estiği zamanlarda liman dalgakıranının kuzeydoğusunda korunaklı bir demirleme alanı olanağı sunmuş olmalıdır. Kuzey Liman’ın batı bölümü günümüzde çakılı bir kumsal durumundadır ve kıyı hattında kısmen dalgalarında açığa çıkardığı çok sayıda ve tipte mezar yapısı görülmektedir. Bu alan daha çok nekropol alanı olarak kullanılmış ve limana ait bir yapı gözlenmemektedir. Yine bu limanın batı bölümünde, kentin ortasında bulunan ve günümüzde bataklık alanı durumundaki lagün bir kanal ile kuzey limanının deniz havzasına bağlanmaktadır. Limanın kullanımda olduğu dönemde bu dar kanaldan küçük boyutlu tekneler kentin içlerine kadar girebiliyor olmalıdır.
Kuzey Liman’ın güney kıyılarında ise kıyı boyunca uzanan Erken Dönem sur duvarının denize doğru devrilen büyük boyutlu blokları ile Geç Dönem’de inşa edilmiş yapılara ait duvarlardan denize doğru dökülmüş blok ve moloz taş yığınları bulunmaktadır
Bu alandaki dolgunun üzerinde, kıyıdan yaklaşık 10 m. açıkta ve 1 m. derinde pişmiş toprak duvar kaplama çivisi bulunmaktadır. Bu tip çiviler duvarları mermer kaplanan yapılarda ve özellikle de hamamların duvar kaplamalarının tutturulmasında sabitleyici ve taşıyıcı bir işlev gördüğü bilinmektedir.
Kuzey Limanı’nın güney kıyılarında bulunan bloklar çoğunlukla konglomera tipi bloklardan oluşmaktadır ve sualtında oldukça aşınmış durumda olduğu görülmektedir.
Kuzey Limanı’ndan Kent Limanı’na geçişte Serpentin anakaya burnun ucuna denk gelen açıklıkta bugünkü deniz yüzeyinden 2-3 m. derinde iri taşlarla oluşturulmuş ocak benzeri yuvarlak bir mimari göze çarpmaktadır. Bu iri taşların arasında daha küçük boyutlu moloz taşlar dağınık halde bulunmaktadır.
Yine Serpentin anakayalık burnun ucundaki açıklarda kayalıkların arasında yaklaşık 3 m. derinlikte uzaktan bakıldığında tırnak detayları ve damarları belirgin olan kolosal bir heykele ait olabilecek bir el yontusu saptanmış ancak yakın incelemeler sonucunda doğal bir oluşum olduğu anlaşılmıştır.
3.2 – Kent Limanı
Liman, güneyde Kentin Akropolünün bulunduğu yarım ada, kuzeyde kent surunun da bulunduğu, kuzey limanla kent limanını ayıran küçük bir yarım ada ve batıda kentin ana caddesinin aksında yer alan küçük bir kumsalla sınırlanmaktadır. Kentin merkezi sayılabilecek konumundan dolayı Kent Limanı olarak adlandırılan liman alanı yaklaşık 7500 m2’lik bir havzaya sahiptir. Limanın girişi doğu yöndedir ve yaklaşık 15 m. genişliğindedir. Limanın mendirekleri aynı zamanda kent surunun da uzantısıdır ve bu limanın bir (Limen Kleistos) kapalı liman olduğunu göstermektedir. Limanın kuzey mendireği yaklaşık 70 m. uzunluğunda ve 4 m. genişliğindedir. Kuzey mendireğinin giriş açıklığındaki ucundan 35 m. kuzeyde kule bulunduğuna işaret eden bir mimari düzenleme görülmektedir. Bu kule hem mendireğin dalgalara mukavemet göstermesi amacıyla güçlendirme işlevi hem de limanın savunma sistemi için işlevsel bir kule olduğu düşünülmektedir. Bütünlüğünü büyük oranda koruyamamış mendireğin sualtında kalan bölümünde açıklıklar görülmektedir. Söz konusu açıklıklar mendireğin inşası sırasında liman havzasındaki kirliliğin deşarjı amacıyla yapılmış bir açıklık gibi görünmesine karşın tuzlu suyun ve dalgaların etkisine maruz kalarak dağılmış konglomera blokların bıraktığı boşluk olma ihtimalide bulunmaktadır. Söz konusu açıklıkların tam olarak ne olduğu, ileriki yıllarda bu alana yapılacak dalışlar ile mümkün olacaktır.
Kent Limanı içindeki alanda gerek liman yapılarına gerekse mendirek yapısına ait çok sayıda blok bulunmaktadır. Çeşitli tip ve boyuttaki bloklar arasında delikli ve silmeli bloklar bulunduğu görülmekte ancak blokların yüzeyleri yosun ve kekamoz ile kaplı olması, dalış yapılamaması ve fiziksel müdahale yapılamaması gibi nedenlerle işlevleri tam olarak anlaşılamamaktadır.
