Phaselis Araştırmaları
  • tr
  • en
  • Ana Sayfa
  • Proje Hakkında
    • Araştırma Hakkında
    • Araştırma Planı
    • Amaç ve Hedefler
    • Araştırmanın Ana Hatları
    • Araştırma Ekibi
  • Phaselis
    • Araştırma Birikimi
    • Tarihsel Gelişim
    • Kentin Konumu
    • Sit Alanı Sınırları
    • Nekropolis Alanları
    • Kent Yapıları
      • Akropolis
      • Ana Cadde
        • Hadrian Kapısı
        • Domitian Agorası
        • Tiyatro
        • Küçük Hamam
        • Latrina
        • Büyük Hamam
      • Batı Yerleşim
        • Tetragonal Agora
        • Aquaductus
      • Limanlar
      • Kuzey Yerleşim
    • Antik Kaynaklar
    • Epigrafik Belgeler
    • Bibliyografya
  • Araştırmalar
    • Teritoryal Araştırmalar
      • Teritoryal Araştırmalar Güncesi 2016
      • Teritoryal Araştırmalar Güncesi 2015
      • Teritoryal Araştırmalar Güncesi 2014
      • Teritoryal Araştırmalar Güncesi 2013
    • Kent ve Akropolis Araştırmaları
      • Kent ve Akropolis Araştırmaları Güncesi 2016
      • Kent ve Akropolis Araştırmaları Güncesi 2015
      • Kent ve Akropolis Araştırmaları Güncesi 2014
      • Kent ve Akropolis Araştırmaları Güncesi 2013
    • Epigrafik Araştırmalar
      • Epigrafik Araştırmalar Raporu 2016
      • Epigrafik Araştırmalar Raporu 2015
      • Epigrafik Araştırmalar Raporu 2014
      • Epigrafik Araştırmalar Raporu 2013
    • Ekolojik Araştırmalar
      • Ekolojik Araştırmalar Raporu 2016
      • Ekolojik Araştırmalar Raporu 2015
      • Ekolojik Araştırmalar Raporu 2014
      • Ekolojik Araştırmalar Raporu 2013
    • Liman ve Sualtı Araştırmaları
      • Liman ve Sualtı Araştırmaları Raporu 2016
      • Liman ve Sualtı Araştırmaları Raporu 2015
      • Liman ve Sualtı Araştırmaları Raporu 2014
      • Liman ve Sualtı Araştırmaları Raporu 2013
    • Flora – Fauna Araştırmaları
      • Flora – Fauna Araştırmaları Raporu 2016
      • Flora – Fauna Araştırmaları Raporu 2015
      • Flora – Fauna Araştırmaları Raporu 2014
      • Flora – Fauna Araştırmaları Raporu 2013
  • Haberler
  • Yayınlar
  • İletişim
  • Veritabanı
  • Ekoloji Araştırmaları
    Flora Fauna Araştırmaları
    Phaselis Araştırmaları
    Flora-Fauna Araştırma Raporları
  • Phaselis Araştırmaları
    Flora-Fauna Araştırma Raporları
Anasayfa » Phaselis Araştırmaları » Flora – Fauna Araştırmaları » Flora – Fauna Araştırmaları Raporu 2014

