Kent ve Akropolis Araştırmaları – 2014
Kent ve Akropolis araştırmaları; Phaselis’in yerleşim akeolojisini kentin tarihsel gelişim süreci içerisinde mimari dokusu ve taşınmaz kültür varlıkları özelinde değerlendirmeyi ve çok yönlü araştırma birikimi içinde analiz etmeyi hedefler.
11 Ağustos
2014 yılı Akropolis Araştırmaları, geçen sezon sürenin bitmesi nedeniyle araştırması tamamlanmamış olan, Akropolis’in güneybatısında, teraslanmış alan üzerine oturtulmuş, 3 basamağı görülebilen, tespit edildiği kadarıyla, kuzey-güney doğrultulu ve üzerinde yapı yazıtını taşıyan sütunlu bir yapıya girişin kuzeyinde yer alan yapı kompleksi etrafında, 30-35 metre yükseklik hattında devam ettirilmeye başlanmıştır. Söz konusu yapı kompleksinin niteliğini ve alanın kullanımını anlamak için, tiyatro yönünde kuzeydoğu istikametinde yak. 20-30 m2’lik alan taranmıştır. Yapılan araştırmalar, 2013 yılında krokisini çıkarttığımız yapı kompleksinin konumlandığı alandan itibaren topografyanın kuzey yönünde hafif bir eğimle yükseldiği gözlemlenmiştir.
Kentin geçirdiği depremler ve 90’lı yıllarda Akropolis’te çıkan yangın nedeniyle, alanda yer alan yapı taşları oldukça parçalanmış durumdadır.
12 Ağustos
Sütunlu yapı kompleksinin kuzey-kuzeydoğusundan itibaren doğu istikametinde devam ettirilen araştırmalarda alanın kuzey giriş kapısına ait olduğu düşünülen kapı lentosu parçaları kaydedilmiştir. Yüzeyde dört parçası görülebilen lento parçaları 1.30 x 0.45 metre ölçülerindedir. Söz konusu kapı kalıntılarının 4 metre doğu istikametinde, alanın kuzey ve doğu duvarlarının kesiştiği köşe blokları da in-situ durumdadır. Söz konusu köşe ile kuzey kapısı arasındaki kuzey duvarı da 4.20 metre uzunluğunda ve 0.40 metre yüksekliğe kadar korunmuştur. Alanın doğu duvarı ise 0.95 metre yüksekliğe kadar korunmuştur.
13 Ağustos
Sütunlu yapı kompleksinin doğu yönünde devam ettirilen çalışmalarda, alanın doğu duvarından içeride, yine kuzey güney doğrultulu olarak, sütunlu girişe doğru alanın bir basamakla yükseltilmiş 0.74 metre genişliğinde platform şeklinde düzenlendiği gözlemlenmiştir.
Alanın kuzey bölümünde de doğudaki platforma benzer şekilde ana kayanın düzleştirildiği görülmektedir, fakat bu kısım oldukça tahrip olmuş durumdadır. Söz konusu kuzey platformu, alanın batısında yer alan ve muhtemelen de güney limandan akropolise çıkan merdivenli yolun girişine kadar 4.50 metre uzunluğunda ve 1.32 metre genişliğinde uzanmaktadır.
14 Ağustos
Bugünkü çalışmalar, üç günlük arazi çalışmalarını değerlendirmek ve literatür çalışması yapmak için araştırma istasyonunda sürdürülmüştür.
15 Ağustos
Sütunlu yapı kompleksinin etrafında sürdürülen çalışmalar devam ettirilmiş ve alanın kuzeydoğu köşesinin yaklaşık 2 metre önünde tamamen çökmüş olduğu için ağzı tespit edilemeyen bir sarnıç bulunduğu gözlemlenmiştir. Sarnıcın güney dibinde in-situ olarak korunmuş bir kapı lentosu bulunmaktadır.
