Tarihsel Gelişim
Bütün ünlü kentlerin kuruluşları, tarihi verilerle kanıtlanamayan şiirsel ya da mitolojik hikayelerle süslenmiştir. Bu çeşit öykülerde çoğu zaman efsanenin nerede bitip tarihin nerede başladığı belli olmaz. Zira mitoloji ile tarih bir defa birbirine karışmaya görsün, ondan sonra bir daha onları birbirinden ayırmak kolay olmaz. Phaselis açısından da durum böyledir. İkincil yazarlar tarafından bölgenin otokton sakinleri Solymos’ların ikamet ettiği topografyada, M.Ö. yak. 691 yılında Argos’lu ya da Lindos’lu kolonister tarafından kurulduğuna dair söylenceler bulunmaktadır1. M.Ö. VI. yüzyılın ortalarından itibaren sikke darbeden kent, Pers Kralı Kyros’un Lydia Krallığı’na son verip tüm Küçük Asya’yı ele geçirmesinin ardından, M.Ö. 546 yılında komutanı Harpagos tarafından Lykia Bölgesi’yle birlikte Pers egemenliği altına alındı. Klasik Dönem’le birlikte M.Ö. 469 yılında Atinalı komutan Kimon tarafından Delos-Attika Deniz Birliği’ne dahil edildi. Bu durum M.Ö. 411 yılına kadar devam etti. Lykia, M.Ö. 360 yılında, Pers kralına gösterdiği sadakatinden dolayı Satrap Mausollos’a ödül olarak verilirken, Phaselis bu dönemde otonomisini korudu.
Hellenistik Dönem’le birlikte kent M.Ö. 333 yılının muhtemelen Şubat ayında kendi isteğiyle Büyük İskender’e kapılarını açarak Makedonya kralını kısa süreliğine [yak. 1 ay boyunca] misafir etti. İskender’in ölümünden sonra M.Ö. 311 yılına kadar haleflerinden Antigonos Monophthalmos’un hakimiyeti altında kaldı. Ardından kentte yaklaşık 90 yıl süren Ptolemaios egemenliği yaşandı. M.Ö. 221 yılında Mısır Kralı III. Ptolemaios’un ölümünden sonra kent yeniden özgürlüğüne kavuştu. M.Ö. II. yüzyılın ikinci yarısında (yak.130) başlayan Lykia Birliği üyeliği yaklaşık 30 yıl sürdü. M.Ö. I. yüzyılda Akdeniz’de yaşanan korsan olayları Phaselis’in kaderini oldukça değiştirdi. M.Ö. 77 yılında korsanlığı bitirmek için bölgeye gelen Romalı komutan Publius Servilius Vatia tarafından cezalandırıldı ve topraklarının bir kısmını ager publicus olarak kaybetti.
M.Ö. 46 yılından itibaren Lykia kenti olarak varlığını devam ettiren Phaselis, Roma Barışı [Pax Romana] süresince diğer Küçük Asya kentleri gibi yak. iki yüzyıl elli yıl boyunca refah içinde yaşadı. M.S. III. yüzyılın sonları ve IV. yüzyılın başlarından itibaren Isauria ve barbar akınlarıyla korsanlar kenti yeniden tehdit etmeye başladı ve kent bu dönemde çöküş sürecine girdi. M.S. V. yüzyılda oldukça küçüldü. Bunda eşkıyaların istilaları yanında, Attaleia kentinin önem kazanmaya başlaması ve kent içindeki gölün giderek bataklık halini alması etkili oldu. Bu dönemde Phaselis, Attaleia kentinin kesme taş yatağına dönüştü. M.S. VIII-IX. ve XI. yüzyıllara ait piskopos listelerinde Lykia’nın piskoposluk kenti olarak görülen kent, geç dönem deniz haritalarında sadece bir portulan olarak anıldı. 1158’de Selçuklular tarafından fethedilen kent 1811-1812 yılında İngiliz Kraliyet Donanması adına Küçük Asya’nın güney sahilinin kartografya çalışması sırasında Kaptan F. Beaufort tarafından yeniden keşfedilişine kadar tarih sahnesinden silindi.
- Efsaneler ve bu kahramanların yaşadığı varsayılan uzak geçmişe ilişkin spekülatif veriler, sözlü geleneğin ürünü olduklarında doğaları gereği karmaşık ve çelişkilidir. Bununla birlikte özellikle Arkaik ve Klasik dönemlerde Akdeniz ve Karadeniz sahillerindeki birçok kent uzak atalarını tanımlamak amacıyla bir dizi hatalı etimoloji ve fantastik kurgu üreterek saplantılı bir şekilde kökenlerini Hellenlere bağlama konusunda adeta birbirleriyle yarışır hale gelmişlerdir. Zira kolonilerdeki topluklararası evlenmeler, metoikos’lar, tacirler ve diğer temaslarla kentlerin nüfusları zamanla karma bir hal almıştı. Diğer bir değişle, artık Ege ve Akdeniz halkları Hellen dünyasının mitleri ve dini fikirlerinden becerebildiklerini synkretize etmeye beceremediklerini ise, sahiplenmeye başlayarak ortak bir kimliğe güçlü referanslar ürettiler. Bu şekilde bölgenin Bronz Çağı’ndan kalma otokton tanrıları sessizce çekip gitmeye zorlanmış; yerlerine Hellen pantheon’unun yeni tanrıları ve kahramanları yerleşmişlerdir. ↩