2014 Yılı Phaselis ve Teritoryumu Botanik (Flora) Araştırma Raporu

  • Likenler Raporu 2014
  • Phaselis Siyah Mikromantarları

Otel Yapımı Planlanan Alana (Phaselis Antik Kenti-Antalya) Ait Liken Çeşitliliği

Liken, bir mantar türü ile en az bir yeşil alg ve/veya mavi-yeşil bakteri türünün simbiyotik ilişki kurması ile oluşmuş ekolojik birlikteliktir. Bir araya gelen bu canlıların fizyolojik, anatomik ve morfolojik açıdan yeniden yapılanmasıyla liken tallusu oluşmuş, mantarın hakimiyetinde süre gelen parazittik yaşam, simbiyotik yaşama dönüşmüştür. Bu değişim sonucunda mantar hifleri, alg hücrelerini sarmalayarak farklı liken türlerine göre değişen yapıda yalancı dokular oluşturmuştur. Yalancı mantar dokuları, yeşil alg veya mavi-yeşil bakterilere korunaklı bir ortam ve su temini sağlarken, yeşil alg veya mavi-yeşil bakteriler mantar bileşenine besin temin etmeye başlamıştır. Fotosentez yapabilmeleri ve çıplak kayalar üzerinde bile yaşayabilmeleri, Dünya yüzeyinin %8’lik kısmını kaplayan likenleri daha da önemli hale getirmektedir. Dünya’nın farklı habitatlarını farklı tür çeşitliliği ile temsil eden likenler varlıkları ile, bulundukları ortamın doğallığını koruduğunun göstergesidir. Bir alanda istilacı türler haricinde doğal liken çeşitliliği yayılışında değişiklik yok ise, o ortamın hiçbir değişikliğe uğratılmadan korunması büyük önem taşımaktadır. Ne yazık ki, günümüzde kentleşme, sanayileşme, yanlış turizm ve tarım faaliyetleri nedeniyle doğal kaynaklarımız hızla yok edilmekte ve tahrip edilmektedir. Bu doğal kaynaklardan biride likenlerdir. Kentsel bölgelerde doğal ortamın korunmaması ve çevre koruma faaliyetlerinin çoğunlukla ihmal edilmesinden, azot seven liken türleri dışında çok nadir liken türüne rastlanmaktadır. Bu nedenle var olan kaynaklarımızı kaybetmemek için kentsel faaliyetleri kalıcı olarak doğal ortama taşımamamız gerekmektedir. Yapılacak turistik veya kentsel faaliyetin çevre mevzuatımızın dayandığı temel ilkelerden olan sürdürülebilir kalkınma ilkesine uygun olarak doğal ortamı geçici süreliğine ve değiştirmeden kullanma şeklinde yürütülmelidir. Tüm yukarıda bahsedilenlerin ışığı altında Phaselis Antik Kenti; kültürel, arkeolojik, jeolojik, jeomorfolojik ve biyolojik zenginliklerin tamamının bir arada bulunduğu, doğal hali ile korunması gereken bir doğa harikasıdır. Alan, çevresel değişime son derece duyarlı olan liken benzeri canlılara ev sahipliği yapmaktadır. Bu canlılara zarar verme veya yok olmalarına neden olma olasılığı göz önünde bulundurulduğunda çevre mevzuatımızın ihtiyat ilkesi gereği bu alanda tesis kurmak ve çok sayıda insanın hizmetine açmak yasal olmadığı gibi çevresel olumsuzluğa sebep olma riskini de göze almayı gerektirmektedir.

Arazi çalışması, Phaselis Antik Kenti’nin otel yapım alanı olarak planlanan bölgede, K 36° 31′ 32″- D 30° 31′ 45″ koordinatı (20 m – 30 m.) ve çevresinde, 13.09.2014 tarihinde yapılmıştır. Liken örnekleri, teşhis edilebilecek büyüklükte ve kendini toparlaması için substrat üzerinde bir miktar tallus bırakılarak alınmıştır. Aşağıdaki listede liken taksonları, toplayıcı numarası ve örneklerin kaldırıldığı fungaryuma ait numaraları bulunmaktadır. Arazi çalışması sırasında örnek alınmadan belirlenen türler için “Gözlem” kelimesi kullanılmıştır. Yapılan laboratuvar çalışmaları sonucunda alanda 24 liken taksonu belirlenmiştir. Bu taksonlardan Leprocaulon microscopicum (Vill.) Gams Antalya ili ve ilçeleri için ilk kez kayıt edilmiştir ve korunmalıdır.