Söz konusu lentonun 2-3 metre güneyinde ise sağlam bir şekilde korunmuş, yuvarlak ağızlı bir sarnıç daha kaydedilmiştir. Sarnıç ağzının çapı 60 cm ölçülerindedir. Ağzın üzerindeki kapak da kısmen korunmuş durumdadır. Güney sarnıcın da hemen dibinde in-situ halde bir kapı lentosu bulunmaktadır. Söz konusu kapı girişi, doğu-batı uzanımlı, 1.45 metre genişliğinde bir ara yola açıldığı gözlenmiştir.
16 Ağustos
Orta Liman’ın kuzeybatısındaki yapının 6.60 m uzunluğundaki kuzey-güney doğrultu doğu duvarı boyunca, yapının dışına doğru 1 m’lik alan çalışma alanı olarak belirlenmiş olup, yüzey seramikleri taraması yapılmıştır.
Alanda profilli, profilsiz bütün seramik parçaları toplanmış ve fotoğraflanmıştır. Toplanan seramiklerin adedi 384’tür. Bunlardan; Çatı kiremiti: 25 adet; Sofra ve mutfak kabı parçaları: 359 adet; Amphora parçaları: 39 adettir.
17 Ağustos
Sütunlu yapı kompleksinin etrafında sürdürülen çalışmalar devam ettirilmiş ve söz konusu alanın yaklaşık 5 metre güneyinde, apsisi oldukça iyi durumda olan, üç nefli bir planlamaya sahip olduğu anlaşılan, bazilikal formda bir kilise kalıntısı tespit edilmiştir. Geçen yıl tespit ettiğimiz AKR-SRNC-2 kodlu, 36o 52’09.1” K, 30o 55’11.8 D” koordinatlarında yer alan, 4.80×4.10 m ölçülerinde bir çevre duvarı ile çevrelenmiş olan sarnıcın da söz konusu kilise yapısı ile bağlantılı olabileceği görülmüş ve çalışmaların güney yönünde devam ettirilmesine karar verilmiştir.
19 Ağustos
Sütunlu yapı kompleksinin etrafında sürdürülen çalışmalar güneyde bazilika yönünde devam ettirilmiştir. Sütunlu girişin doğu kenarında, bronzdan bir heykelin yerleştirildiği heykel kaidesinin yaklaşık 1 metre kadar yakınında, yine doğu tarafta, yaklaşık 0.40 x 0.46 metre ölçülerinde bir heykel kaidesi daha tespit edilmiştir. Yapının güney ve doğu duvarlarının kesişim yerinde uzanan ve yer yer iki sıra monumental blokların korunduğu gözlenmiştir.
20 Ağustos
Sütunlu yapı kompleksinin etrafında sürdürülen çalışmalar güneyde bazilika yönünde ve doğuda yuvarlak ağızlı sarnıcın in-situ olarak korunan kapı lentosunun açıldığı ara cadde yönünde devam ettirilmiştir. Yapının güney duvarı yönünde yapılan çalışmalarda, Roma dönemi duvarının yanında, daha sonraki dönemlerde çift duvar şeklinde bir düzenlemenin yapıldığı tespit edilmiştir.Söz konusu ara yolun yaklaşık 5 metre kadar kesintisiz olarak devam etiği görülmüş ve çalışmaların bu yönde devam ettirilmesine karar verilmiştir.
21 Ağustos
Sütunlu yapı kompleksinin etrafında sürdürülen çalışmalar doğuda yuvarlak ağızlı sarnıcın in-situ olarak korunan kapı lentosunun açıldığı ara cadde yönünde devam ettirilmiştir. Söz konusu yolun yaklaşık 5-6 metre kadar sonra, kuzeye doğru devam eden başka bir yola çatal yaptığı tespit edilmiştir. Yolun doğrultusunun ise doğu yönde devam ettiği görülmüştür.