Akropolün çevresini dolaşan kent surunun da uzantısı olan Kent Limanının güney mendireği yaklaşık 25 m. uzunluğunda, 4 m. genişliğindedir ve günümüz deniz seviyesine kadar olan bölümü in-situ olarak korunmuştur. Mendireğin günümüze ulaşan kısmından yapım tekniği ve duvar örgü tekniği anlaşılabilmektedir. Mendireğin etrafında sualtında yine mendireğin üst bölümlerine ait olduğu anlaşılan çok sayıda blok bulunmaktadır.
Diğer yandan mendireğin batısında da hem kıyı alanında hem de sualtında yoğun bir blok yığını görülmektedir ve bu bloklar olasılıkla bu alandaki büyük bir yapı ya da kuleye ait olmalıdır.
Kent Limanının güney mendireğine ait duvar yaklaşık 2x1x0.60 m. boyutlarındaki bloklarla izodomik duvar örgü tekniği kullanılarak örüldüğü anlaşılmaktadır.
Açık denizden gelen dalgalara mukavemet göstermesi amacıyla dalga geliş yönüne dik olarak iki ya da daha fazla blok sırası halinde yerleştirilmiştir. İn-situ durumdaki mendireğin blokları üzerinde çok sayıda kırlangıçkuyruğu kenet yuvası görülmekte ve mendireğin bloklarının kırlangıçkuyruğu ya da çift kelebek kanadı olarak adlandırılan kenetlerle birbirlerine bağlanarak güçlendirildiği anlaşılmaktadır. Kenet yuvalarının uzunluğu 0.32 m, en geniş uç kısımları 0.10 m, en dar bel kısımları 0.06 m ve derinlikleri de 0.06 m. olduğu görülmektedir
Kent Limanı güney mendireğinin iç kısmında dağınık biçimde çok sayıda blok bulunmakta ve bu bloklardan bazıları mendireğin ana kara ile bağlandığı bölümde yer alan kent surunda görülen bosajlı bloklarla da benzer niteliktedir (Res. 44-46). Dolayısıyla bu alanda bütünlüğünü kaybettiği anlaşılan yapı ya da limanla ilişkili kule yapısının kent suru ile çağdaş ve birlikte planlanmış olabileceğini düşündürmektedir. İleriki yıllarda yapılacak detaylı belgeleme çalışmaları ile bu alandaki yapının niteliği daha iyi anlaşılacaktır.
Kent Limanı havzası içindeki kuzey bölümde temel seviyesinde bazı yapı kalıntıları görülmektedir, bu kalıntılar olasılıkla limana ait yapılardandır ancak işlevlerinin ne olduğu tam olarak anlaşılamamaktadır. Liman havzasının güney bölümünde, kentin ana caddesinin kuzey ucunu dik kesen bir duvar yapısı ve gerisinde bir yapı topluluğu bulunmaktadır. Söz konusu duvar deniz seviyesinden 1 m. yüksektedir ve geriye doğru basamak yaparak kademeli olarak yükselmektedir. Doğu-batı doğrultulu duvar üzerinde bir tanesi in-situ olarak korunmuş olan toplam 6 adet palamar bağlama babası bulunmaktadır. İn-situ durumdaki mantar biçimli (Bollard) bağlama babasının ölçüleri 0.60×0.40×2 m. dir ve denize doğru yatay olarak durması ünik bir özelliktir. Antik Çağ limanlarında mantar biçimli bağlama babaları görülmekle beraber dikey konumlandırılmaktadırlar, böylesine yatay konumlandırılan bloklara daha çok bağlama halkası (mooring stone) yapılmaktadır. Her iki palamar bağlama tipinin özelliklerini birlikte taşıması dikkat çekici bir özelliktir. Bağlama babalarının bulunduğu duvar yapısı yaklaşık 40 m. uzunluğundadır ve bu alanın gemilerin bağlandığı rıhtım ve gerisindeki yapılarında rıhtımla ilişkili yapılar olduğunu göstermektedir.
Rıhtım duvarının batı bölümünde 0.40×0.60 m. ölçülerinde bir kanal görülmektedir ve bu kanal, daha önceki yıllarda Prof.Dr C. Bayburtluoğlu tarafından yapılan kazılar sırasında Sütunlu Cadde üzerinde bulunan Latrina yapısının kanalizasyon tesisi olarak inşa edilerek limana uzatılan ve oradan liman içine doğru tahliye edilen atık su kanalının ağzı olduğu anlaşılmaktadır.
Araştırmacılar
Uzm. Ark. Selda BAYBO – Dr. Erdoğan ARSLAN
Konya, Selçuk Üniversitesi Arkeoloji Bölümü