Porpidia albocaerulescens

Porpidia albocaerulescens

Leprocaulon microscopicum (Antalya için yeni kayıt)

Leprocaulon microscopicum (Antalya için yeni kayıt)

Cladonia pyxidata

Cladonia pyxidata

Cladonia rangiformis

Cladonia rangiformis

Aspicilia contorta subsp. hoffmanniana S. Ekman & Fröberg
O.TUFAN CETİN 3615 Fungaryum No: 258
Caloplaca crenularia (With.) J.R.Laundon
O.TUFAN CETİN 3600, Fungaryum No: 242
Caloplaca inconnexa var. nesodes Poelt & Nimis
O.TUFAN CETİN 3611 Fungaryum No: 254
Candelariella aurella (Hoffm.) Zahlbr.
O.TUFAN CETİN 3613 Fungaryum No: 256
Cladonia convoluta (Lam.) Anders
O.TUFAN CETİN 3601, Fungaryum No: 243
Cladonia pyxidata (L.) Hoffm.
O.TUFAN CETİN 3602, Fungaryum No: 244
Cladonia rangiformis Hoffm.
Gözlem
Diploschistes muscorum (Scop.) R.Sant.
O.TUFAN CETİN 3616 Fungaryum No: 259
Diploschistes ocellatus (Vill.) Norman
Gözlem
Diploschistes scruposus (Schreb.) Norman
O.TUFAN CETİN 3604-b, Fungaryum No: 247
Lecidea fuscoatra (L.) Ach
O.TUFAN CETİN 3617 Fungaryum No: 260
Leprocaulon microscopicum (Vill.) Gams (Antalya için yeni kayıt)
O.TUFAN CETİN 3610 Fungaryum No: 253
Lobothallia radiosa (Hoffm.) Hafellner
O.TUFAN CETİN 3608 Fungaryum No: 251

Placopyrenium bucekii (Nádv. & Servít) Breuss
O.TUFAN CETİN 3614 Fungaryum No: 257
Porpidia albocaerulescens (Wulfen) Hertel & Knoph
O.TUFAN CETİN 3605 Fungaryum No: 248
Porpidia cinereoatra (Ach.) Hertel & Knoph
O.TUFAN CETİN 3604-a Fungaryum No: 246; O.TUFAN CETİN 3606 Fungaryum No: 249
Protoparmeliopsis bolcana (Pollini) Poelt
O.TUFAN CETİN 3603 Fungaryum No: 245
Protoparmeliopsis muralis (Schreb.) M.Choisy
Gözlem
Physcia aipolia (Humb.) Fürnrh.
O.TUFAN CETİN 3612 Fungaryum No: 255
Rhizocarpon geographicum (L.) DC.
O.TUFAN CETİN 3618 Fungaryum No: 261
Squamarina cartilaginea (With.) P.James
Gözlem
Xanthoparmelia conspersa (Ach.) Hale
O.TUFAN CETİN 3620 Fungaryum No: 263
Xanthoparmelia pulla (Ach.) O.Blanco, A.Crespo, Elix, D.Hawksw. & Lumbsch
O.TUFAN CETİN 3609 Fungaryum No: 252
Verrucaria lecideoides (A.Massal.) Trevis.
O.TUFAN CETİN 3619 Fungaryum No: 262

Araştırmacı
Yrd. Doç. Dr. Özge TUFAN ÇETİN

Akdeniz Üniversitesi, Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu,
Çevre Koruma ve Kontrol

 

Phaselis Antik Kenti Siyah Mikromantarları

İnsanlar yıllardan beri yapı malzemesi olarak taşları kullanmıştır. Doğal taşlar, doğada bol bulunmaları ve çalışılması kolay olduğu için, yüzyıllarca yaygın kullanılan yapı malzemeleri olmuştur.

Çeşitli arkeolojik ve mimari eserlerin gelecek nesillere sağlıklı biçimde bırakılması kültür mirasının aktarılmasında önem taşımaktadır. Bu bağlamda, özellikle doğal kayaçlardan yapılan eserler için gerekli önlemlerin alınması gerekmektedir.