Ayrıca Akropolis’in Güney-Güneybatı Ucunda Yer Alan Bazilikal Formdaki Kilise ile bağlantı içerisinde olduğu tespit edilen AKR-SRNC-2 kodlu, 36o 52’09.1” K, 30o 55’11.8 D” koordinatlarındki sarnıcın bulunduğu alanda sarnıcı çevreleyen duvarın iç kısmından başlayarak batı-doğu yönünde 5.50 m, güney-kuzey yönünde 2 m genişliğinde bir alanda yüzey seramik taraması yapılmıştır.
Çalışmaya başlanmadan önce alan fotoğraflanmıştır. Belirtilen ölçülerde taranan alandan ele geçen seramikler türlerine göre sınıflandırılmış, fotoğraflanmış, profilli parçalar çizilmiştir.
Yüzey taramasından ele geçen seramiklerin toplam adeti 104 olup, bunlardan sadece 7 tanesi profil vermektedir. Taraması yapılan grubun büyük bir kısmını profilsiz, küçük seramik parçaları oluşturmaktadır. Boyut, form, hamur yapısı ve cidar kalınlığı özellikleri dikkate alınarak sınıflandırılmaya çalışılan seramik parçaları aşağıdaki gruplara ayrılmışlardır: Çatı kiremiti: 18 adet; Mutfak kabı: 11 adet; Sofra kabı: 44 adet; Amphora: 22 adet; Bilinmeyen/ sınıflandırılamayan: 9 adet.
22 Ağustos
Bugünkü çalışmalar, sütunlu yapı kompleksinin güneyinde tespit edilen bazilikal formdaki kilisenin konumlandığı alanın sınırlarını ve formunu tespit etme yönünde devam ettirilmiştir. Sınırları Akropolis’in güney-güneybatı ucuna kadar uzandığı görülen yapının oldukça büyük boyutlarda ve muhtemelen iki evreli bir planlama gösterdiği tespit edilmiştir. Yapıda Roma Dönemi yapı taşlarının da kullanıldığı gözlemlenmiştir.
23 Ağustos
Bazilikal formdaki kilisenin konumlandığı alanın sınırlarını ve formunu tespit etme yönünde devam ettirilmiştir.
Aynı gün içerisinde alanın seramikleri hakkında gebel bir bilgi edinmek için, Bazilikanın hemen batısında uzanan surunun yaklaşık 8 metre aşağısında kuzey-güney doğrultusunda 1’e 2 metre boyutlarında bir çalışma alanı oluşturulmuştur. Bu alan öncelikle fotoğraflanmış, alanın yüzey seramik taraması gerçekleştirilmiş ve bulunan profilli seramik parçaları çizilmiştir.
Alan, akıntı toprak ile kaplı olduğu için özellikle ağaç diplerinde farklı dönemlerden seramik örnekleri toplanmıştır. Klasik Dönem’e tarihlenen siyah figürlü bir boyun parçası, alandan ele geçen erken dönem bir örnek olması bakımından ayrı bir önem taşımaktadır.
Alandan toplanan seramik adedi 45 olup, bunların 6 tanesi profilli parçalardır. Sınıflandırılan diğer seramik gruplarının adetleri şu şekildedir: Çatı kiremiti: 1 adet; Amphora parçası: 6 adet; Mutfak kapları: 10 adet; Sofra kapları: 14 adet; Boyalı seramik parçaları: 8 adet.
25 Ağustos
Bazilikal formdaki kilisenin konumlandığı alanın sınırlarını ve formunu tespit etme yönünde devam ettirilmiştir. Alan tarama ve tanımlama çalışmaları tamamlanan Sütunlu Yapı Kompleksinde ise plan çizim çalışmaları başlatılmıştır.
Orta liman çevresinde yürütülen çalışmalarda ise, harf karakteri dolayısıyla İ.S. 2-3. Yüzyıllar arasına tarihlenebilecek bir mezar yazıtı tespit edilmiştir. Söz konusu yazıtın, 1992 yılında Antalya Müzesi tarafından Phaselis’te gerçekleştirilen temizlik çalışma-ları sırasında bulunmuş ve sonrasında ters çevrilmiş olduğu tespit edilmiştir. Yazıt Serapion oğlu Serapion isimli Phaselis’li bir vatandaşın, babası ile birlikte bir ev yaptırdığını kaydeder.
