Phaselis Araştırmaları
Geçtiğimiz çeyrek asır içerisinde kent tarihi araştırmaları önceki dönemlerle kıyaslandığında köklü değişimlere uğramıştır. Çağdaş bilim insanları, araștırma eylemini, sistemli süreçler yolu ile veri toplama ve bu verilerin yöntemli olarak çözümlenmesi noktasında öncülleri ile eş yolda ilerlerken; kenti ekonomik, sosyal, kültürel, politik ve çevresel boyutları olan, bu boyutların farklı düzeylerde bir araya geldiği, zaman içerisinde değișen ve dönüșen, bağlam ve süreç bağımlı yapı olarak değerlendiriyor olmaları ile onlardan ayrılırlar.
Bu tanım, kent tarihi araștırmalarının arkeoloji, epigrafi, eskiçağ tarihi ve diğer yardımcı bilimlerden oluşan çalışma disiplinini genişleterek doğa ve sağlık bilimleri alanında yetişmiş bilim insanlarının da söz konusu çalışmalara ortak olmaya sevk etmektedir. Zira, artık antik bir yerleşkenin araştırılmasında salt beşeri unsurlara değil aynı zamanda beşeri yaşamı mümkün kılan çevre ve ekolojik araştırmalara ya da beslenme ve salgınlar gibi toplumsal sağlık konularına da eşdeğer önem verilmektedir.
Planlanan Phaselis Araştırmaları özelinden bakılacak olursa, yerleşimin üç doğal limana sahip bir uğrak yeri olarak tarih sahnesine çıkışı, topraklarında yetiştirdiği gül ile ünlenişi, kıyılarında sıklıkla meydana gelen yer sarsıntıları ve yurttaşların kırıcı bir sıtma salgınıyla topraklarını terk etmiş olmaları gibi belli başlı bilgiler bile kentin tarihsel serüveninin kavranmasında bu çok yönlü araştırma pratiğine ne denli ihtiyaç duyulduğu kendiliğinden ortaya çıkmaktadır.
Sunulan araştırmaları projesi, ülkemizde henüz geniş bir tatbik alanına sahip olmayan bu çok yönlü araştırma yöntemini, ulusal ve uluslararası bilim insanlarından oluşan multi-disipliner araştırma ekibiyle hem kavramsal hem de uygulamalı olarak hayata geçirmeyi başlıca görevi olarak benimsemektedir. Planlanan çalışma, kentin tüm bağlamlarına ilișkin her türlü verinin/bilginin çağdaş yöntemlerle sistematik bir biçimde kayıt altına alınarak düzenli raporlar ve monografik çalışmalarla bilim dünyasına sunulması aracılığıyla öncül ve ardıl araştırmalar arasında kuvvetli bir bağ oluşturulmasını amaçlamaktadır.
Phaselis Territoryumu
Günümüzde Kemer İlçesi’nin Tekirova Beldesi idari sınırları içerisinde kalan Phaselis Antik Kentinin teritoryumunun arkeolojik, epigrafik ve tarihi coğrafi veriler ışığında belirlenen sınırları; kuzeyde Gökdere Vadisi’ne ulaşmakta, güneyde Üç Adalar’dan Tahtalı Dağı istikametinde çekilecek bir hat doğrultusunda devam etmekte, batıda ise Çandır Vadisi boyunca uzanmaktadır.
Phaselis’in keşfi 1811-1812 yılında İngiliz Kraliyet Donanması adına, Küçük Asya’nın güney sahilinin ölçülmesi sırasında, Kaptan F. Beaufort tarafından yapılmıştır. Kentin planını çıkartan Beaufort yaptığı kartografik araştırmalar sırasında yazıtlarda geçen Φασηλίτης ethnikon’undan dolayı bu harabeliği Phaselis’le özdeşleştirmiştir. İngiliz Mimar, Arkeolog, Yazar C. R. Cockerell de bu sırada gemiyle Phaselis’e gelmiş ve orada Beaufort’la karşılaşmıştır. Kente bir sonraki ziyaret 1838 yılında İngiliz Arkeolog Sir C. Fellows tarafından yapılmıştır. Hadrianus onuruna inşa edilen anıtsal kapının ithaf yazıtına ait fragmanlar bulan Fellows, İmparatorluk Dönemi ana caddesinin stadion olduğunu zannetmiştir. 1842 yılında İngiliz Teğmen, Hidrograf ve Coğrafyacı T. A. B. Spratt ile İngiliz Doğa Bilimci E. Forbes, Olympos ve Khimaira rotaları üzerinden Phaselis’e gelmişlerdir. Fakat bu ziyaretlerin hepsi gemiyle ve kısa süreliğine olduğundan arazi tasvirleri ayrıntılı değildir ve yön istikametleri hususunda oldukça ciddi oryantasyon hataları mevcuttur.