Organizmalar ile yapı taşları her zaman etkileşim içerisindedirler. Zaman içinde çeşitli etkenlerden dolayı (fiziksel, kimyasal ve biyolojik) bozunma ve aşınma görülür. Bu etkenlerden en önemlisi biyolojik bozunma olup, kompleks bir şekilde diğer ayrışma nedenleri ile birlikte ortaya çıkmaktadır. Kültürel mirasın korunması için giderek artan endişe bu yapıların üzerindeki biyolojik etkiye olan ilginin artmasına yol açmıştır.

Tarihi yapılar uygarlıkların mirası olarak bırakılan kültür varlıklarıdır. Bu anıtların bakımı iyi yapılamadığından, günden güne yıpranarak mimari, tarihi ve estetik özelliklerini kaybetmektedirler. Tahribat oluşumunda ortama bağlı olarak yüzeysel renk değişimleri, oksidasyonlar, kimyasal kompozisyonun değişimi, mekanik etkilerin, ortam koşullarının değişiminin yanı sıra bu tarihi yapıların üzerinde yaşayan bakterilerin, mantar ve likenlerin de payı bulunmaktadır (Çorapçıoğlu 1983). Mantarlar heterotrofik türler olup gelişimlerini taş üzerinde organik kalıntılar vasıtasıyla gerçekleştirirler. Mantarlar ayrıca doğada önemli ayrıştırıcılar olup, diğer canlı gruplarıyla mutualist, simbiyotik ve patojen yaşam şekli oluşturup doğal taşların bozunmasında görev alırlar.

Mantarlar karbonat içeren kayalarda da oldukça geniş bir alanda bulunurlar. Ayrıca çevre değişimlerine bağlı olarak granit, mermer, kumtaşı, andezit, bazalt ve sabuntaşında da bulunabilirler. Kayaların içyapısına verdikleri zarar biyokimyasal ve direkt olarak biyomekanik hasar vasıtası ile olabilmektedir. İndirekt biyomekanik hasar ise mantar tarafından ekstraselüler musilaj maddelerin etkisi ile ortaklaşa gerçekleşmektedir.

Mantarlar gelişimleri için organik maddeye ihtiyaç duyarlar. Bunlar esas olarak, taş yüzeyinde bulunan mevcut mikrobiyal atıkları, metabolik ara ürünleri ve depolama malzemelerinden gelen polisakkaritleri kullanırlar. Çeşitli mantar türlerinin özellikle renkli ve anıtsal yapılar üzerindeki hasarlı alanlarda oluştuğu gösterilmiştir. Bazı mantar türleri likenlerden daha çok biyokimyasal bozunma etkisi potansiyeline sahiptir.

Mantar türlerinden, tarihi yapılar ve doğal kayaçlar üzerinde ciddi hasar oluşturan bir grup olan siyah mikromantarların, son yıllarda binalar ve özellikle tarihi-kültürel yapılarda meydana getirdikleri zararlar daha iyi anlaşılmaya başlanmış olup oldukça önem kazanmıştır. Mermer, kireçtaşı, kumtaşı gibi taşlardan oluşan birçok yapı, bu biyolojik tehdit ile karşı karşıyadır. Bu organizmaların sadece organik maddeleri değil, çeşitli mineraller, kayalar, maden cevherleri, camlar, metaller ve alaşımlarını da etkiledikleri kesin olarak ortaya çıkmıştır. Uzun yıllar taş yapılarda oluşan bozulmaların, malzemenin içinde bulunduğu fiziksel-kimyasal değişimlerden, çevresel kirlilik, iklim ve antropojenik etkilerden dolayı oluştuğuna, binalardaki çeşitli renk değişimleri ve tortulaşmanın sadece bu nedenlere bağlı olduğuna inanılmış, fakat bu görüş bazı biyologların taşlarda meydana gelen bozulmaların mikroorganizma kökenli olduğunu ispatlaması ile değişmiştir.