26 Ağustos
Çalışmalar Bazilikal formdaki kilisenin konumlandığı alanın sınırlarını ve formunu tespit etme yönünde devam ettirilmiştir. Naos ve apsis yönünde yürütülen çalışmalarda, apsisin kısmen 4 metre kadar korunduğu görülmüştür. Tetragonal agora içinde yer alan bazilikanın apsisi gibi kuzeydoğu yönelimli ve yarım daire şeklinde inşa edilen apsis örgüsünde iki sütun tamburu olmak üzere çok sayıda devşirme malzeme kullanılmıştır. Naos (orta nef) ve yan nefleri ayıran sütun kalıntıları da alanda in-situ olarak tespit edilebilmektedir. Sütunların üzerinde durduğu temel olan stylobatı oluşturan yapı taşları da neredeyse tüm olarak korunmuştur. Naos alanında çok parçalı ve tahrip olmuş durumda da olsa kaplama plakalarına da rastlanmıştır. Sütunlu Yapı Kompleksinde başlanan plan çizim çalışmalarına da devam ettirilmiştir.
27 Ağustos
Bugünkü çalışmalar, arazi çalışmalarını değerlendirmek ve literatür çalışması yapmak için araştırma istasyonunda sürdürülmüştür.
28 Ağustos
Sütunlu Yapı Kompleksinde ise plan çizim çalışmaları tamamlanmıştır. Söz konusu alanda yer alan yapı kalıntılarına dair şimdilik üç farklı dönem tespit edilmiştir. Ayrıca, işlevsel olarak değerlendirildiğinde bu alanın; bazilikal planlı kilisenin de içinde yer aldığı mekâna girişi sağlayan, akropoliste yer alan bazı sokakların bağlandığı bir meydanın güneyindeki sütunlu ve anıtsal bir giriş olduğu varsayılabilir (ayrıntılı bilgi için bkz. “Akropol Doğu Roma Hıristiyanlık Dönemi I no’lu Bazilikal Planlı Kilisesi ve çevresinde Yapılan Çalışmalar” raporu). Bazilikal formdaki kilisenin konumlandığı alanın sınırlarını ve formunu tespit etmeye yönelik çalışmalar tamamlanmış ve plan çizim aşamasına geçilmiştir.
29 Ağustos
Bazilikal planlı kilise ve çevresinde ki yapılara ilişkin plan çalışması tamamlanmıştır. Yapı akropolis üzerinde yer almaktadır. Yaklaşık kuzeydoğu – güneybatı yönelişe sahip dikdörtgen planlı kilise akropolisin güney yamacında yer alan ve istinat duvarları ile düzenlenmiş bir teras üzerinde, Akdeniz ve Phaselis’in Güney Limanına hâkim bir alanda inşa edilmiştir.
Kilisenin Kuzey batı nef duvarı söz konusu olan teras duvarı üzerine yerleştirilmiştir. Yapı günümüze çok tahrip olarak ulaşabilmiştir. Bu nedenle apsis yarım kubbesini taşıyan apsis cephe duvarlarından başka ayakta kalan bir unsur izlenememektedir. Bu ana kadar yapılan çalışmalar ışığında söz konusu yapının, portikolu bir atriuma ve nartekse sahip üç nefli helenistik bazilikal plan şemasında inşa edilmiş olduğu anlaşılmıştır. Yapının ana örtü sistemi her ne kadar ahşap olsa da apsis örtüsünün yarım kubbe olduğu görülmektedir (daha ayrıntılı bilgi için bkz. “Akropol Doğu Roma Hıristiyanlık Dönemi I no’lu Bazilikal Planlı Kilisesi ve çevresinde Yapılan Çalışmalar” raporu).
30 Ağustos
Bugünkü çalışmalar, arazi çalışmalarını değerlendirmek ve literatür çalışması yapmak için araştırma istasyonunda sürdürülmüştür.