19. yüzyılın sonlarında ve 20. yüzyılın başlarında Phaselis’e gelen araştırmacıların dikkatlerini esas itibariyle yazıtların keşfine çevirdikleri görülür. 1881-1882 yıllarında, Avusturya Arkeoloji Enstitüsü’nün kurucusu, Arkeolog, Epigraf O. Benndorf ve çalışma arkadaşları Küçük Asya’nın güneybatısında yürüttükleri araştırmalar sırasında Phaselis’te de çalışmışlardır. 1883 ve 1884 kışında Avusturya ekibinden F. von Luschan Phaselis’e ait sahil şeridinin bölgesel özelliklerine dair bilgiler veren ilk fotoğraflamaları yapmıştır. Aynı yıl içinde, Fransız Bilim Adamı V. Bérard yerleşimi ziyaret etmiştir. 1892 yılında Avusturya araştırma ekibinden O. Benndorf, E. Kalinka ve meslektaşları Phaselis’te mimari, arkeolojik, epigrafik çalışmalara devam etmişlerdir. Bunları 1904 yılında İngiliz araştırma ekibinden D. G. Hogarth, R. Norton ve A. W. van Buren takip etmiştir. Avusturyalı Klasik Filolog E. Kalinka 1908 yılında yerleşimi yeniden ziyaret ederek kentteki epigrafik belgeleri toplamış ve kent tarihi konusunda araştırmalar yapmıştır (1944 yılında TAM II’de bu çalışmalar yayımlanmıştır). İtalyan araştırmacılardan R. Paribeni ve P. Romanelli 1913 yılında; C. Anti ise 1921 yılında Phaselis’te bulunmuşlardır. Anti Antalya’ya dönüşü karayolunda yapmış ve Phaselis teritoryumu içinde yer alan birkaç yazıt ve yapı kalıntısını keşfetmiştir.
Phaselis’in arkeolojik, epigrafik ve tarihsel coğrafi araştırmaları II. Dünya Savaşı’ndan sonra bölgeye gelen İngiliz Araştırmacı F. M. Stark ve G. Bean tarafından yapılmıştır. 1968 yılında, Alman Mimar ve Sualtı Arkeoloğu H. Schläger, Phaselis limanlarının topografik ve mimari incelemelerine başlamıştır. Schläger’in 1969’da ölümünden sonra tetkikler 1970 yılında Arkeolog J. Schäfer’ın idaresi altında devam etmiştir. Schläger ve J. Schäfer ile meslektaşları kent ve periferisinde yüzey araştırması yaparak Phaselis’in mimarisi ve tarihi hakkında önemli veriler elde etmişlerdir. 1980 yılında dönemin Antalya Müze Müdürü Kayhan Dörtlük, 1981-1985 yılları arasında ise Arkeolog Cevdet Bayburtluoğlu başkanlığında kentin ana cadde aksı boyunca devam eden kazı çalışmalarından sonra, 1999-2000 yılları arasında dönemin Müze Müdürü Metin Pehlivaner sorumluluğunda Güney Liman’da Sualtı Araştırmaları gerçekleştirilmiştir.
Kentlerin ekonomik, politik, kültürel, sosyal ve mekansal boyutları ile bu boyutların farklı düzeylerde bir araya gelmesi, zaman içerisinde değişen ve dönüşen, bağlam ve süreç bağımlı yapılar olması dolayısıyla Phaselis’te yürütülen yüzey araştırmasına jeomorfoloji ve ekoloji gibi aslen topografya ve doğa bilimleri alanında çalışan bilim insanları da eklemlendi. Böylelikle Phaselis’in doğasının dönüştürülerek bir yaşam alanına çevrilmesi, kent yaşamının temel dinamikleri olan flora ve fauna gibi ekolojik faktörlerin tespit edilerek korunması yönünde tedbirlerin alınması ile mümkün kılınabilecektir. Bunun yanı sıra kentteki lagünün rehabilite edilerek eski halini alması yörenin biyolojik çeşitliliğine zenginlik katacaktır. Bu perspektiften bakıldığında, Phaselis Antik Kenti ve Teritoryumu Yüzey Araştırması’nın öncül ve ardıl araştırmalar için bağlayıcı; gelecekteki çalışmalar için yönlendirici bir temel teşkil ederek Phaselis özelinde bütüncül bir araştırma birikiminin oluşturulmasına olanak sunması planlanmaktadır.