Bu organizmaların taş ve kayalar üzerindeki başlıca etkileri şunlardır:

* Yapıların yüzeyinde estetiği önemli derece bozan renk değişimleri ve tortu oluşumları,   (Sterflinger et al. 1999)

* Fiziksel ve mekanik etkiler (Sterflinger and Krumbein 1997),

* Ortama salınan çeşitli organik-inorganik asitler, gazlar ve bunların birlikte reaksiyonları (biyokorozyon) (Eckhard 1985).

Binalar ve tarihi yapılar, siyah mikromantarların hem mekanik hem de fizyolojik etkilerine maruz kalırlar. Mantarlar ve likenler salgıladıkları asitler, mekanik delme veya taşın içerisinde çoğalarak büyüme ile taşların yapılarını bozarlar, parçalanarak ufalanmalarını sağlarlar. Mantarların ve likenlerin mekanik etkileri doğal kayaçları etkiledikleri gibi binalardaki tuğla ve betonları da etkiler (Gravesen et al. 1994, Sert et al. 2007).

Taş yapılar üzerinde çok farklı büyüklüklerde koloniler meydana getiren likenler ve büyüklüğü 2 µm ile 2 cm arasında değişebilen krater şeklindeki çukurların oluşmasına neden olan Dematiaceae ailesine ait siyah mikro-mantarlar sebebiyle, lahitler ve diğer yapılar üzerindeki kabartma yazıların okunması, resimlerin tanınması güçleştiği gibi estetik görüntüde de bozulmalar meydana gelmektedir. Medeniyetin beşiği olan ülkemizde tarihi eserlerin korunması için öncelikle tehdit unsurlarının belirlenerek incelenmesi gerekmektedir. Tarihi eserler üzerinde tahribatlara neden olan likenler ile siyah mikrokolonial mantarların biyolojik çeşitliliğinin ve hasar potansiyellerinin araştırılması, bu konuda ileride yapılacak olan koruma çalışmalarına da temel teşkil edecektir.

Bu gerekçeyle, yüksek canlı potansiyeline ve farklı floristik yapısının yanı sıra arkeolojik öneme sahip alanlarımızdan olan Phaselis Antik Kenti araştırma alanı olarak belirlenmiştir.

      Bu araştırmada, Phaselis Antik Kenti Roma İmparatorluğu Dönemi sınırları baz alınarak çalışmanın yürütülmesi düşünülmektedir. Buna göre alanın güneyinde Beycik Limanı (K 36° 28′ 03”, D 30° 30′ 24”), Çukur Yayla (K 36° 32′ 41”, D 30° 25′ 00”-1764 m.), batısında Tekeova Dağı’nın Doğu etekleri, Kepez Dağı (1904 m.), Çitdibi Köyü (K 36° 47′ 31”, D 30° 26′ 17”-779 m.), doğusunda Akdeniz bulunmaktadır. Alan kuzeyde Boğaçay’ı denize dökülen kesimlerini içine alarak Arapsuyu’na kadar uzanmaktadır (Şekil 1). Antik kent sınırları içerisinde Tahtalı Dağı (2366 m.), Yenidağ (dağ sırası 700- 1240 m.) gibi Bey Dağları’nın önemli yüksek rakımlı bölgeleri de bulunmaktadır. Phaselis Antik Kenti, M.Ö. 43’de Roma, 5. ve 6. yüzyıllarda Bizans egemenliği altına girmiş ender güzellikteki antik kentlerimizdendir. Phaselis 1158’deki Selçuklu kuşatmasından sonra gerek depremler ve gerekse limanının işlevselliğini kaybetmesinin ardından önemini kaybedip, 13. yüzyılın başlarından itibaren tamamen terk edilmiştir. Kentten günümüze çoğunlukla Roma ve Bizans dönemi kalıntıları ulaşmıştır. Bunlar şehrin ana aksını oluşturan ve Kuzey-Güney limanlarını birleştiren ana caddenin iki yanında sıralanır. Cadde, agora ile tiyatro arasında genişleyerek küçük bir meydan oluşturur. Meydanın güneydoğu köşesinde basamaklar tiyatro ve akropolis tepesine ulaşımı sağlar. Tiyatro küçük boyutlu tipik bir Hellenistik dönem tiyatrosudur. Roma döneminde sahne binasının eklendiği, Geç Bizans’ta ise sahne binası duvarının kısmen şehri koruyan yeni surların bir parçası olduğu kalıntılarından anlaşılmaktadır. Kuzey limanı arkasındaki yamaç ise şehrin mezarlık alanıdır. Tarihçiler, şehrin baş tanrıçasının savaşın ve bilgeliğin tanrıçası Athena olduğunu yazarlar. Henüz bulunmamış Athena tapınağı ve diğer önemli yapıların bugün ormanla kaplı olan akropol tepesinde yer aldığı düşünülmektedir (Anonim 2012).