06 Eylül
Akropolis’in kuzeybatı etekleri üzerinde, skene ve cavea’sı ile ayakta duran tiyatronun geçen yılkı araştırmalarımız sırasında çekilen ortografik fotoğraflarının yerinde kontrolü çalışmaları tamamlanmış ve plan çizimlerine başlanmıştır. Şu an Roma Dönemi planı gösteren tiyatronun bir öncülü olduğu düşünülmektedir.
08 Eylül
Askeri Liman ile Güney Limanı birbirine bağlayan ana caddeyi Güney Liman tarafında sonlandıran, tek kemerli ve üzerinde İmparator Hadrianus’un Phaselis’e gelişini kutlayan bir ithaf yazıtı taşıyan Hadrian Kapısı’nın röleve çizimleri yerinde kontrol edilmiştir.
09 Eylül
Tiyatro ve Hadrian Kapısı’nda sürdürülen çalışmalara devam edilmiş ve kent surlarının dışında yer alan üç nekropolis alanından en büyüğü olan ve doğuda İnce Burun’a kadar uzanan kuzeydoğu nekropolis alanında epigrafi çalışmalarına başlanılmıştır. Kuzey limandaki mendireğin karşısında bulunan iki katlı yapının (mezar yapısı olarak kullanıldıktan sonra taşları devşirme olarak farklı bir yapı için kullanılmış) kapı eşiğinin bitişiğinde yer alan bir blokta 3 satırdan oluşan yeni bir yazıt tespit edilmiştir. Sol köşeden ve alttan kırık olan blok taşın yazıtlı kısmı eşiğin iç kısmına baktığı için ıstanpaj alımı söz konusu olmadığından, yazıtın sadece okunması yapılıp taşın ölçüleri alınarak karta geçirilmiştir. Hellenistik Dönem’e tarihlendirilen yazıt, Athanion’un (Ἀθανίων ) eşi Nais’ın mezar yazıtıdır. Athanion isminin TAM II, 1185’teki yazıtta demiurgosluk yaptığı bilinen Athanion ile aynı döneme işaret etmesi söz konusu yazıtların birbiriyle bağlantılı olma olasılığını güçlendirmektedir. Bu nedenle yeni yazıtın, TAM II, 1185’teki Athanion’un eşinin mezar yazıtı olduğu düşünülmektedir.
10 Eylül
Kuzeydoğu nekropolis’inde çalışmalara devam edilmiş ve daha önce Blackman ve ekibi tarafından şehrin kuzey yakasından nekropolis’e giden iki ana yolun kesiştiği noktada, bulunan yazıtın (Blackman, nr. 6) yeri tespit edilmiş; yazıtın ıstanpajı alınarak, okuması yapılmış ve ölçüleri alındıktan sonra fotoğraf çekimi yapılmıştır. Söz konusu yazıt Olympos vatandaşı Elpidophoros tarafından kendisi, eşi ve çocukları için yaptırılmıştır.
11 Eylül
Bugünkü çalışmalar, arazi çalışmalarını değerlendirmek ve literatür çalışması yapmak için araştırma istasyonunda sürdürülmüştür.
12 Eylül
Kuzeydoğu nekropolis alanında epigrafi çalışmalarına devam edildi. Kuzey limandaki mendireğin tam karşısında uzanan sahilin 30-40 m. içerisinde, Herophilos’un lahtinde bulunan ve daha önce Blackman (nr. 9, lev. 73) tarafından yayınlanan mezar yazıtının üç parçası tespit edildi. Yazıtın estampajı alınarak, okuması yapılmış ve ölçüleri alındıktan sonra fotoğraf çekimi yapıldı. Yazıtta Herophilos, mezarı kendisi, karısı, oğlu Herophilos, oğlunun karısı Iole, kızları Ammia ve Herophile için yaptırdığını belirmektedir. Yazıtın yer aldığı tabula ansata’nın her iki tarafında birer kalkan kabartması olduğuna dair izler bulunmaktadır, fakat her iki tarafta oldukça parçalanmış ve tahribata uğramıştır.