Kültürel miras yönünden son derece zengin bir ülke olan Türkiye’de, tarihi eserlerin üzerinde yaşayan mikroorganizmaların zararlı etkilerinden korunmasına yönelik ileride yapılması düşünülen çalışmalara temel oluşturacak olan bu projede öncelikle:

* tarihi eserler üzerinde önemli ölçüde tahribata yol açan siyah mikrokolonial mantarların türlerinin morfolojik, biyokimyasal ve moleküler genetik yöntemlerle tespit edilmesi,

* tespit edilen türlerin tarihi eserler üzerindeki gelişiminin gözlenerek verebilecekleri hasarın belirlenmesi hedef alınmıştır.

Materyal ve Yöntem

2014 yılı özellikle yaz aylarında, mikroorganizma faaliyeti bakımından kontrol edilmek istenen objenin durumuna göre, değişik büyüklükte taş parçaları çekiç, bıçak veya bistüri yardımı ile yüzeyden kazınarak alınmıştır. Alınan örnekler kağıt keselere konulup preparasyon ve mikrobiyolojik işlemlere kadar kuru ortamda muhafaza edilmiştir. Mantarların mezar taşları, kabartmalar, sütunlar vb. üzerindeki kolonial görüntüleri ile mikroskobik fotoğrafları çekilmiştir. Siyah mikro mantarların taşlardan izolasyonu için taş parçaları % 70`lik alkolle yıkandıktan sonra stereo mikroskop altında incelenmiş ve koloniler tek tek steril kanallı iğneyle alınarak malt extrakt agar (MeA) ve dichloran rose bengal(DRBC) besiyerlerine aktarılmıştır. Besiyerlerinde gelişimi sağlanan mantarlar petri kaplarından tekrar izole edilerek malt extrakt agar, czapek agar(CzA) ve patates dekstroz agar (PDA) besiyerlerine ekilmiştir. Morfolojik karakterizasyon için örnekler öncelikle stereo mikroskopta incelenerek koloni özellikleri belirlenmiş, ardından binoküler mikroskopta preparat hazırlanarak incelenmiş ve fotoğrafları çekilmiştir. Laboratuvar ortamında kültüre alındığı zaman farklı besiyerlerinde çok farklı morfolojik görünümler sergileyen ve mikroskobik olarak da birbirine çok benzeyen dolayısıyla morfolojik tür tespiti hemen hemen imkânsız olan siyah mikrokolonial mantarlarının türlerinin tespitinde moleküler genetik yöntemler kullanılması gerekmektedir. Moleküler genetik çalışmalar (DNA izolasyonu, PCR ve dizi analizi) ACBR (Austrian Center of Biological and Mycological Research Center)’ da gerçekleştirilmiştir. Moleküler analizler sonrası yapılması gereken değerlendirmeler proje ekibimizce gerçekleştirilmiştir.

Dizi analizi sonuçları bir bilgisayar programı (Seqman program; Dnastar Inc., Madison, USA) yardımıyla düzenlenecek ve sonuçlar gen bankasında (National Centre for Biotechnology Information, Bethesda, Md.; BLAST-search, www.ncbi.nlm.nih.gov/BLAST/) bulunan türler ile karşılaştırılarak türler tespit edilmiş olup, besiyerinde yetiştirilmiş olan siyah mikrokolonial mantarlar konservasyon işlemi yapılarak -80 ºC de saklanmaktadır.

Bulgular

Siyah mikrokolonial mantarlar: Phaselis Antik Kenti ölçeğinde inceleme

Phaselis Antik Kenti’nde 2014 yılı yaz aylarında gerçekleştirilen arazi çalışmaları esnasında tarihi yapılar üzerinde siyah mikromantarların renk değişimleri, siyah lekeler, krater görünümlü yaralar, ufalanmalar ve parçalanarak dökülmeler meydana getirdiği gözlemlenmiştir. Bu tahribatın devam etmesi tarihi eserler açısından ciddi bir tehdittir.

Phaselis Antik Kenti’nde tarihi taş yapıları üzerinde tespit edilen siyah mikromantarlar tür sayısı ve çeşitliliği açısından incelenirse, Akdeniz iklimine sahip araştırma alanlarında yapılan diğer çalışmalara yakın sonuçların elde edildiği görülür. Toplam olarak 37 siyah mikromantar türü tespit edilmiş olup, bu türler Aureobasidium, Anguillispora, Capnobotryella, Capronia, Coniosporium, Dothidea, Exophiala, Hobsonia, Hortaea, Sarcinomyces, Scleroconidioma, Monodictys, Mycocalicium, Phaeococcomyces, Phaeosclera, Phaeotheca, Phaeoannelomyces, Phialophora, Pleospora, Rhinocladiella, Trimmatostroma cinslerine aittir. Çalışma alanında belirlenen mikromantar türleri aşağıda belirtilmiştir.

18S rDNA analizi sonuçlarının soy ağacında gösterimi (Koyu renkli yazılan türler araştırma alanında tespit edilmiştir)

18S rDNA analizi sonuçlarının soy ağacında gösterimi (Koyu renkli yazılan türler araştırma alanında tespit edilmiştir)

Medeniyetin beşiği olarak adlandırılan ülkemizde tarihi eserlerin korunup gelecek nesillere de aynı şekilde aktarılabilmesi önemli olup öncelikle tehdit unsurlarının ortaya çıkarılması gereklidir. Türkiye’nin en önemli antik kentlerinden birisi olan Phaselis Antik Kenti’nde yapılan bu çalışma kentte bulunan tarihi eserleri korozyona uğratan siyah mikromantarların biyolojik çeşitliliğini ortaya çıkarmış ve literatürdeki bir boşluğu doldurmuştur.

Phaselis Antik Kenti ‘Antik Teras Çevresi’ tarihi kalıntılarında siyah mikromantarların oluşturduğu kolonilerin görüntüsü; C,D,E,F: Antik Teras Çevresi kalıntılarından izole edilen Coniosporium apollinis’in görüntüleri (C: Malt extrakt besiyeri üzerinde, D,E,F: Mikroskobik görüntü, x3000)

Phaselis Antik Kenti ‘Antik Teras Çevresi’ tarihi kalıntılarında siyah mikromantarların oluşturduğu kolonilerin görüntüsü; C,D,E,F: Antik Teras Çevresi kalıntılarından izole edilen Coniosporium apollinis’in görüntüleri (C: Malt extrakt besiyeri üzerinde, D,E,F: Mikroskobik görüntü, x3000)

Teşekkür
Tür teşhisleri esnasında yardımlarını esirgemeyen University of Natural Resources and Applied Life Sciences’den Prof. Dr. Katja Sterlinger ve Ulrike Tauer’e sonsuz teşekkürlerimizi sunarız.