13 Eylül
Bérard (nr. 92) tarafından bulunarak yayınlanan bir yazıtı tespit etmek üzere Tiyatro yapısına gidildi ve Tiyatronun sahne binasının kalıntıları arasında yazıta ulaşıldı. Yazıtın estampajı alınarak, okuması yapıldı ve ölçüleri alındıktan sonra fotoğrafı çekilip envanterlendi. Yazıtın boyutları söz konusu yazıtın tiyatronun inşa işlerine ilişkin bir yapı yazıtı olabieleceğini düşündürmektedir. Yazıtta okunan ΑΡΙ harflerinin de Καίσαρι kelimesinin son üç hecesine ait olma ihtimali yüksektir.
15-17 Eylül
Söz konusu günlerde kentte yer alan yazıtları daha iyi görüntülemek ve okunamayan yada okunmasında güçlükler çekilen yazıtları yeni bir teknolojiyle fotoğraflama çalışmalarına ağırlık verilmiştir. Epigrafların yazıt okumada karşılaştıkları en büyük problemlerden biri yazıt taşıyıcısının korunum durumudur. Yüzyıllarla ifade edilen süreler boyunca açık havada kalmalarından dolayı görülen aşınma kimi zaman malzeme üzerindeki yazıtların yanlış deşifre edilmesine neden olmakta ve hatta deşifrasyonu imkansız kılmaktadır. Son yıllarda lazer scaner (Laser-Scanning) ve polunom doku resimleme (Polynomtexturabbildung) gibi teknolojiler söz konusu okuma zorluklarını iyileştirme yolunda önemli ilerlemeler kaydedilmesine olanak sunmaktadır. Fakat söz konusu teknolojileri kullanmak hem çok masraflı hem de oldukça meşakkatlidir. Türkçe’ye “Yansıtma Transformasyonu ile Görüntüleme” olarak çevrilebilecek RTI (= Reflectance Transformation Imaging) teknolojisi de sayısal bir fotoğraflama metodudur. Bu metot, fotoğrafı çekilen objenin yüzey formunu ve rengini yansıtır ve her açıdan interaktif olarak tekrar ışıklandırılarak objenin yüzey formunun ve renginin matematiksel olarak iyileştirilmesine hizmet eder. Böylelikle herhangi bir fiziksel temasta bulunmaksızın objenin yüzey bilgileri ayrıntılı olarak görülebilir kılınır ve kayıt altına alınır. RTI-uygulaması epigrafik belgelerin ileri teknoloji ile fotoğraflanıp değerlendirilmesi çalışması Türkiye epigrafi araştırmaları için bir ilktir ve sonraki çalışmalar için bir örnek teşkil edip, yol gösterici olacaktır.
18 Eylül
Tiyatro ve tiyatronun kuzeydoğu istikametinde araştırmalar devam ettirildi. Tiyatronun doğu caveasının son basamaklarının bir üst kademesinde, erken dönem işçiliği gösteren bir mezar stelinin alınlıklı üst kısmı tespit edilmiştir. Yüksekliği 0.28m, genişliği 0.29 m ve derinliği 0.14 m olan söz konusu stelin üçgan alınlığının ortasında yuvarlak formlu bir kabartma yer almaktadır. Köşe akroterleri ve tepe akroteri kırık olan stel muhtemelen, daha önce Kalinka tarafından bulunmuş olan TAM II 1218 nolu yazıtın üst kısmıdır.
Tiyatro’dan itibaren akropolis üzerinde doğu-kuzeydoğu yönünde yürütülen çalışmalarda Apollon Iatros’a adanmış bir adak yazıtı tespit edilmiştir. 2005 yılında (Adak-Tüner-Şahin, nr.2) yayınlanmış olan söz konusu yazıt fotoğraflanmış ve envanterlenmiştir. Yazıt kaidesinin üzerinde oldukça küçük boyutlarda iki ayak izi bulunmaktadır, buradan söz konusu kaidenin üzerinde muhtemelen Apollon’a ait bir heykel bulunuyordu denilebilir.