KAYNAKLAR

ANONİM 2012. http://www.antalyamuzesi.gov.tr/tr/phaselis-orenyeri
ÇORAPÇIOĞLU, K. 1983. Taş Ayrışmasının Nedenleri ve Maktralı Kalkerler Üzerine Korumaya Yönelik Bir Araştırma. Doktora Tezi, MSÜ, Fen Bil. Ens. 231 ss.
ECKHARDT, F.E.W. 1985. Solublization, transport, and deposition of mineral cations by micro-organisms-efficient rock weathering agents. In: Drever, J (ed.) The chemistry of weathering, 149: 161-173, Dordrecht: D. Reidel Publ. Co.
GRAVESEN, S., FRISVAD, J.C. & SAMSON, R.A. 1994. Micro-fungi. Damaging effects on building materials. Munksgaard, Copenhagen. pp 20.
SERT, H.B., SÜMBÜL, H., STERFLINGER, K. 2007. Microcolonial fungi from antique marbles in Perge/Side/Termessos (Antalya/Turkey). Antonie van Leeuwenhoek 91: 217-227.
STERFLINGER, K., KRUMBEIN, W.E. 1997. Dematiaceous fungi as a major agent of biopitting for Mediterranean marbles and limestones. Geomicrobiology Journal 14: 219-230.
STERFLINGER, K., de HOOG, G.S., HAASE, G. 1999. Phylogeny and ecology of meristematic ascomycetes. Studies in Mycology 43: 5-22.

Araştırmacılar
Doç. Dr. Hacer SERT

Fatma Akdeniz

Akdeniz Üniversitesi Manavgat M.Y.O

  • Proje Hakkında
    • Araştırma Hakkında
    • Araştırma Planı
    • Amaç ve Hedefler
    • Araştırmanın Ana Hatları
    • Araştırma Ekibi
  • Phaselis
    • Araştırma Birikimi
    • Tarihsel Gelişim
    • Kentin Konumu
    • Kent Yapıları
    • Bibliyografya
  • Araştırmalar
    • Teritoryal Araştırmalar
    • Kent ve Akropolis Araştırmaları
    • Epigrafik Araştırmalar
    • Ekolojik Araştırmalar
    • Liman ve Sualtı Araştırmaları
    • Flora – Fauna Araştırmaları

Araştırma Fotoğrafları

Haberler

  • Carved In Stone: Phaselis RTI Workshop
    Carved In Stone: Phaselis RTI Workshop
  • The 19th SOMA – Symposium on Mediterranean Archaeology
    The 19th SOMA – Symposium on Mediterranean Archaeology
  • Akdeniz Gemileri Phaselis’e Yelken Açtı
    Akdeniz Gemileri Phaselis’e Yelken Açtı
  • Phaselis’te Yetişen Bir Bitki: “Lathyrus phaselitanus”
    Phaselis’te Yetişen Bir Bitki: “Lathyrus phaselitanus”
  • Antik Kokunun İzinde
    Antik Kokunun İzinde

Proje Hakkında

  • Araştırma Hakkında
  • Araştırma Planı
  • Amaç ve Hedefler
  • Araştırmanın Ana Hatları
  • Araştırma Ekibi

Phaselis

  • Araştırma Birikimi
  • Tarihsel Gelişim
  • Kentin Konumu
  • Kent Yapıları
  • Antik Kaynaklar
  • Epigrafik Belgeler
  • Bibliyografya

Araştırmalar

  • Teritoryal Araştırmalar
  • Kent ve Akropolis Araştırmaları
  • Epigrafik Araştırmalar
  • Ekolojik Araştırmalar
  • Liman ve Sualtı Araştırmaları
  • Flora – Fauna Araştırmaları

Site içi arama…

Destekleyenler

Flag Counter
Creative Commons License
www.phaselis.org by Phaselis Project is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International License.
  • trTR