Söz konusu kaidenin yaklaşık 20 metre kadar doğusunda oldukça nitelikli blok taşlardan inşa edilmiş sütunlu bir yapı kompleksi bulunmaktadır. Bu alanda İS 2-3. Yüzyıllara tarihlenebilecek yapı süslemelerine sahip yapı taşları tespit edilmiştir. Oldukça yoğun olan bitki örtüsü nedeniyle bu alanda yürütülecek ayrıntılı çalışmaların seneye yapılması planlanmıştır.
20 Eylül
Tiyatronun doğu – kuzeydoğu istikametinde araştırmalar devam ettirildi. Akropolis’in kuzeydoğu bölümünde çatı kemerine kadar korunmuş iki odalı bir yapı tespit edilmiştir. Söz konusu yapıda kaçak kazıcıların açtıkları kazı çukurunda ısıtma sistemine (=hypocaust) rastlanmıştır. Bu sebeple yapının küçük bir hamam olduğu düşünülmüş ve yapının krokisi çıkartılmıştır. Yapının girişi doğudandır ve batı odasında biri büyük, diğeri küçük iki niş bulunmaktadır. Yapının üst duvarlarında ısıtma borularının in-situ olarak korunduğu görülmektedir. Tüm duvarları sıva ile kaplanmış yapının batı odasının batısında yer alan pencerenin sağında ve solunda kırmızı boyalı fresko kalıntıları tespit edilmiştir. Söz konusu yapıda önümüzdeki yıl daha ayrıntılı çalışılıp planının çıkarılmasına karar verilmiştir.
Kuzeye doğru devam ettirilen çalışmalarda, oldukça büyük boyutlarda ve en az üç mekandan oluşan büyük bir yapı kompleksi tespit edilmiştir. Söz konusu yapının ilk bölümünden ikinci kısmına geçiş 3 büyük kapı ile sağlanmaktadır. Kapıların üçü de ayaktadır ve orta kapının üst lentosunda kapı montesine ilişkin mimari yapı kalıntıları ile güney lentosunda fresko kalıntıları gözlenmektedir. Yapının doğu kısmı maalesef deniz kısmındaki dik bayır kısmında çökme olduğu için sonlandırılamamaktadır. Bu alanda yüzeydeki ince toprak tabakasının hemen altında mozaik kaplamaları görülebilmektedir. Alandaki yoğun bitki örtüsü dolayısıyla yer yer açığa çıkmış olan mozaik kaplamanın tüm alan boyunca uzandığı tespit edilebilmektedir. Yine aynı alanda mimari süslemelere sahip yapı kalıntıları görülmektedir. Söz konusu gözlemler dolayısıyla buradaki yapıda kamusal bir alan beklenmelidir. Bu alanda yürütülecek çalışmaların da (plan çizimi) önümüzdeki çalışma sezonunda tamamlanmasına karar verilmiştir.
Akropolis’te sürdürülen bugünkü çalışmalar sırasında çeşitli boyutlarda ve formlarda 14 adet sarnıç tespit edilmiştir. Akropolis üzerinde geç dönemlere kadar devam eden yerleşimin su ihtiyacı her dönemde bu alanda yer alan söz konusu sarnıçlardan sağlanmıştır. Dolayısıyla akropolis üzerindeki sarnıçların önemi büyüktür. Önümüzdeki sezon çalışmalarında söz konusu sarnıçlar ve akropolis üzerindeki su temini üzerine yoğunlaşma kararına varılmıştır.
Araştırmacılar: Nihal TÜNER ÖNEN, Yalçın MERGEN, Banu MARKSTEİNER, Emine BİLGİÇ, Betül GÜREL, Erkan KURUL, Ezgi ÇELİK, Fatih YILMAZ ve Mehmet KÜRKÇÜ.